Taksim Meydanı, insanların buluşma ve dağılma noktası olmasının dışında politik ve sosyal konuların da odağı olmuş bir yer.
Nazmi Ziya’nın “Taksim Meydanı” isimli tablosu
Sakıp Sabancı Müzesi’nin izniyle
Bu meydan geçmişten günümüze, sahip olduğu stratejik konumu ve sosyo-politik rolü gereği önemli günlerin (bayram kutlamalarının, yürüyüşlerin, mitinglerin) kutlandığı ve İstanbul kentinin bir güç sembolü olarak görüldüğü bir alan oldu.
Peki Taksim Meydanı İstanbul’un nasıl bu kadar önemli bir odağı haline geldi? Geçmişte nasıldı, şimdi nasıl? Taksim Meydanı’nı tarihsel süreç içinde inceleyelim:
Galata -Taksim Meydanı Gelişimi
17. yy’ın başlarında Galata Bölgesi’nde başlayan yerleşmenin gelişimi “Grandrue de Pera”nın (İstiklal Caddesi) iki yanında devam etti. Tünel – Taksim arasında elçilik binaları, kiliseler yer alıyordu. Zamanla nüfus hızla arttı, gelişim Galatasaray – Taksim yönünde yayıldı. Bu gelişim, Taksim Meydanı’nın girişinde yer alan, II. Mahmut Dönemi’nde yapılan taş yapı (maksem) ile sınırlanmaktaydı.
19. yy’ın başlarında Dolmabahçe, Çırağan, Küçüksultan Sarayları’nın yapılması ile kentin elit tabakasının Beyoğlu’nda toplanmasına yol açtı. Bu şekilde Beyoğlu, sosyal aktivitelerin (opera, balo, tiyatro), lüks otellerin merkezi oldu.
19. yy. ortalarında da Taksim çevresinde, iskan alanı genişledi ve o dönemde Taksim Kışlası’nın inşası gerçekleşti.
Cumhuriyet Anıtı’nın Açılışı, Kaynak: Gürsoy Ç., “Taksim: Bir Meydanın Hikâyesi”
Cumhuriyet Anıtı’nın Sosyo-Politik Rolü, Kaynak: Gürsoy Ç., “Taksim: Bir Meydanın Hikâyesi”
Cumhuriyet Dönemi’ne gelindiğinde de Beyoğlu ve Taksim Bölgesi’nde imar konusunda önemli çalışmalar yapıldı. 8 Ağustos 1928 tarihinde, Pietro Canoni, Sabiha Hanım ve Hadi Bey tarafından yaptırılan Cumhuriyet Anıtı açıldı. Anıt, urbanistik, politik-sosyal bir role sahip, Cumhuriyet’in sembolü olarak yapıldı.
Talimhane Bölgesi’ndeki Gelişim, Kaynak: Gürsoy Ç., “Taksim: Bir Meydanın Hikâyesi”
1812’de II.Mahmut döneminde Halit Paşa tarafından yapılan kışla, Cumhuriyet Dönemi’nde stadyum olarak kullanıldı.1940 yılında stadyum kaldırılarak Taksim Gezisi yapıldı. Topçu Kışlası’nın talim alanı olan Talimhane Bölgesi de, parsellenerek iskana açıldı. Kısa zamanda çok sayıda apartman yapılarak bu bölgede konut bölgesi oluştu.
Daha sonra, 1956 yılında Taksim Karakolu’nun bulunduğu bölgeye Atatürk Kültür Merkezi’nin, 1975 yılında Taksim Gezisi’nin üzerindeki eski Taksim Gazinosu’nun bulunduğu yere Sheraton Oteli’nin,Taksim Gezisi’nin Cumhuriyet Caddesi tarafına yeni Taksim Belediye Gazinosu ve alt katına Belediye Sanat Galerisi’nin, Taksim Meydanı’nda eski Osmanlı Bankası’nın (İstanbul Kulübü) yerine Intercontinental Oteli’nin (şimdiki Etap Marmara) yapılması, Taksim Meydanı’nın bugünkü durumunu oluşturdu.
