Sonu Hüsranla Biten Yarışma: MEB Eğitim Kampüsleri Yarışması

2013 yılında ilan edilen Eğitim Kampüsleri Ön Seçimli Mimari Proje Yarışması sorunlu ilerleyen süreci ile uzun süre konuşulmuştu. Yarışmada 1. ödül alan proje müelliflerine sürecin geldiği noktayı ve yaşananları sorduk.

Yarışma 2014 yılında sonuçlandıktan sonra idare tüm proje müellifleri ile görüştü ve teklif hazırlamalarını istedi. 10.000 öğrenci kapasiteli eğitim kampüsü projeleri için müellifler tarafından idareye verilen teklifler fiyatları yüksek bulunarak kabul edilmedi. Müelliflerden projenin kapasitesinin 5.000 öğrenciye düşürülüp tekliflerini tekrar revize etmeleri istendi. Revize edilen teklifler de idare tarafında kabul edilmedi.

Müelliflerin deneyimine göre, teklif sürecinde idarenin proje maliyetine dair gerçekçi olmayan ekonomik beklentileri vardı. Bu beklentiler projelerin ilkelerine sadık kalınarak hayata geçirilmesine olanak vermiyordu. İdare, 1. ödül projelerinden vazgeçip 2. ödül sahipleriyle görüşmeye başladı. Kendi inisiyatifinde bir iş bedeli ve metodu belirleyerek ilerlemeyi tercih etti. Bu durumu etik bulmayan çoğu ekip idare ile çalışmayı kabul etmedi.

Küçükçekmece ve Eskişehir Odunpazarı Eğitim Kampüsleri yarışmalarının 1. ödül müellifi Sıddık Güvendi kendi süreçlerini şu şekilde açıkladı:

Kesin projeleri teslim ettik. Sonrasında herhangi bir gelişme olmadı. Raportörden aldığımız bilgiye göre Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kampüsleri projesinden vazgeçti.”

Kocaeli Cephanelik Eğitim Kampüsü Proje Yarışması birinci ödül müellifi Semra Uygur yarışma sürecini aşağıdaki gibi özetledi:

MEB yarışmalarının başlangıcı iyi ama sonu hüsran oldu. Mimarların bir konunun üstesinden gelmek için birlik olmaları gereken bir ortam olması gerekirken, etik değerlerin ayaklar altına alındığı, mimarların yarışmayı kendileri ile değil meslektaşları ile yarış olarak algıladığı ortamın da göstergesi oldu.

Yarışmanın başlangıcından işin verilmesine kadar olan süreci ayrıntılı biçimde anlatan Şanlıurfa Merkez Eğitim Kampüsü Proje Yarışması birinci ödül müelliflerinden Tülin Hadi şu açıklamayı yaptı:

Bakanlık, her bölge için kazanan müelliflere doğrudan temin yöntemini kullanarak kanunun izin verdiği limitte bedel ödeyerek (…TL) mimar ve mühendislerin ortak çalışmasıyla, tahmini maliyetin belirlenebileceği kesin projeyi elde etmek, ardından ihale sonrası uygulama projelerinin maliyetini ve önceki aşamalara ait eksik kalan bedelleri yükleniciye (adı üstünde) yükletmeyi amaçlıyordu. Bu yöntem, ilk bakışta makul görünse de, en başta, yüklenicinin, masrafları karşılayan kendisi olduğuna göre, projeyi törpülemesi ihtimalini, yatırım öngörülemez biçimde gecikirse ya da vazgeçilirse bir beklentiyle riskleri üstlenen mimarın, kendisini de aşan zararı gibi tehlikeler içermekteydi. Bu nedenle, zaten kamu projeleri yaparken yeterince zarara uğramış bir büro olarak, ilk görüşmeler sonrasında çalışmaya devam etmedik. Ayrıca, tesadüfen, bu ihalelere girmeye teşebbüs etmiş bir kaç aklı başında yüklenici ile görüştüğümde, kendilerinin de aynı mimarlar gibi risklerle karşı karşıya bırakıldığını bildirdiler. Özetle neo liberal yatırım politikası adette projenin hayata geçememesine sebep olmuştur.

Eğer mimarların birlikte hareket etmesi, bu yarışmanın ardından tartışılması gereken bir konu ise, o günlerde bu ortak hareketi istemiş ve gerçekleşmemesinden ötürü için için bozulmuş olsam da, bugün anlayışla karşıladığımı belirteyim. Vardığım sonuç, meslektaşların bir konuyu etraflıca tartışması, deneyimlerini birbirine aktarması, iletişebilmesi gerekliliğidir. Şimdi, yarışma ve proje aşamaları geride kalmışken ne oldu, ne bitti diye hala konuşabiliriz.

