Tarihe tanıklık eden okullar

İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şerafettin Turan seyyah oldu, yollara düştü. İstanbul'u köşe bucak dolaşıp tarihî eser niteliği taşıyan 170 okulu tespit etti.

Dört yıllık çalışma sonucunda ortaya çıkan bilgi, belge ve fotoğraflar “Tarihe Tanıklık Eden Okullar” adlı iki ciltlik kitapta toplandı. Çalışma meyvelerini verdi. Tarihî okulların hepsi şu an koruma altında.

Medeniyetler beşiği, kültür başkenti, her köşesi buram buram tarih kokan rüya şehir İstanbul, yüzlerce cami, sinagog, kilise ve müzenin yanı sıra tarihe tanıklık eden birçok okulu da bünyesinde barındırıyor. Osmanlı döneminde farklı amaçlarla kullanılan, sonrasında okula dönüştürülen bu binaların her biri tek başına bir kitap olabilecek mimari güzellik, ihtişam ve tarihî geçmişe sahip. Ancak kimi metruk, kimi depremden zarar görmüş, kimi tamamen yok olmuş, kimi yanmış, kimi kasten yakılmış yüzü aşkın okul bulunuyor İstanbul’da.

İzinsiz çivi çakılamayacak

Tarihî eserlerin çalındığı, hatta gözler önünde yok edildiği ve tüm bunların kanıksandığı bir ülkede yaşıyoruz. Sevindirici olan ise bu eserlere sahip çıkmayı geçmişine sahip çıkmak olarak görenlerin bulunması. İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şerafettin Turan bu isimlerden biri.

Turan, Tarihî Eserler Koordinatörlüğü biriminde görev yaparken İstanbul’da tarihî değer taşıyan binaları araştırmaya başlar. Milli Eğitim’de çalıştığı için özellikle okul binalarına yönelir. İstanbul’daki bütün ilçeleri tek tek gezer. Yüz yetmişe yakın tarihî okul tespit eder ve bu binalar hakkında bilgi ve belge toplar. Mezun dernekleriyle de görüşen Turan, kendi çektiği fotoğraflarla okulların eski fotoğraflarını karşılaştırır. Bu karşılaştırma sırasında binalarda yer alan birçok obje, heykel ve avizenin günümüzde özellikle restorasyon çalışmaları sırasında ortadan kaybolduğunu tespit eder. Acil olarak bu okulları listeler ve araştırmalarını tamamlar tamamlamaz edindiği tüm bilgileri Anıtlar ve Koruma Kurulu’yla paylaşır. Tescilli olmayan binalar için tescil istenir. Çünkü binalar tescillendiği andan itibaren koruma altına alınıyor. Sonrasında hiç kimse restorasyon, rölöve ya da restitüsyon projesi olmadan bu binalara dokunamıyor, boya dahi yapamıyor.

Şerafettin Turan, şu anda binaların birçoğunun rölöve projesinin yapıldığını ifade ediyor. Milli Eğitim’deki işlerinden kalan tüm vaktini bu çalışmaya adayan Turan’ın yalnızca okulları gezmesi iki yılını almış. İki yıl sonunda elinde eski resimler, tarihçeler, eski tapu kayıtları, okulların başından geçen restorasyon çalışmalarını içeren çok ayrıntılı bilgi ve belge arşivi oluşur. Çalışmanın büyüklüğünü görünce neden bir kitap hazırlamıyorum diye düşünür. Böylelikle proje hem arşiv hem de kitap çalışmasına dönüşür. Elindeki malzeme kitaplaşma sürecine girdiğinden daha profesyonel çalışmaya başlar. Bir fotoğrafçıdan destek alır. Kitap dört yılın sonunda “Tarihe Tanıklık Eden Okullar” ismiyle iki cilt olarak yayımlanır. Arşiv niteliği taşıyan ve yalnızca 2 bin adet basılan kitap meraklılarını bekliyor.

Müdürlere eğitim veriliyor

Şerafettin Turan, kitabın araştırma aşamasında ilginç olaylarla karşılaşır. Okullardan birinin tavanını görünce şoke olur. Bina mimari yapısı, obje ve süslemeleriyle saray niteliği taşımaktadır. Ancak okulun eski müdürlerinden biri sırf aydınlık olsun diye ceylan derisinden barok rokoko süslemeler bulunan tavanı komple kestirip çöpe atmıştır. Bu duruma çok üzülen Turan, koruma altına alınan okulların müdürlerini bir araya getirir. İdareciler, binaların nasıl korunması gerektiği ile ilgili restoratör, mimar ve ustalar tarafından verilen bir günlük eğitime tabi tutulur, her birine sertifika verilir. Turan, müdürleri bilinçlendirmekle öğretmen ve öğrencilere de ulaşmayı hedeflediklerini belirtiyor.

Çoğu okul olmaya müsait değil

İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şerafettin Turan: “Son dönemde tarihî mekânların restorasyonuna ciddi bir bütçe ayrılıyor. Hem Özel İdare Fonu hem de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Fonu var. Emlak vergilerinden ayrılan bir pay şehrin tarihî alanlarını yenilemek için kullanılıyor. Bütçe sıkıntımız yok. Yeter ki bir irade ortaya konulabilsin. Restore edilen binaları artık okul olarak kullanmamaya çalışacağız. Çünkü okul planına uygun değiller. Mesela Adile Sultan Sarayı önceden Çamlıca Kız Lisesi’ydi. Saraya dönüştürüldükten sonra kongre merkezi olarak kullanıma uygun hale getirildi. Bahçesinde yeni lise inşa edildi. Elde edilen gelirle çevre okulların ihtiyaçları karşılanıyor.”

Otopark yapmak için tarihi okulu yaktılar

“Tarihî binalar ile ilgili, ‘Uğraşmayın bu eski püskü şeylerle. Yıkalım gitsin. Daha az maliyetle yenisini yapalım’ zihniyeti mevcut maalesef. Bu binalar memleketimizin tapu belgeleri. Onlara sahip çıkmamız gerekiyor. Geçmişimizi, ruhumuzu yansıtıyor hepsi. Onları yıkıp yerlerine kimliksiz, ruhsuz binalar inşa ediliyor. Saray niteliğinde olan mekânların gürgen veya meşe ağacından yapılmış pencereleri sökülüp yerine pimapen pencereler takılmış. Okulların birçoğunda durum bu şekildeydi. Bunu mimarlıktan mezun kişiler yapıyor. Bizi Avrupa’dan üstün yapan şey bu eserler. Bakıyorsunuz adamlar elli yıllık binaları süsleyip, püsleyip karşımıza tarihî bina diye çıkarıyor. Biz ne yapıyoruz? Ortaköy’deki tarihî okulu, yerine otopark yapabilmek için kasten yakıyoruz. Bu ihanet değil de nedir?”

Etiketler

Bir yanıt yazın