Endülüs'ün başkenti Sevilla'da bir mahalle: Triana. Flâmenko'nun doğum yeri. Endülüs Çingene kültürünün yaşatıldığı, UNESCO korumasında bir bölge.
İstanbul’da bir mahalle: Sulukule. Bizans’tan bu yana Çingenelerin yerleştiği bir bölgeydi. Birkaç yıl öncesine kadar İstanbul’da Çingene müziği eşliğinde bir gece geçirmek isteyenlerin yolunu tuttuğu bir mahalleydi. Ancak şimdi orta ve üst sınıftan İstanbulluların toplu konut bölgesi.
UNESCO, Sulukule’yi korumak için bazı girişimlerde bulundu. Yerel yöneticilere uyarılar yaptı ama bu girişimler inşaatları durduramadı. Sulukule’deki dönüşüm Avrupa Birliği’nin Türkiye ilerleme raporlarında da yer aldı. Türkiye’ye ‘yerinden etme’ ile ilgili uluslararası yasalar hatırlatılarak uyarılar yapıldı. Dünya çapındaki protestolar ve projenin durdurulması için açılan davalara rağmen, zorla tahliyeler ve yıkımlarla projenin artık sonuna gelindi. Sulukule villaları 2012 martında sahiplerine teslim edilecek.
Sulukule’de zorla tahliye ve yıkıma karşı çıkan sivil toplum örgütleriyle TOKİ ve Fatih Belediyesi arasında projenin başladığı 2005 yılından bu yana süren bir tartışma vardı. Sulukule’de başlayan bu tartışma giderek bütün kentsel dönüşüm alanlarını kapsayan bir tür ‘iki çizgi mücadelesi’ halini aldı. Hükümet ve yerel yönetim, ‘çöküntü alanları’ olarak tanımladığı Sulukule benzeri semtlerin şehir merkezinde altyapıdan yoksun, suç üreten yerler olmasını gerekçe göstererek, şehre faydalı bir kentsel yenileme yaptığını savunuyor. Üstelik semtin eski sakinlerini de daha iyi konutlara taşıyarak onların daha iyi koşullarda barınmasını sağlamakla övünüyor.
Şehirlerde her türlü yenilemeye karşı çıkan, ‘fraksiyoncu’ meslek örgütlerini bir kenara bırakırsak, aralarında ‘Sınır Tanımayan Otonom Plancılar’ın da (STOP) olduğu çok sayıda sivil toplum örgütü ise, mahallelerin çöküntü alanları olmaktan kurtarılmasına destek verirken, dönüşümün insana, çevreye, tarihe uyumlu olmasını sağlayacak, evrensel ölçülerde bir şehir plancılığını gündeme getiriyor. Sulukule’de bu ölçülerde bir kentsel dönüşüm için elimize bir fırsat geçmişti. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, TOKİ Başkanı olduğu dönemde, henüz Sulukule’deki villaların temeli atılmadan önce, Sulukule’yle ilgili alternatif bir plan yapan STOP’la görüşmek istedi. Yapılan görüşmede Bayraktar. STOP’un planındaki bazı unsurların kapsanarak projenin bu şekilde tamamlanabileceğini söyledi. Bayraktar’ın teklifi, Sulukule için çalışan sivil toplum örgütleri tarafından memnuniyetle karşılandı. STOP’un planı mahalleden tahliye edilerek şehir dışındaki Taşoluk toplu konutlarına gönderilen Çingene (ya da pek sevmediğim tabirle Roman) vatandaşların mahalleye dönüşünü, mevcut projedeki alışveriş merkezinin iptal edilmesini, en önemlisi de teşvik ve düzenlemelerle bin yıllık Çingene yerleşiminde, bu kültürün turizme açılmasını içeriyordu.
Sulukule etkili bir teşvik ve tanıtımla tıpkı Triana gibi bir çöküntü alanıyken uluslararası bir çekim merkezine dönüşebilirdi. Sulukule villalarının teslim tarihi yaklaşırken, STOP sözcülerinden Erbatur Çavuşoğlu’na yeni Bakan Bayraktar’la yaptıkları görüşmeyi sordum. Bakan Bayraktar, Çavuşoğlu’na STOP’la yaptığı görüşme nedeniyle AK Parti çevrelerinden çok tepki aldığını, alternatif projeden yararlanılmasının mümkün olmadığını, artık Sulukule için yapılacak hiçbir şey kalmadığını söylemiş. Çavuşoğlu alternatif planlamayı Başbakan ve Kültür Bakanı’na da ilettiklerini ancak onlardan da cevap gelmediğini söyledi. Erbatur Çavuşoğlu da üzülerek Bakan Bayraktar’la aynı şeyi vurguladı: Yapacak bir şey kalmadı.
Artık Sulukule’yle ilgili son sözü UNESCO söyleyecek.