Hatay Kırıkhan Eğitim Kampüsü Mimari Proje Yarışması 1. ödül müellifi Yeşim Hatırlı, Tülin Hadi’nin açıklamasını katıldığını belirtti ve ekledi:

Yarışma sonrası birincilerle görüşmeler ve ortak hareket etme gayreti içinde olan, uğraşan ve sonrasında bazı ofislerin anlaşma yaptığını görüp devam etme kararı alan bir ofis olarak sürecin pek çok yanlışına katkıda bulunduğumuzu itiraf etmek isterim.

Mardin Midyat Eğitim Kampüsü Mimari Proje Yarışması 1. ödül müellifi Kerem Piker, konuyla ilgili daha önce Ömer Selçuk Baz ve Oral Göktaş ile birlikte yayımlanan söyleşide konuşulanlardan sonra süreçte bir gelişme olmadığını belirtti.

Ağrı Doğubeyazıt Eğitim Kampüsü Mimari Proje Yarışması‘nı kazanan projenin müellifi olan Fatih Yavuz’un sürece dair yorumları ise şu şekilde oldu:

MEB Eğitim Kampusu 2. Etap yarışmada Ağrı bölgesi için proje üretmiştik. Süreçte yaşadıklarımızı aktarmaya çalışacağım.

Kolokyum sonrasında idare her bölgenin 1.ödülü kazanan müellifleri gibi bizimle de görüştü ve sürecin nasıl işleyeceği ile ilgili yüzeysel bilgiler verdi. Teklif hazırlamamız istendi. Bu aşamada birlikte hareket edebilmek için cidden çok çaba harcadık. Maalesef birlikte hareket edilemedi ve sonrasında idare ile onlarca telefon görüşmesi yaptık. En rahatsız edici olan ise idarenin müellifleri birbirine kırdırma çabasıydı bence. Telefon ya da yüz yüze görüşmelerde isim verilerek hangi müelliflerin imzaladığı ya da şartları kabul ettiği söylendi. Bu bilgileri bizlerle paylaşmanın bizlerin de teklifi kabul etmesi için amaçlandığını anlamıştık. Hem sürecin yorucu olmaya başlaması hem de ekip olarak işin geleceğini göremiyor oluşumuzdan dolayı biz de kesinlikle kabul etmedik.

Esasında bu teklif bize hiç mantıklı gelmedi. Garantör olarak kendini gösteren bir idareci böylesine maliyetli bir projenin ilk aşama proje maliyetlerini mimarlara yıkmaya çalışmış, daha da acısı mimarların da mühendislere gerekirse ödeme yapmayarak ya da komik bedeller ödeyerek süreci teklif ettiği bedellerle yapabileceğimiz telkininde bulunmuştu. Riskleri alacak olan bizler olacaktık mühendisler de neredeyse hiç kazanmayacaklardı; bu hiç adil değildi. Ayrıca idarecilerin bugün var yarın yok olduğu bir ülkede verilmeye çalışılan bu garanti anlamsız olduğu gibi teklif aşamasında keyfi bir şekilde öğrenci sayısının birden yarıya düşürülerek 5000’e bağlanması da sürecin nasıl bir keyfiyetle devam edeceğini iyice ortaya çıkarmıştı.

Bu noktada bizim bölgenin ikinci ödül sahibi Gökhan Aksoy’un süreçteki duruşu da bizleri çok mutlu etmiştir. Biz kabul etmeyeceğimizi belirtmemize rağmen idarenin teklifini kabul etmedi. Bölgemizde üçüncü ödülü kazanan grupla idare görüşmek istemiş; bunu da ödül sahibi Orhan Uludağ’ın beni telefonla aramasıyla öğrenmiş oldum. Daha sonra bizim bölge için imzaların atıldığı bilgisini aldık.

Sonrasında bunu dernekte tartışmak istedik ve bir akşam yaşananlar karşılıklı paylaşıldı. Anlaşılan şu oldu ki çok kurnazca hazırlanmış bir şartname (işin verilme şeklindeki kısım) vardı karşımızda ve idare bizlerle devam etmek zorunda değildi. Herkesin bu projeleri çizmek için kendince haklı bahaneleri olduğunu anladım.

Kendince bizleri birbirimize kırdırmaya çalışan kişi şu an yerinde değil; vermiş olduğu tüm garantileri de… Bu süreçte ‘güç bende istediğim gibi at koştururum’ zihniyetine karşı bence daha dik durmalıydık, duramadık. Çünkü bizde bu sömürü modelinin diğer idareler tarafından da tercih edilebilebilir olduğu çekincesi oluşmuştu.

Kendimce çıkardığım sonuç şu oldu; meslektaşlarımla birlikte hareket etmek çok kolay değil ve yakındığımız durumların kaynağında maalesef çoğunlukla bizler yer alıyoruz. Durumu içeriden düzeltmeye başlamak gerekiyor.

