Yaşanan olaylarda pek çok üyesi gözaltına alınan Taksim Dayanışması, bir basın açıklaması daha yayınladı. Açıklamada tutukluların serbest kalması istendi.
Taksim Dayanışması’nı oluşturan örgütlerin temsilcileri Taksim Meydanı’ndaki basın toplantısı gerçekleştirdi. Temsilciler daha sonra, Gezi Parkı’na yürüdü. “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganı atan yaklaşık 50 kişi, Gezi Parkı’na girdi. Park içinde alkışlarla yürüyen kalabalık, kısa bir basın açıklaması yaptı.
Taksim Dayanışması’nın, Taksim Hill Otel’de düzenlediği basın toplantısında konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, “Taksim Dayanışması olarak polisin saldırısını ve gözaltıları şiddetle kınıyor, acilen dün ve daha önceki günlerde keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımızın, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.
Toplantıda ortak basın metnini okuyan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, “Artık aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz” dedi. Dün yaşanan olaylara değinen Soğancı, şunları söyledi:
“Yaklaşık bir buçuk aydır, tüm polis şiddetine, gözaltılara, her türlü baskıya, karalamaya, yalan ve dolana karşı sürdürülen haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz sonucunda Gezi Parkı’nın Park olarak kalmasını sağlayanlar, Vali tarafından seremoniyle açılan parka gitmek isterlerken tamamen hukuksuz bir şekilde engellenmiştir. 8 Temmuz Pazartesi akşamı hiçbir uyarı olmadan, İstiklal Caddesi girişinde emniyet güçleri tarafından halkımıza, yine gaz, su, plastik mermi ile saldırılmış ve Taksim Dayanışması’nı oluşturan emek-meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilci ve yöneticileri de olmak üzere birçok arkadaşımız, yine Vali’nin talimatıyla ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Hukuk ve yargı kararları, yok sayılmak suretiyle suç işlenmiştir. Taksim Dayanışması olarak polisin saldırısını ve gözaltıları şiddetle kınıyor, acilen dün ve daha önceki günlerde keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımızın, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
“Buradan tekrar iktidara, bu kentin idarecilerine sesleniyor ve hatırlatıyoruz; Gezi Parkı sizlerin doğa, bilim ve demokrasi karşıtı, rantçı projelerinize karşı halkın, kullandığınız her türlü insafsız şiddetinize rağmen, kararlı ve onurlu mücadelesi ile Park olarak kalmıştır. Orayı var eden de, güzelleştiren de sizler değil, halkın ta kendisidir” diyen Soğancı, şöyle devam etti:
“Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır. Taleplerimizin yani polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alınteri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra, yaşam alanlarımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz.”
Soğancı, dünkü olaylarda aralarında TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, Mimar Mücella Yapıcı ve kızı Cansu Yapıcı ile İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’yla beraber toplam 48 kişinin gözaltına alındığını kaydetti.
Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Özdemir Aktan da, herkesin istediği şeyin çok net olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Gezi Parkımızı istiyoruz. Gezi Parkımızın yanında da demokratik, özgür bir ülkede, barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz. Ancak hükümet farklı bir tutum içinde. Gözüken o ki, hükümet ve bu şehrin valisi İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ve ülkenin tüm illerinde biber gazı yemeyen kimse kalmasın, ülkenin her tarafında tutuklanmayan, gözaltına alınmayan kimse kalmasın, gibi bir tutum içinde. Ancak kararlılık çok net, hepimizin ne kadar kararlı olduğu ortada, bu da elbette ki, değişmeyecek. Maalesef İstanbul Tabip Odası Genel Sekreterimiz Ali Çerkezoğlu da gözaltına alınanlar arasında.”
Gezi Parkı’na ne yapılacağı konusunda değişik projelerin gündeme getirildiğini hatırlatan Aktan, “Sayın Vali, ‘Parkı bugün açacağız. Hayır yarın açacağız. Hayır belki öbür gün açarız’ gibi kafa karışıklığından kurtulmak zorunda. Bizi de bu kafa karışıklığından kurtarsın. Çünkü, park açıldıktan sonra İstanbul halkı oraya davet edildi. Ama parka giden İstanbul halkı yine biber gazıyla, tazyiklı suyla, plastik mermilerle karşılaştı. Eğer İstanbul halkını bu şekilde Gezi Parkı’na çağırıyorsa Sayın Vali, bunu bir tuzak olarak mı anlamalıyız, bilmiyorum ama bu konunun mutlaka açıklığa kavuşması lazım. Lütfen, hem kendi kafasındaki karışıklığı, hem de bizim kafamızdaki karışıklığı yok etsin. Buradan çıkıp, Gezi Parkı’nı ziyaret edersek, hep beraber gözaltına alınmamız herhalde kimse için şaşırtıcı olmaz” dedi.
