Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyeti izleri bulunan 2 bin 400 yıllık Alanya Kalesi, son 10 yıldır yapılan restorasyon çalışmalarıyla ayağa kaldırılıyor.
Alanya Kalesi Yönetim planı hazırlanarak 50’ye yakın bölgede restorasyon, kazı, tamir, aydınlatma, projelendirme, yaya yolu, çevre düzenleme ve hafriyat çalışması bitirilen kalede çalışmalar devam ediyor.
Bu çalışmalar çerçevesinde; Kızılkule-Tophane ekseni proje alanı içinde geleneksel bir Alanya evi olan Kültür Müdürlüğü-Alanya Kalesi Alan Başkanlığı binası onarılarak bitirildi. Kızılkule önü bilet gişesi uygulamasına geçildi. Kızılkule-Tophane arası kazı ve hafriyat yapılması, kültür evinin restorasyonu tamamlandı. Alanya Kalesi Tophane ve Hisariçi Mahallesi yol düzenleme ve döşeme çalışması, Tophane Mahallesi’nde Vakıflar mülkiyetinde bulunan mescit yapısının onarımı yapılarak hizmete açıldı, Kızılkule-Tophane ekseni proje alanı için de 288 ada 1-2-3-4-5 parselde bulunan sarnıç yapılarının projelendirilip onarım çalışması tamamlanarak sergi mekânı olarak hizmete açıldı. 393 ada 4 parselin kamulaştırılması, projelendirilmesi ve onarımı yapılarak, Alanya Belediyesi Kültür Evi ve Herbaryum Müzesi olarak hizmete açıldı.
Kızılkule ile Tersane arasında çevre düzenleme işi, Alanya Kalesi 480 ada 1 parseldeki ana giriş kapısı ile hemen gerisinde bulunan burç ve surların projelendirilmesi, onarımının yapılması ve ziyaretçi bilgilendirme ofisi olarak değerlendirilmeye alındı. Kızılkule iç ve dış aydınlatma uygulaması, Alanya Kalesi Hisariçi Mahallesi ana ulaşım güzergahı üzerinde yaya trafiğinin rahatlatılması için yol kenarına yaya yolu yapıldı. Hisariçi Mahallesi 310 ada 2 parseldeki tescilli taşınmazın onarım çalışması yapıldıktan sonra Ömürlü-Kemal Atlı Evi olarak hizmete açıldı. Alanya Kalesi, 301 ada 8 parselde bulunan Denizci Mescidi’nin projelendirilmesi ve onarımı bitirildi. Kızılkule’den Ehmedek’e doğru sur duvarlarında bulunan graffitilerin projelendirilmesi tamamlandı. Tersane’nin iki gözünde onarım çalışması yapıldı. Alanya Kalesi’nde Bulunan Mecveddin Sarnıcı ile Pazar Sarnıcı projelendirildi. Tersane ile Tophane arasındaki yürüyüş yolu yapıldı. Özel mülkiyette bulunan Alanya Kalesi, Hisariçi Mahallesi 320 ada 1 parseldeki tescilli yapının projelendirilerek onarımı yapıldı. Tersane içinde sergilenmek üzere Osmanlı Çekevelesi, vinç, malzeme alımı yapıldı. Alanya Kalesi tersane yapısı içinde bulunan mescidin konservasyon projesi yapılarak onarımı gerçekleştirildi. Tophane Mahallesi 288 ada 5 parselin kamulaştırılması yapıldı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil olabilmesi için yapılan çalışmalar, Alanya Kalesi ve Tersanesi’nin elektrik hatlarının yeraltına alınması, ulaşım etüd çalışması ve tabelalandırma çalışması bitirildi.
Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu, tarihi mekanları restore ederek hem geçmişe sahip çıkma hem gelecek nesle daha iyi aktarabilmek için restorasyon çalışmalarına ağırlık verdiklerini belirtti. Sipahioğlu, turizm merkezi olarak ta turistin özellikle Alanya Kalesi’ne çok önem verdiğine dikkat çekti. Kalede çalışmaların sürekli devam edeceğini işaret eden Sipahioğlu, şehirle adeta simgeleşen kalenin giderek daha güzel olacağını söyledi.