Vedat & Hakan Dalokay’ın Birinci Seçilen Projesi, Kaynak: Yapı Dergisi, Sayı: 80
1987 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan “Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Proje Yarışması” ile yerli ve yabancı mimarlık büroları davet edildi. Yarışmanın sonucunda Vedat ve Hakan Dalokay’ın projeleri birinci seçildi. Projenin amacı, Taksim Meydanı’nın imajını bozan öğeleri ayıklamak, bu imajı zenginleştirmek ve bu meydanın önemli bir odak haline gelmesini hedeflemekti. Projenin en çarpıcı ve farklı önerisi meydandaki araç ulaşımını bu alandan arındırarak meydanın altından (alt kotta çözmek) geçirmekti. Proje, Taksim Meydanı için çok önemli bir proje olmasına rağmen uygulanmadı.
Taksim Meydanı’nın Sınırları
Günümüzde ise Taksim Meydanı, sahip olduğu potansiyeller dışında fizik mekan açısından önemli sorunlara da sahip. Ulaşımın bir düğüm ve dağılma noktası olduğu bu odakta, yayaların meydanı algılaması ve rahatça hareket edebilmesi oldukça zorlaşıyor. Bu da meydanın bu zamana kadar bir kimlik kazanmamasının en önemli nedeni.
Geçmişte de su deposunun arkasındaki bölgeye meydanın “simgesi”ni oluşturacağı düşünülen cami projesi ile gündeme gelen bu önemli meydan, şimdileri “Taksim Yayalaştırma Projesi” ile oldukça konuşuluyor. Birçok STK, meslek kuruluşu ve akademisyenlerin karşı çıktığı bu proje ile Taksim Meydanı’ndaki araç trafiği yeraltına alınarak sadece yayaların kullanımına açılacak bir meydanın oluşturulacağı söyleniyor. Fakat bu duruma ek olarak da kentin en önemli açık (yeşil) alanı olan Taksim Gezi Parkı’na, geçmişte aynı yerde konumlanan Topçu Kışlası’nın tekrar inşası söz konusu.
Kaynak:
Gürsoy Ç., “Taksim: Bir Meydanın Hikâyesi”
İ.B.B., 1987, Taksim Meydanı Kentsel Proje Yarışması Şartnamesi
2 yorum
“Taksim yolcusu kalmasın” yitip giden zamanın, akılda kalabilen anıların, özlenen Eski İstanbul’un, “hey gidi İstanbul hey” dediklerimin tercümesi, “Taksim Yolcusu Kalmasın”:
Karaköy de tünelden yılların eskitemediği metromsu rampadan hızla, yan duvarlara vurdu vuracak giden vagonlarda bir sağa bir sola yatan endişeli yüz ifadeli insanların, Galatasaray’dan Taksim’e uzanan İstiklal Caddesi’nde yürüyen kalabalığın hiç eksilmediği belki de hiç artmadığı sadece yüzlerin değiştiği bazılarının da buralarda eskidiği müdavimlerin, birkaç uğrak yerinde buluştuğu, Beyoğlu’ndan illa ki Taksim’e çıkıldığı bir yerdi burası.
Taksim demek; Taksim olmak paydaş olmak değil meydanı paylaşmaktı. Anıt’a bakınca anlamı için tarih bilgimizi yoklamak ve figürlerin anlamlarını bilmek yetmez altında üstünde yaşamak Anıt’tan gelen sesleri duymaktı Taksim’den geçmek. Bir kısmımız yeni açılmış Atatürk Kültür Merkezi’nde Cihan Ünal’ın IV.Murat’ını seyretmek, birilerimiz Taksim Gezisi’nde sanat galerisinde uzak yakın kısık gözle tablolara bakmaktı Taksim’den geçmek. Az daha yürüyünce Divan Oteli Kavşağında trafiği idare eden herkese aşina, dost olduğu dur geç işareti yaparken tanıdığı sürücülerin birçoğuna selam verip tebessüm eden trafik polisinin maestro edası ile el kol salladığı, Harbiye’de ki Sedat Hakkı Eldem’in birkaç defa değiştirilen sağır cephesinin son şeklini aldığı Askeri Müzenin yanından geçerken Mehterin “ceddin deden neslin baban” marşını duyunca günlerden Cumartesi olduğunun farkına varırdınız. İşte daha Gümüşsuyu’ndan inmedik Dolmabahçe’ye, Sıra selviler’den Salı Pazarı’na Karaköy’e gelmedik Taksim Meydanından buradan dağılırdı insanlar burada toplanmak içinse Eski İstanbullular’a seslenirdi vatman cın cın “Taksim Yolcusu Kalmasın”.
Azmi Bey, adeta bizleri o zamanlara götürdünüz. Keşke herkes sizin gibi aidiyet duygusuna sahip olabilse…