Kopenhag'ın kuzeyinde, Jægersborg Dyrehave yakınında yer alan Ordrupgaard Müzesi, 19. ve 20. yüzyılın başlarından kalma Kuzey Avrupa'nın en kapsamlı Fransız ve Danimarka sanatı koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Aslen Birinci Dünya Savaşı sırasında neo-klasik tarzda üç kanatlı bir kır konağı olarak inşa edilen müze, 2005 yılında Zaha Hadid tarafından tasarlanan 1.150 m uzunluğundaki 2 cam ve siyah renkli beton uzantısıyla genişletilmişti.
Snøhetta’nın çoğu yeraltında olan, ancak kısmen de araziden yükselen tasarımı, müzenin orijinal binası ve kalıcı koleksiyonu ile birleşiyor. Bu da tüm müzeyle beraber çevresindeki bahçeler boyunca bütünsel ve sürekli bir yol oluşturuyor. Snøhetta’nın tasarımı; peyzaj müdahalelerinin yanı sıra ikisi Hadid’in sergi alanının devamını oluşturan, üçü de müzenin başlıca merkezlerinden birine özel olarak ayrılmış beş yeraltı sergi alanından oluşuyor.
Yenilikçi ancak sade tasarımı sayesinde; yeni ek yapı ve sergi alanları, Ordrupgaard’da dairesel bir harekete izin vererek müzenin zengin koleksiyonu ve yemyeşil bahçeleri boyunca sürekli bir hareket sağlıyor. Tasarım; sergi tasarımı, sanatı koruma ve sergileme söz konusu olduğunda uluslararası standartları daha da karşılıyor. Bu da herkes için erişilebilir, somut ve rahat bir müze yolculuğu sağlıyor.
Üç ana sergi alanının en büyüğü; dışarıdan bakıldığında, yerin altındaki daha büyük bir hacimden bir şekilde kazılmış, çelik kaplı heykelsi bir yapı olarak görülebilir. Geniş bir yelpazede farklı yüzeylerde kesilmiş ve farklı yönlerde cilalanmış olan yapı, günler ve değişen mevsimler boyunca bir ışık oyunu yaratıyor.
Ek yapının dış cephesi kavramsal olarak Himmelhaven (Cennetin Bahçesi) olarak adlandırılmış. Yapı, ziyaretçileri Hadid’in 2005 tamamlanan ek yapısının ana girişine sezgisel olarak yönlendiren peyzajda çapraz bir kesim ile daha da karakterize edilmiş. Kesik, girişi ve bahçeyi birbirine bağlayan doğal taştan bir köprü oluşturur.
Himmelhaven‘in peyzajdan kazıldığı yanılsaması, yapının etrafını saran ve yarı yarıya gömülü olan mini atriyum tarafından daha da vurgulanıyor. Entegre aydınlatma ve oturma alanları ile ziyaretçilerin oturup asırlık parkın manzarasını izleyebilecekleri bir alan haline geliyor. Mimarlar tarafından “üçüncü parter” olarak anılan Snøhetta’nın uzantısı, Ordrupgaard’ın İngiliz tarzı parkının kesişim noktasında yer alıyor.
İnşaat aşamasında Snøhetta’nın peyzaj ekibi, parkı korumak için titizlikle çalışmış ve çevredeki park ile yeni uzantı arasında bir bağlantı sağlamış. Snøhetta ayrıca Hadid’in uzantısını çevreleyen manzarayı büyük bir özenle değiştirmiş. Yamaca çiçekler dikerek binayı biraz daha gömerek Hadid’den ilham alınan iki yeraltı sergi alanıyla bütünleştirmiş.
2005 binasını genişleten iki sergi alanı, Hadid’in tasarımına özgü koyu beton malzeme paletinin bir devamı niteliğinde. Müzenin empresyonizme adanmış ek sergi alanları, çok daha açık renk ve malzemede olup iki küçük ve bir büyük alandan oluşuyor. Mekanlar müze ile yakın ilişki içinde tasarlanmış. Hepsi meşe zeminler, duvarlar ve tavanlarla döşenerek hafif, organik ve sıcak bir atmosfer sağlıyor. Duvarlara monte edilen alçı levhalar, sanat eserlerinin daha ön plana çıkmasını ve gerektiğinde sergi salonunun renk paletinin değiştirilmesine olanak tanıyor. Sergi tavanları, özenle entegre edilmiş aydınlatmalar ile meşe kaplama kasetleriyle kaplanmış.
Sergi alanlarının içi, dış cephenin sert tasarımının tersine; yumuşak, kadifemsi dokusuyla mekana rahatlık hissi veriyor.
Snøhetta, tasarımında her mekana olabildiğince gün ışığının girmesini sağlıyor. Bu gün ışığı yuvaları, bir binadan diğerine net bir geçiş sağlayarak ziyaretçilerin binada hareket ederken müzenin her bir bölümünün bireysel tasarımını fark etmelerini sağlıyor.
Yalın ama güçlü tasarımı sayesinde, Snøhetta’nın Ordrupgaard için tasarladığı ek yapı, mevcut çevresiyle uyum sağlarken, kendi zaman ve mekan yorumunu ekliyorr. Tüm öğeleri dairesel ve gelişmiş bir müzede bir araya getiriyor.
Zaha Hadid’in tasarladığı Ordrupgaard Müzesi Ek Binası 2004’de tamamlanacak