Snohetta, Fransa, Douai’de yeni bir planetaryum ve gözlem evi olan Orionis’i tasarladı.
Arkeolojik bir müze olan Arkéos ve Scarpe nehrinin arasındaki bir araziye yerleşen Orionis, kullanıcıları için kapsayıcı bir tasarıma sahip.
Tasarım konsepti, gözlem evini barındıran ikiz kubbeleri ve projeksiyon odasını zarif bir şekilde kaplayan kıvrımlı yüzeyler tarafından karakterize ediliyor.
CET Ingénierie, Impact Conseil et Ingénierie, Cicanord, Studio Dap, ve Atelier Silva Landscaping tarafından yakın işbirliği içerisinde hayata geçirilen projenin inşaatına 2019’un ikinci yarısında başlanmış ve 2023 yılının Mayıs ayında tamamlanarak kamuya açılmış.
Orionis’in merkezinde Snøhetta, tasarımın ana itici gücü olarak yıldızların eliptik hareketlerini benimsemiş. Göksel hareketlerin kılavuzluk ettiği tasarım, planetaryumun duyusal deneyimleri ile sanatsal biçime sahip hareketi cisimleştiriyor.
Bu anlayış, giriş fuayesinden ve geniş sergi alanlarından amfitiyatroya ve yapının kubbelerine kadar olan 2.000 m²’lik bir alana yayılıyor.
Arkeos müzesiyle paylaşımlı peyzaj ve park alanları içeren tasarım iki yapı arasında görünmez bir bağ kuruyor.
İkiz kubbeler silueti bozmayacak bir şekilde belli bir mesafeden gözlemlenebilen belirgin görsel işaretler. Mimarlar, biçimi yoluyla yapının amacı ile doğal olarak iletişim kurmayı amaçlamış.
Tasarımın merkezinde yatan dış mekanlar, çevre peyzajı ve eliptik bir iç avlu şeklinde olan ikili özelliklere sahip. Bu bütünleşen cepheler, çevredekilerle pürüzsüz bir şekilde erirken arazinin doğal belirleyici özelliklerinden istifade eden kültürel bölgelerine uyum sağlıyor.
Yabani çimlerle bezenmiş çatı, tasarıma çarpıcı organik bir boyut ekliyor. İçeriye doğru hareket ederken, camlı ve yeşil veranda, doğal çevre ile iç mekanları bağlayarak sakin bir sığınak haline geliyor.
Dış cephedeki Arkéos müzesini andıran çelik panel renkleri çevre elemanlarla oluşan uyuma katkıda bulunuyor. Projeksiyon odasının kubbesini örten açık gri PVC membran görsel etkiyi en aza indirip dolambaçlı rampanın yolunu vurgularken bitkilendirilmiş alt kattaki çatı ise projeyi mevcut peyzaja sabitliyor.
Sürdürülebilirlik kavramı, tasarımı şekillendirirken önemli bir rol oynamış. Sergi salonunun yerden ısıtması, kışın sıcaklığı yazın da soğukluğu sağlayacak olan jeotermal enerji ile yapılıyor. Zekice yapılmış doğal havalandırma, güneş gölgelikleri ve yeşil çatı, sıcaklık kontrolüne ve yağmur suyu toplamaya yardım ederken çeşitli açıklıklarda sensörler aracılığıyla kolaylaştırılmış.