Kunstsilo Galeri, Norveç’te bazilikaya benzeyen bir tahıl silosunda kullanıma açıldı.
1930’larda inşa edilen ve Norveç’in güneyinde yer alan tahıl silosu, Mestres Wåge Arquitectes, BAX ve Mendoza Partida tarafından Kunstsilo Sanat Galerisi’ne dönüştürüldü.
Kristiansand’ın Odderœya yarımadasında yer alan Kunstsilo, 5.500’den fazla sanat eseriyle İskandinav bölgesinin en büyük özel modern sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.
Kunstsilo’yu yaparken mimarların temel hedefi; Norveçli Arne Korsmo ve Sverre Aasland tarafından 1935’te tamamlanan eski tahıl deposunu, mümkün olabildiğince korumak ve iyileştirmek olmuş. Bu amaca ulaşmak için Mestres Wåge Arquitectes, BAX ve Mendoza Partida; bir zamanlar 15.000 ton tahıl içeren 30 silosunu merkeze yerleştirmek için yola çıktı.
37 metre yüksekliğe sahip yapı oyularak 21 metre yüksekliğe uzanan, geniş, bazilika benzeri bir atriyum ve sirkülasyon merkezi yaratıldı. Etrafına ise -çoğunluğu iki bitişik uzantıda yer alan- galeriler yerleştirildi. Bu uzantılardan biri, deformasyon nedeniyle yeniden inşa edilmesi gereken orijinal strüktürün bir kopyası olarak yapıldı.
“Burada yaptığımız asıl mimari müdahale, orijinal binadaki silindirleri kesmekti. Siloları müzenin merkezine koymak istedik ve bunu yaklaşık 21 metre yüksekliğindeki bu alanı kesiğe kadar oyup bazilika benzeri bir alan haline getirerek yaptık. Böylece tavan, bir nevi heykel haline gelmiş oldu.”
Mestres Wåge Arquitectes
Mestres Wåge Arquitectes, BAX ve Mendoza Partida, 2016 yılında Kuntsilo’nun tasarımı için düzenlenen uluslararası yarışmayı kazandı. Bir koleksiyoner olan Nicolai Tangen, yapının 2006 yılında kapatılmasının ardından, bir sanat galerisi olmak için taşıdığı potansiyeli gördü ve projeyi başlattı.
Kunstsilo, 3.300 metrekareyi kapsayan, üç katlı 25 galeriden oluşuyor. Galeride, -çoğu Tangen’in kendi koleksiyonuna ait olan- Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsveç ve Norveç’ten 1910’lardan 1990’a kadar uzanan 300’den fazla sanatçının eseri yer alıyor.
Diyagonal duvarlar ile birbirinden farklı planlara sahip olan iki galeri, Wåge tarafından “beyaz kutu, pasif mimari” olarak tanımlanan sade estetikle birleştirildi. Bu estetik anlayış, eskiyi yeniden ayıran beton silolarla kasıtlı bir kontrast oluştururken sanat eserini odak noktası haline getirmeyi amaçlıyor.
“Eski beton üzerinde geçmişten kalan bütün izleri bıraktık. Bu sayede yapının karakterini tüm açıklığıyla okunabilir kıldık. Ardından kontrast yaratması amacıyla eklentileri tasarladık. İki bölüm adeta birbirleriyle dans ederek özgün bir uyum yakaladı.”
Wåge
Bu yaklaşım dış mekana da taşındı. Siloların beyaz sıvalı orijinal cepheleri, restore edilerek değiştirilen hacmin cepheleriyle uyumlu hale getirildi. Kunstsilo’nun doğu yakasının eklenmesiyle mimarlar daha deneysel olma özgürlüğünü elde etmiş oldu ve cephe, silindirik siloların formlarına gönderme yapan oluklu beyaz alüminyumla kaplandı.
Galerilerin iç kenarlarındaki açıklıklar, silo duvarlarını delerek ana avluya bakan görüş açıları yarattı ve ziyaretçi sirkülasyonuna yardımcı oldu. Bu açıklıklar, dış duvarlardaki kesiklerle birlikte, endüstriyel binanın “açılmasına” da yardımcı oldu. Yapı, tahıl depolama işlevinden sıyrılarak bir galeriye dönüştü. Galerilerin yanı sıra yapı içerisinde koruma alanları, ofisler ve çocuklar için “kültürel bir okul” yerleştirildi.
Ayrıca ikinci katta, genç ziyaretçilerin ilgisini çekmek amacıyla galerideki sanat eserlerini tavan yüksekliğinde projeksiyonlarla hayata geçiren bir dijital galeri yer alıyor. Dijital galeri, Kunstsilo’yu daha geniş bir izleyici kitlesi için erişilebilir kılma stratejisinin bir parçasını oluşturuyor.
İki katta yarımadanın üzerinde görüş açıları oluşturuldu. Buna dördüncü kattaki siloların arka planında açık hava sanat eserlerinin yanı sıra teraslarla sarılmış bir çatı barı da dahil edildi.
Çatı terasları, aşağıdaki siloların dalgalı dış yüzeyi ile aynı hizada olan ve siloların devamı görevi gören cam silindirlerle kaplandı. Cam silindirlerin, Kunstsilo’nun bulunduğu sahile referans veren deniz fenerini çağrıştırması amaçlandı.
Barın içi, ahşap kaplamalar ve mobilyalar ile donatıldı. Binanın kavisli merdiven boşluklarında da ahşap kullanıldı ve eski ile yeniyi birbirinden ayırma tutkusu devam ettirildi. Proje, dış mekana yönelik sanat eserlerinin yerleştirileceği ve açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapacak ahşap bir alan ile tamamlandı.
Müzede, Tangen Koleksiyonu’nun yanı sıra, Güney Norveç Sanat Koleksiyonu ve Christianssands Resim Galerisi’ne ait eserler de dahil olmak üzere kalıcı sergiler yer alıyor.