SOM (Skidmore, Owings & Merrill), COP26 kapsamında yapılı çevrenin karbon emisyonunu bir ağa dönüştürme önerisi olan "Urban Sequoia"yı COP26'da sundu.
Skidmore, Owings & Merrill (SOM) COP26’da, binalar ve kentsel bağlamda benzeri görülmemiş oranda karbon emisyonu sağlayan Urban Sequoia’yı tanıttı. SOM’da disiplinler arası küresel bir ekip tarafından sektör uzmanlarının tavsiyeleri ile oluşturulan konsept, COP26’da Blue Zone’daki Buildings Pavilion’da ortak Kent Jackson ve kıdemli müdür yardımcısı Mina Hasman tarafından sunuldu.
Dünyadaki yapılı çevreyi dönüştürme ihtiyacı açık bir şekilde görülüyor. İnşaat sektörü, tüm küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ını üretiyor. Önümüzdeki on yıllarda kentsel nüfus artmaya devam ederken, araştırmalar 2060 yılına kadar 230 milyar metrekarelik yeni bina stoğuna ihtiyaç duyulacağını tahmin ediliyor.
Urban Sequoia’nın temel önerisi, yapılı çevrenin karbonu emisyonunu dönüştürmek. SOM’un önerisi binaları, çözümlere dönüştürüyor. Binaların ve şehirlerin nasıl tasarlandığını ve inşa edildiğini kökten yeniden düşünüyor. Karbonu emen döngüsel bir ekonomi yaratma potansiyeli ile geniş kapsamlı bir etkiye sahip olabilecek uygulanabilir bir çözüm olarak görünüyor.
Urban Sequoia, sürdürülebilir tasarım düşüncesinin farklı dallarını, en son yenilikleri, gelişen teknolojileri bir araya getiriyor ve bunları bina ölçeğinde yeniden kurguluyor. Urban Sequoia, bina tasarımını bütünsel olarak optimize ederek, malzemeleri en aza indirerek, biyomalzemeleri, gelişmiş biyokütleyi ve karbon yakalama teknolojilerini entegre ederek, bu teknikleri ayrı ayrı uygulayarak elde edilenden çok daha fazla karbon salımında azalma sağlanıyor.
Bu stratejiler, her büyüklükteki ve türdeki binalara uygulanabiliyor. Şehirler için, SOM’un prototip tasarımı, 48.500 ağaca eşdeğer, yılda 1.000 ton kadar karbon tutabilen yüksek katlı bir bina. Tasarım, geleneksel seçeneklerden çok daha az karbon kullanan ve zamanla karbonu emen doğaya dayalı çözümler ve malzemeler içeriyor. Bio-tuğla, kenevir, kereste ve biocrete gibi malzemeler, beton ve çeliğe kıyasla inşaatın karbon etkisini yüzde 50 azaltıyor. İlerici bir yaklaşım, inşaat emisyonlarını yüzde 95 oranında azaltabiliyor.
“Bu fikrin gücü, ne kadar ulaşılabilir olduğudur. Önerimiz, yeni tasarım fikirlerini doğa temelli çözümlerle, ortaya çıkan ve mevcut karbon emilim teknolojileriyle bir araya getiriyor ve bunları yapılı çevrede daha önce yapılmayan yollarla bütünleştiriyor.”
Yasemin Koloğlu
Bu çözüm, karbon emen binalar sağlamak için net sıfırın ötesine geçilmesine ve zamanla atmosferden uzaklaştırılan karbon miktarını artırmaya olanak tanıyor. 60 yıl sonra prototip, inşaat sırasında yayabileceğinden yüzde 400’e kadar daha fazla karbon emebilecek. Yakalanan karbon, karbon döngüsünü tamamlayarak ve yeni bir karbon giderme ekonomisinin temelini oluşturarak çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılabiliyor. Entegre biyokütle ve alglerle, cepheler binayı ısıtma sistemlerine, arabalara ve uçaklara güç sağlayan bir biyoyakıt kaynağına dönüştürebilir ve birçok endüstride kullanılabilen bir biyoprotein kaynağı oluşturabilir.
Daha da geniş bir ölçekte, bir Urban Sequoia inşa etmenin yan ürünleri, altyapıyı tasarlama ve sürdürme şeklimizde devrim yaratmaya yardımcı oluyor. Yakalanan karbon ve biyokütle, yollar, kaldırımlar ve borular için biyomalzemeler üretmek için kullanılabilir. Kentsel sert peyzajları bahçelere dönüştürerek, yoğun karbon emici peyzajlar tasarlayarak ve ek karbon yakalama teknolojisiyle sokakları yenileyerek, eski gri altyapı kilometrekare başına 120 tona kadar karbon tutabilir. Bu stratejiler, parklarda ve diğer yeşil alanlarda uygulanarak, yılda kilometrekare başına 300 tona kadar karbon tasarrufu sağlanabilir.
“Urban Sequoia yeni binalar için temel hale gelirse, endüstrimizi iklim değişikliğine karşı mücadelede itici güç haline getirmek için yeniden düzenleyebiliriz. İlk Urban Sequoia’nın tüm bir mahallenin mimarisine ilham vereceği bir gelecek öngörüyoruz. Yerel olarak kullanılacak karbonu yakalamak ve yeniden kullanmak için şehir ekosistemini besleyerek fazlalık daha yaygın olarak dağıtılacak.”
Mina Hasman