Trabzon’un Şalpazarı ilçesinde bulunan Ağasar Vadisi’nde yapımı planlanan 5 ayrı HES projesi yöre halkını ayağa kaldırdı.
Ünlü ‘Ağasar’ın balını’ türküsüne de konu olan Ağasar Deresi ve Sis Dağı’nı da kapsayan 30 kilometrelik Ağasar Vadisi için CHP ilçe örgütü öncülüğünde Şalpazarı’nda düzenlenen bilgilendirme toplantısına, Tonya Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Bekir Uzunoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Burhan Çuhadaroğlu ile Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan konuşmacı olarak katıldı. Şalpazarı Atatürk İlköğretim Okulu konferans salonunda düzenlenen ve çeşitli siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve Muhtarlar Derneğinin de destek verdiği toplantıda çok sayıda yöre köylüsü hazır bulundu.
HES’lerle ilgili kısa bir sinevizyon gösterisi ile başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan Bekir Uzunoğlu, köylülerin birlik ve bütünlük içerisinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. HES’lere karşı mücadele ederken köylülerin ötekileştirilerek çeşitli suçlamalara maruz kalacağına da dikkat çeken Uzunoğlu, “Şalpazarı ve Ağasar köylüleri artık bu mücadele sürecinde ‘çapulcu, eşkıya ve vatan sevmez gibi’ suçlamalara da göğüs germesini öğrenmelidir” uyarısında bulundu.
DEKAP Sözcüsü Ömer Şan ise HES projelerinin köylüleri yurtsuzlaştırılması anlamına geldiğine dikkat çekerek, “Bizler bu projelerin rant odaklı olduğunu, derelerimizde su bırakmadığının canlı örneklerini verirken, birileri bizi ‘vatan sevmez, bir avuç çapulcu ve eşkıya’ olarak nitelendirdi; dereleri HES’lerin kurutmadığını ileri sürerek zaten o derelerde su olmadığını iddia etti. Madem derelerde su yoktu, neden bunca HES projesine izin veridi, su kullanım anlaşması imzalandı, üretim lisansı verildi? Bu neyin yağmalanmasıdır” diye konuştu.
Sisdağı ve Ağasar Deresi’nin türkülere ilham kaynağı olduğunu anlatan Şan, “Ağasar’da su kalmamış. Yetmemiş, Adembilmez ve Sisli derelerine de göz dikmişler. Dere yatağındaki su bugün can suyu oranındadır ki bırakın yukarı doğru akmasını yatağında bile taşların arasından zor sızıyor. Konuşmasının son bölümünde HES’lere karşı yürütülen hukuksal mücadelelere değinen Şan, HES’lere karşı bugüne kadar 130’a yakın daha açıldığını ve bunlardan 110’a yakınında ‘iptal ve yürütmeyi durdurma kararı alındığını kaydederek şöyle konuştu: “Ancak bunlar ne yargı kararı ne de hukuk dinliyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde halkın onaylamadığı, istemediği ve tepki gösterdiği hiçbir işlem yapılamaz! “
Toplantıda konuşan KTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Çuhadaroğlu, HES’lerin doğal yaşam alanlarına ve çevreye geri dönüşümsüz zararlar verdiğini ve adeta katliam etkisi yaptığını savundu. HES’lerle ilgili teknik bilgilerin yanı sıra bölgenin doğal ve endemik yapısına ilişkin bilgiler de aktaran Çuhadaroğlu, “Bölgemiz doğal yapı ve bitki örtüsü açısından çok hassas olunması gereken bir bölge. İklim tahmini yapanlar, önümüzdeki 50 yıl içerisinde ortalama sıcaklığın 2-3 derece artacağını söylüyorlar. Bu da bizim yaşamak için dağlara kaçacağımız anlamına gelir.Bölgenin HES’lere ihtiyacı yok. Organik tarımdan turizme kadar pek çok alan için elverişli bir bölgemiz var” diye konuştu.