10 bin hektarlık bir yarımada üzerinde kurulmuş olan kale Koracesium, Kalonoros, Kandelore, Scandelore, Lescandelore, Alaiyye ve Alanya Kalesi gibi isimler altında M.Ö. 4. yüzyıldan beri günümüze kadar arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanı özelliklerini bir arada barındırıyor. Arkeolojik buluntular ve Syclax, Strabon, Plinius, Ptolemaios, İbni Batuta, İbni bibi ve Evliya Çelebi gibi kaynaklar Alanya Kalesi’ne ışık tutuyor. 1221 yılında Sultan Alaaddin Keykubat tarafından Selçuklu topraklarına dahil ettirilen kale, denizden ve karadan zor ulaşılabilirliği ve doğal korunaklı oluşu nedeniyle tarih boyunca kesintisiz yerleşim görmüş bir tarihi mekan.
Alanya Kalesi; Anadolu’yu süsleyen yüzlerce kaleden bugün ayakta kalabilmiş, en iyi korunmuş Ortaçağ kalelerinden birisi. Kale 65 kilometreyi bulan surların uzunluğu 140’ı bulan burçları, içindeki 400’e yakın sarnıcı, görkemli, yazıtlı ve bezemeli kapıları ile bir açık hava müzesi görünümünde. Surlar; Kızılkule’den başlayarak planlı bir şekilde Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda Burnu Üstü, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcu’na inerek Tophane ve Tersane’yi geçip başladığı yer olan Kızılkule’de son buluyor.
Kalenin ilk iskân tarihi, Helenistik döneme kadar inse de gerçek anlamda Selçuklu İmparatorluğu döneminde tüm görkemi ile anıtsal bir kale şeklini almış. Kalenin, İçkale olarak adlandırılan ve yarımadanın Batı köşesinin en yüksek yerinde kurulmuş olan bölümünün denizden yüksekliği 250 metreyi buluyor. İdari ve askeri örgütlenmenin merkezi olması nedeniyle 4 yönden dayanıklı surlarla çevrilmiş. İçkale’nin orta kısmında yer alan tuğladan yapılmış iki adet Selçuklu dönemi su sarnıcı bugün de işlevini sürdürüyor. İçkale’deki başlıca yapılar, Batı bölümü hariç diğer cephelerde kale duvarlarına bitişik inşa edilmiş. İçkale’de gezerken görülebilecek diğer yapı grubunun askeri amaçlı kışla, yatakhane ve depo olabileceği sanılıyor. İçkale’nin hemen hemen orta bölümündeki alanda küçük bir Bizans Kilisesi göze çarpıyor. Bu da İçkale’nin Selçuklulardan daha önceki dönemlerde de kullanılmakta olduğunu kanıtlıyor. Yonca planlı yapıyı; yuvarlak kemerli pencereler ve nişlerden oluşan geniş kasnak, merkezi kubbeyi çevrelemekte. Alaaddin Keykubad, ayrıca kaleyle bütünleşen anıtsal yapılar da yaptırmış. Selçuklu sanatının eşsiz örneklerinden biri olan Kızılkule bunlardan biri. Kaleye bütünlük sağlayan planı ile Alanya’nın simgesi durumunda. Limanı sürekli denetim altında tutmak amacıyla yapılmış. 1226 yılında yapıldığı bilinen kulenin mimarı kuzey yönündeki yazıtta yazılı, adı Halepli Ebu Ali. Kulenin Güneyindeki yedi satırlık yazıtta ise Sultan Alaaddin Keykubat övücü vasıflarla övülüyor.
Selçukluların, Akdeniz ile ilk tanışmalarını simgeleyen tersane, 1227 yılında inşa edilmiş. Yapı, Alanya Kalesi’nin bütünlüğü içerisinde tüm görkemi ile ayakta duruyor. Giriş kapısındaki rozetlerle süslü yazıt Sultanın armasını taşımıyor. Kapının sağ tarafında küçük bir oda yer almakta. Bu oda kimi bilim adamlarına göre mescid, kimilerine göre de depo olarak değerlendirilmiş. Kapının solundaki odanın ise tersanedeki görevli memurlar için düzenlendiği düşünülüyor. Selçuklular, Sinop’tan sonra ikinci deniz üssü niteliğindeki bu yapı ile Akdeniz’e açılmış, hatta bu tersane ile Alaaddin Keykubat’a “iki denizin sultanı” ünvanını almış. Alaaddin Keykubad döneminde, tersaneyi güvence altına almak için yapıldığı sanılan Tophane 2 katlı, dikdörtgen planlı bir yapı.