İstanbul’da yaşanan 1 Mayıs krizi, Taksim’i yayalaştırma tartışmalarını bir kez daha gündeme getirdi. Uzmanlar, Taksim için sivil toplumdan gelen çağrılara kulak asmayan sendikalara tepkili.
Taksim’de yaşanan 1 Mayıs krizinin ardından sivil toplum kuruluşları ve sendikalar sorumlunun iktidar olduğunun belirtirken uzmanlar Taksim Projesi’ne karşı destek vermeyen sendikaların da Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapanmasına zemin hazırladığını söylüyor.
Taksim’de önceki gün yaşanan olaylar ile ilgili bir açıklama yayınlayan Taksim Platformu, milyonlarca insanın yaşadığı bir metropol olan İstanbul’da insanların en temel hak ve özgürlüklerinden olan seyahat özgürlüğünün devlet kanalı ve polis marifetiyle engellendiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: Kutlama yapmak isteyen insanlara şiddet uygulandı. Tonlarca gaz sıkıldı. 1 Mayıs 2013’te adı konmadan bir sıkıyönetim uygulaması gerçekleşti. Nasıl, Topçu Kışlası’nı ciddi çalışma sonucu reddeden II. Koruma Kurulu’nun kararı ideolojik bulunduysa, emekçilerin Taksim’de ifade istekleri de ideolojik bulundu. Asıl ideolojik davranan merkeziyetçi ve otoriter devlet anlayışını değiştiremeyen idaredir. Başbakan’ı ve onun emirlerini uygulayan kent yöneticilerini kınıyoruz. Bugün Türkiye’ye, İstanbul’a, hepimize yazık oldu.”
Başbakan’ı kendi görevini yapmaya, kent yöneticilerini de halkın sesini dinlemeye çağıran metin şöyle devam ediyor: “Temel ihtiyaçlar ideolojilerin önüne geçmiştir. Halk, öncelikle Gezi Parkı’nın yok edilmemesini istemektedir. Hem şehrin kalbindeki nefes alma ve gezme alanına sahip çıkmakta, hem de olası depremde toplanma alanı olan açık alanın kalmasını istemektedir. Bu basit gerçekleri görünmez kılmaya çalışan, tartışma zeminini insan hakları temelli olmaktan ideolojik alanlara kaydırmak isteyen otoritenin çabalarını farkında olan şehir halkı, Taksim Gezi Parkı ve şehrin merkezinin ranta peşkeş çekilmesine seyirci kalmak istememektedir. Başbakan’ın Ankara’dan, İstanbul’un en önemli meydanının nasıl olacağına karar vermeye çalışmasını ve ‘AVM veya Rezidans’ yapımı diyerek rantçılara teslim etme niyetini reddetmektedir.”
Akademisyen Prof. Dr. Ufuk Uras, Taraf ’a yaptığı açıklamada iktidarın yaşanan olaylardan sorumlu olduğunu belirterek, “Bence yüzüne gözüne bulaştırdı. O çukura iktidarın kendisi düştü. Dün gördüm ki metronun önüne kürsü koyulup kolayca 1 Mayıs meydanda kutlanılabilirdi. Ancak iktidarın sorumluluğu bir yana biz sadece kendi dertlerimiz üzerinden kendimizi ifade ettiğimiz için hepimizi teker teker avlıyorlar. Taksim etkinliklerinde kişi olarak çok azız ama bütün bunlar Taksim’in yayalaştırma projesinin bir parçası. Bu yüzden bir koordinasyon içerisinde herkesin sorununa kendi sorunumuz gibi baktığımızda anlam kazanıyor. Grup toplantısında Başbakan, “Avrupa tarafında ve Avrupa yakasında iki ayrı miting alanı yapıyoruz” derken aslında Taksim’in bir daha kullanıma açılmayacağını ima etti. Hâlbuki en yakınımızda Yunanistan’a baktığınız zaman bütün eylemler parlamentonun hemen yakınında oluyor. Eylemler, merkezi yerlerde kamuoyunu etkilemeye yönelik yerlerde olur. İktidarı eleştirebiliriz ancak sendikalar da kendi aralarındaki rekabet, başkalarının sorununu kendi sorunu gibi görmemek gibi yaklaşımlara sahipler. Son olarak da 1 Mayıs’ta en önemli konu barış olmalıydı. Ancak barış sözcüğünün de çok fazla telaffuz edilmediğini gördük.”
Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu da şunları söyledi: “Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs Meydanı olmaktan çıkarılması için Başbakan bundan beş yıl önce çılgın bir proje başlattı. Çılgın Projeler adı altında Taksim’in yayalaştırılması için seçim döneminde bir proje gündeme getirdi. Bu projenin Taksim’in 1 Mayıs alanı olmasına son vereceğini, bütün değerleri ortadan kaldıracağını söyledik. Bütün kesimlere de çağrıda bulunduk. Taksim Dayanışması olarak yaptığımız görüşmelerde sendikalar da vardı. Sadece DİSK bu çalışmalar içerisine katılmıştı. Projenin iptali için yaptığımız etkinliklere DİSK’ten kısmi bir katılım geldi. Bu katılım beklenenin altındaydı. Diğer sendikalar sürece tamamen ilgisiz kalmıştı. Sendikalar kendi sorunları üzerinden yaklaştı. Etkinliklere katılmadıkları gibi ilgi de göstermediler. Ancak 1 Mayıs gelince bu konu tartışılmaya başlandı.
Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay ise, Taksim’in kimsenin tapulu malı olmadığını vurgulayarak, “Taksim kimsenin tapulu malı değil. Bu yıl fiziki koşulların durumundan dolayı bütün konfederasyonlara tebligat yapıldı. Temsili olarak bütün gruplara izin verildi. Dolayısı ile biz arkadaşlarımızı daha fazla mağdur etmemek için polisle çatışmaya girmemek için, gaz bombalarına sebebiyet verilmemesi için aldığımız kararı uyguladık. Taksim’de yapılacak olan bir AVM’yi elbette biz doğru bulmuyoruz. Ancak burada hangi usullerle ne yapılacağı ortaya çıktığı zaman gerekli tepkimizi ortaya koyarız. Şu anda şehrin göbeğine koca AVM yapılmasını doğru bulmuyoruz. Ayrıca 1 Mayıs’ın burada kutlanması başka bir şeydir. AVM, iş merkezlerinin dikilmesi yeni çıkan bir-iki günlük bir olaydır” dedi.