Özdemir Aktan, “17 yaşındaki bir gencin kafasına isabet eden bir kapsül neticesinde beyin kanamasıyla ameliyata alındığını ve durumunun kritik olduğunu biliyoruz” ifadesini kullandı.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ise, “Bu süreçte Türkiye ‘de yeni bir dönem başlamıştır. Hiçbir şey artık hiç kimse için özellikle de Tayyip Erdoğan için bu Haziran direnişinden önceki gibi olmayacaktır bu ülkede. Bu sürecin kaybedeni Tayyip Erdoğan’dır, AKP iktidarıdır, sokak kazanandır. Bugün siyasal iktidarın tutumu bütünüyle akıl dışıdır. Başta Başbakan olmak üzere bu sürecin tüm sorumlularını ve bu ülkeyi yönetenleri akıla davet ediyoruz. Bu şekilde siyasal iktidarınızı sürdüremezsiniz. Siyasal iktidara çağrı yapıyoruz; sokaklarda halkın orataya koyduğu bu iradeye kulak verin” dedi.
İşte açıklamanın tam metni:
9 Temmuz 2013
Artık aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz.
Yaklaşık bir buçuk aydır, tüm polis şiddetine, gözaltılara, her türlü baskıya, karalamaya, yalan ve dolana karşı sürdürülen haklı, meşru ve kararlı mücadelemiz sonucunda Gezi Parkı’nın Park olarak kalmasını sağlayanlar, Vali tarafından seremoniyle açılan parka gitmek isterlerken tamamen hukuksuz bir şekilde engellenmiştir. 8 Temmuz Pazartesi akşamı hiçbir uyarı olmadan, İstiklal Caddesi girişinde emniyet güçleri tarafından halkımıza, yine gaz, su, plastik mermi ile saldırılmış ve Taksim Dayanışmasını oluşturan emek/meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilci ve yöneticileri de olmak üzere birçok arkadaşımız, yine valinin talimatıyla ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Hukuk ve yargı kararları, yok sayılmak suretiyle suç işlenmiştir.
Taksim Dayanışması olarak polisin saldırısını ve gözaltıları şiddetle kınıyor; Acilen dün ve daha önceki günlerde keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşlarımızın, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Günlerdir acizlik içerisinde bu kenti polis şiddeti marifetiyle idare etmeye çalışanlar artık halka yalan söylemeyi bıraksınlar. Yarattıkları her türlü bilgi kirliliğine, karalamaya, iftiraya karşı gerçekler apaçık ortadadır. Buradan tekrar iktidara, bu kentin idarecilerine sesleniyor ve hatırlatıyoruz;
“Gezi Parkı” sizlerin doğa, bilim ve demokrasi karşıtı, rantçı projelerinize karşı halkın, kullandığınız her türlü insafsız şiddetinize rağmen, kararlı ve onurlu mücadelesi ile Park olarak kalmıştır. Orayı var eden de, güzelleştiren de sizler değil, halkın ta kendisidir.
Bu mücadelede maalesef yaralılarımız ve can kayıplarımız vardır ve bu durum sizlerin kolluk kuvvetlerinizin akıl almaz, vicdana sığmaz şiddeti sonucu olmuştur. Dün eli palalılar bugün sokaklarda rahat rahat gezerken, hayatında hiç kimseyi incitmemiş arkadaşlarımız gözaltına alınmaktadır. Sorumluların hiçbiri bugüne kadar hesap vermemiştir. Aksine bu şiddetin gerçek sorumlularını “aklama” yarışına girilmiştir. Tüm Türkiye ve Dünya şunu görmüştür ki, 28 Mayıs’tan bu yana yaşanan bu süreçte, polisin olmadığı günlerde Gezi Parkı ve Taksim’de halkımız dayanışmanın, kardeşliğin, yaratıcılığın, barışın ve demokrasinin en güzel örneklerini sergilemiş, insanların geleceğe dair umutlarını yeşertmiştir. Yurdumuzun dört bir yanında parklarımız ve meydanlarımızda kendiliğinden yeşeren ve ortak irademizi oluşturmak için gerçekleştirilen forumlar; kendi hayatlarımızın kaderini hep birlikte kendimizin belirleyeceği, Türkiye’de gerçek bir demokrasinin inşasına dair hepimize ışık olmuştur. Eğer halen daha Valinin kendisi ile birlikte, tüm bu şiddet ve karanlığın sorumluları Taksim Dayanışmasının bu ısrarlı ve meşru duruşunu anlayamıyor ise söylenebilecek çok fazla şey kalmamıştır.
Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen mücadelenin haklılığı kamuoyunda, yargıda ve diğer tüm alanlarda defalarca kanıtlanmıştır. Her türlü baskı, engelleme, karalama ve zorbalık bizleri, mücadelemizden bir adım bile olsa geriye düşürmeyecek, dayanışmamızı yıldıramayacaktır. Taleplerimizin yani polisin ve idarecilerin ısrarla çiğnedikleri Anayasal haklarımızın takipçisiyiz. Emek, alınteri ve acı ile elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bugün ve bundan sonra, yaşam alanlarımıza dair söz söyleme hakkımız için burada ve her yerde olmaya devam edeceğiz.