Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Oktay Ekinci, Taksim'de yeniden inşa edilmesi planlanan Topçu Kışlası üzerine yazıyor.
İstanbul II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca uygun bulunmayan Taksim-Topçu Kışlası projesini, yüksek kurulun onaylamasından bu yana soran sorana: “Hani bölge kurulları özerkti? Yüksek kurul bölge kurullarının kararlarını iptal edebiliyor ve hatta reddedilen projeleri onaylayabiliyorsa, bu nasıl özerklik?”
Geçen yıla kadar böyle değildi. Sayıları 35’e varan bölge kurullarının birbirleriyle uyumlu çalışmalar için “tavsiye” niteliğinde ilke kararları üreten yüksek kurul, asla “buyurgan” değil “yol gösterici”ydi. Bu nedenle bölge kurullarının aldığı kararları iptal etmek bir yana “sorgulama” konusu bile yapmaz, ancak “şu kararınız tartışmalıdır, yeniden gözden geçirin” diyebilirdi. Yani son karar yine o bölge kuruluna aitti.
Taksim örneği ise yeni yasaya uygun olsa bile yılların geleneksel tutumuna ve dünyadaki uygulamalara asla uygun değil.
Meraklılar, bu yanıta rağmen devam ediyorlar:
“Peki, bölge kurulunun kışla projesini reddetmesi hangi gerekçeye dayanıyor? Ya proje doğruysa?”
Aslında en büyük yanlış bu… Cumhuriyetin kente çağdaş bir armağanı olan yeşil alanda, belli ki “tarihi görünümlü bir AVM”ye olanak sağlamak için yeniden yapılmak istenen eski kışlaya, sadece mimarisine bakarak değil, öncelikle işlevinden ve meydana abanmasından ötürü ‘hayır’ demek gerekiyordu. Bölge kurulu aynı zamanda sit alanı olan Gezi Parkı’nı yaşatmak yerine tamamen ticari bir kandırmacaya ‘evet’ diyerek yetkisini yanlış kullandı. Keşke yüksek kurul, asıl buna karşı çıkarak bölge kurulunu uyarma görevini anımsayabilseydi.
Konuyu yakından izleyenlerse bakın neleri soruyorlar: “Başbakan’ın da projeyi destekleyerek bölge kurulunun ret kararını reddedeceklerini söylemesine ne diyorsunuz?”
Elbette projeyi çok beğenmiş olabilir; ancak makamı gereği “Yüksek kurulu kendine bağlı, bölge kurulunu ise karşıtı” gören ayrımcı söylemi yeğlememeliydi.. ama daha da talihsiz bir durum, yüksek kurulun “reddedilmiş” bir projeyi bu açıklamadan “sonra” onaylamasıdır.
En önemli sorulardan biri de: “Yüksek kurul bölge kurullarından daha yetkin midir?”
Bölge kurulları birkaç yıl önceki yeni yasal düzenlemede eklemlenen “hukukçu üye” hariç mimar, şehirci, arkeolog, sanat tarihçisi, peyzaj mimarı gibi kültürel mirasın korunmasında uzman ve birikimli üyelerden oluşur.
Yüksek kurulun çoğunluğunu ise ilgili bakanlıkların üst düzey siyasi bürokratları oluşturmakta; yani uzmanlıklarına bakılmaksızın müsteşarlar, genel müdürler.. Denebilir ki Taksim Kışlası’nın yeniden yapımı için siyaset bilime müdahale etmiştir…
Son soruları ise ben soruyorum: “Taksim’de ülkenin en büyük AVM’sine İstanbul’u seven herkes karşı çıkarken asıl zor duruma düşecek ‘Beyoğlu esnafı’ neden susuyor?”
“Anlı şanlı üyeleriyle ‘Beyoğlu’nu Güzelleştirme Derneği’ bu çirkin darbeye neden tepki göstermiyor?”