ICOMOS Türkiye Topçu Kışlası'nın yeniden inşasına ve Gezi Parkı'nın ortadan kaldırılmasına ilişkin bir değerlendirme yayınladı.
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi tarafından yapılan basın açıklamasında “Gezi Parkı’nın İstanbul’un korunmaya değer en önemli kültür varlıklarından biri” olduğu, “Yok olmuş tarihsel yapıların rekonstrüksiyonunun, ancak söz konusu yapıların mimari, inşai, estetik düzey ve tarihsel anılar taşımak gibi gerekçelerle kaybının çok büyük olması halinde yapılması” gerektiği. “Taksim Kışlası’nın ise, kaybı bu kadar büyük anlam taşıyan bir yapı olmadığı” ayrıca yapının yeniden yapımı için gerekli bilginin olmadığı gibi önemli ifadeler yer alıyor. Basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
“Son günlerde kamuoyunu meşgul eden en önemli kentsel meselelerden biri de, İstanbul, Taksim Meydanı’ndaki Gezi Parkı’nın ortadan kaldırılıp, yerine aynı alanda 1930’lu yıllara kadar mevcut Eski Topçu Kışlası’nın yeniden inşası girişimidir. Türkiye ICOMOS Milli Komitesi doğrudan doğruya kendi ilgi alanına giren ve uluslararası yükümlülüklerinden de birini teşkil eden bu konu hakkında aşağıdaki görüşlerini açıklamayı zorunlu görmüştür:
1. Taksim Gezi Parkı, tarihsel mimari önemi bağlamında -sadece bir yeşil alan olmanın ötesinde- İstanbul’un en önemli ve korunmaya değer varlıklarından biridir. Onyıllardır kayıtsızlık ve duyarsızlıkla tahrip edilmeye ve aşındırılmaya devam etmesine rağmen, hala önemini yitirmiş değildir. Dünyaca bilinen bir tasarımcı olan Henri Prost tarafından projelendirilmiştir ve Türkiye’de anıtsal-eksensel park planlama yaklaşımına sahip tek kamusal yeşil alandır. Ortadan kaldırılması bir yana, restore edilerek, asli özellikleri iade edilmeli ve Türkiye kültür tarihinde hak ettiği yere yerleştirilmelidir.
2. Gezi Parkı ortadan kaldırılarak onun yerinde rekonstrüksiyonu hedeflenen Topçu Kışlası’nın yeniden yapımı koruma-restorasyon disiplininin ilkeleri bağlamında sorunludur.
Birinci sorun şudur: Yok olmuş tarihsel yapıların rekonstrüksiyonu, ancak söz konusu yapıların mimari, inşai, estetik düzey ve tarihsel anılar taşımak gibi gerekçelerle kaybının çok büyük olması halinde meşrudur. Taksim Kışlası ise, kaybı bu kadar büyük anlam taşıyan bir yapı değildir. Şayet yerinde duruyor olsaydı, kuşkusuz, korunması gerekecekti. Fakat bu yitirilmiş yapının kent belleğindeki önemi, yerine bir replikasını yapmayı gerektirecek kadar derinlikli ve güçlü değildir.
İkinci sorun ise, yapının rekonstrüksiyonunu yapmanın ortaya sadece eskisi gibi gözüken, ama hiçbir rasyonel koruma ölçütüne göre tarihsel eser sayılmayacak bir yeni yapı çıkaracak olmasıdır. Türkiye kamuoyunda sık sık aksi gündeme gelmesine karşın, geçmişin görüntülerini yeniden üretmek tarihsel çevreyi ve mirası korumak demek değildir. Sadece bazı çok zorunlu hallerde hoşgörülebilir bir taklit yapı inşa etme girişimi olarak nitelenir.
Kaldı ki, hoşgörüldüğü hallerde bile, yok olmuş yapıların rekonstrüksiyonunu yapabilmek için, elde eski durum hakkında fikir verecek yeterli ve ayrıntılı belgeler ve veriler olması gerekir. Eski Taksim Topçu Kışlası için elde yalnızca bazı dış mekan fotoğrafları vardır. Dönemine ait hiçbir gerçek inşai ve mimari ayrıntısı, hatta tam boyutları bile, bilinmemektedir. Bu koşullarda yeniden yapımı, tarihsel korumacılık ilkeleri açısından, Taksim’de bir “Disneyland” inşa etmekten daha anlamlı ve ciddi bir sonuç vermeyecektir.
Yukarıdaki sakıncaları Türkiye kamuoyuna duyurmayı, çalışma alanımızın etik ve teknik ilkelerine aykırı bu gelişmeye karşı durmamızın bir tarihsel zorunluluk oluşundan ötürü gerekli görmekteyiz.”