Afyonkarahisar Eğitim Kampüsü Mimari Proje Yarışması 1. proje müellifi Derya Ekim Öztepe kendi süreçlerini anlattı:

Projemiz ikinci grup Afyonkarahisar Eğitim Kampüsü birinci projesiydi. Yarışma sonrasında İdare bizden 10.000 öğrenci kapasiteli kampüsün ihaleye çıkmak üzere mimari, statik, elektrik, mekanik, peyzaj kesin projelerini, ihale dosyalarının hazırlanması işini ve bu işin teklif bedelini talep etti. Biz ekip olarak teklifimizi sunduk, sonrasında ihtiyaç programını 5.000 öğrenci olarak yeniden düzenleyerek teklifimizi revize etmemizi istediler. Nihayetinde vermiş olduğumuz teklif her türlü İdare’nin yaptırmak istediği rakamın üzerinde kaldı, biz de diğer türlü bu işin nasıl yapılacağını bilmiyorduk hatta imkânsız olduğunu düşünüyorduk. İdareye vermiş olduğumuz teklif değerlendirmeye alınmadı ve ortak bir anlaşma zemini oluşturulmadı. İdare kendi inisiyatifinde bir iş bedeli ve metodu belirleyerek ilerlemeyi tercih etti. İkinci ödül grubu ile görüşeceklerini belirttiler. Biz de bu süreçte yer almadık.

Şanlıurfa Merkez Eğitim Kampüsü Proje Yarışması birinci ödül müelliflerinden Cem İlhan şu açıklamayı yaptı:

Bizim Urfa kampüsünde biz işi kabul etmeyince iş 2. olan ekibe (Ercan Çoban) teklif edildi. Kendisi bizi arayarak idarenin teklifini kabul etmediğini, zaten etik olarak da doğru bulmadığını bildirdi. Sonra MEB olarak ne yaptılar bilmiyorum.

Kocaeli Cephanelik Eğitim Kampüsü Proje Yarışması birinci ödül müelliflerinden İnanç Eray sorunlu sürecin olumlu yanlarına dikkat çekti:

Sanırım sürecin en önemli çıktısı, eğitim yapıları üzerine verilen iyi örnekler oldu. Bir cok proje Avrupa ve Amerika’da uygulanan örneklerin nitelik olarak üstündeydi. Herkesin emeğine sağlık.

Erzurum Yakutiye Eğitim Kampüsü Proje Yarışması birinci ödül müelliflerinden Eda Dedeoğlu süreci şu şekilde anlattı:

Biz de, Tülin Hadi ve Fatih Yavuz’un anlattıkları süreçleri aynen yaşadık, bunları tekrar etmeyeceğim. Projemiz, 1. etap Erzurum Eğitim Kampüsü 1. Projesiydi. Başından sonuna sürecin her aşamasında, profesyonellikten uzak ve etik olmayan bir yaklaşım hakimdi. Biz, gerek mesleki, gerek kişisel, etik olarak bu sürece dahil olmayı kabul etmedik. MEB tarafından yaratılan ortam ve tüm finalistlerin içerisine sokulduğu bu durum maalesef üzücüydü. Anlaşmalardan sonraki ve şu ana kadar gelinen süreci ise biz de merak ediyoruz.

Elazığ Eğitim Kampüsü Mimari Proje Yarışması 1. ödül müelliflerinden Seçkin Kutucu yarışma sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasını yorumladı:

Şu ana kadar yazılanlar ve gözlenenler hemen hemen aynı noktayı işaret ediyor. Yarışma süreci başarısızlıkla sonuçlandı. Biz de kazanan müellif grup olarak süreç içinde elimizi verip kolumuzu kaptıranlardanız. Sürecin hem idare hem de karar verici politikacılar tarafından doğru yönetilmediğini düşünüyoruz. Yarışmaların açılmadan önce yapılan “Nasıl bir eğitim ortamı?” bağlamında ön hazırlık çalışmalarının yeterli olmadığı görüldü. Bu eksiklik üzerinden yapılan eleştirilerin yarışma süreci içine taşınması ise politik karar vericileri korkutmuş veya endişelendirmiş olabilir ve de benzer/benzemez sebeplerle projeler tamamen iptal edilmiş veya rafa kalkmış olabilir. Ancak kesin olan bir şey var. Hem yarışmayı açan kurum, hem de katılımcılar tarafından harcanmış ciddi emek, para ve zaman var ancak ilerleme yok. Bu yarışma sürecinin hedefine ulaşmamış olması çok üzücü ve toplumsal örgütlenmemiz adına düşündürücü.

Etiketler

Bir yanıt yazın