Tarihi kiliseyi 9 milyon liraya restore edip, üçüncü müzeyi Cunda’da açıyor

Rahmi Koç Vakfı, İstanbul'daki Koç Müzesi ve Ankara'daki Çengel Han'ın ardından üçüncü müze için rotayı Cunda'ya çevirdi. 9 milyon liraya restore edilecek Taksiyarhis Kilisesi, aylık 400 lira kira bedeli ödenip müzeye dönüştürülecek

TÜSİAD’ın Ankara’daki Yüksek İstişare Konseyi toplantısı öncesinde iş ve siyaset dünyasını biraraya getiren geleneksel kokteylde Rahmi Koç da vardı. Koç’un Avrupa’nın içinde bulunduğu çıkmazla ilgili görüşlerini öğrenmek istiyorduk… Ancak konu bambaşka bir mecraya; tarih ve sanata kaydı.

Biliyorsunuz Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı, İstanbul’daki Rahmi Koç Sanayi Müzesi’nin dışında Ankara’da da bir müzeye sahip. Ankara Kalesi’ndeki Çengel Han’ı restore ettiren Rahmi Koç, baba ocağına da bir sanayi müzesi kazandırdı. Vakfa ait bir diğer eser de Ayvalık’taki Cunda Adası’nda. Ada’daki harap bir şapeli ve değirmeni restore ettiren Rahmi Koç, 2007’de Coca-Cola’nın dünya başkanı Muhtar Kent’in anne-babasının adını verdiği bu kütüphaneyi hizmete açtı. Ankaralıların Çengelhan’a gösterdiği ilgiden memnun olduğunu belirten Koç, ‘Üçüncü müzeyi Cunda’ya açacağız. Tarihi bir kiliseyi restore ediyoruz’ dedi.

DEVAM NİTELİĞİNDE
Koç’un sözünü ettiği kilise, Cunda’nın en önemli kiliselerinden Taksiyarhis… Koç, ‘Restorasyon başladı, bitince orayı da müze yapacağız, İstanbul ve Ankara’daki müzelerin devamı olacak’ bilgisini paylaştı. Her iki şehirdeki müzenin de sanayi müzesi olduğunu gözönüne aldığımızda bu müzenin de o bölgenin geçmişine ışık tutuacak eserleri sergileyeceğini söylemek mümkün…

20 YILLIK ANLAŞMA YAPTI

Kilisenin, geçmişte Ortodoks kiliselerinin zeytin, zeytinyağı ve sabun ihtiyacını karşıladığı söyleniyor. Kilisenin restorasyonu için yaz aylarında imzalar atıldı. Anlaşma ile kilise 20 yıllığına, restorasyon bedeli olarak 9 milyon lira harcaması ve aylık 400 lira kira ödemesi koşuluyla Vakıf’a verildi.

ÇAN BERLİN MÜZESİ’NDE Mİ?
Taksiyarhis, Cunda’nın en büyük ve önemli kiliselerinden biri. Kilisenin yapım yılının 1873 olduğu tavandaki bir mühürde yazıyor. Mermer işçiğili, tavan süslemeleri, ikonları, balık derisi üzerine yapılmış azize portreleri ile döneminin en önemli kiliselerinden biri olan Taksiyarhis, uzun zamandır define avcılarının istilası altındaydı. Kilisenin çanıyla ilgili ilginç bir hikaye de var. Çanın 2. Dünya Savaşı yaklaşırken 1936 yılında yerinden çıkarılarak savaş çıkması durumunda halka haber vermesi için Ayvalık’ın Kurşun Tepesi’ne götürülmüş. Bazı kaynaklar bu çanın bugün Berlin’deki Bergama Müzesi’nde sergilendiği söylüyor ancak bazı akademisyenler de çanın yerinden söküldükten sonra Midilli’ye götürüldüğünü yazıyor.

Suzan Sabancı Dinçer de Ayışığı Manastırı’nı restore ettiriyor
İŞ dünyasının Ayvalık’a olan ilgisi aslında yeni değil. Ayvalık’ı ilk Cem ve Ümit Boyner çifti keşfetti. Tatillerini buradaki evlerinde geçiren Boynerlerin zeytin bahçeleri de var. Güler Sabancı da Ayvalık’ın Patrişya koyunda bir köyü satın aldı. Buradaki ev Rum evlerini restore ettiren Sabancı, üniversitenin bazı bölümlerini buraya taşıyacak. Sabancı Ailesi’nin diğer üyesi Suzan Sabancı Dinçer de Ayvalık tutkunlarından. Sabancı’nın burada bir evi var. Sabancı birkaç yıl önce de yüzde 80’i yıkık olan Aya Dimitri ta Selina diğer adıyla Ayışığı Manastırı’nı restore ettirmeye başladı. Cunda’nın bir diğer simgesi olan Despot Sarayı’da TÜRSAB tarafından restore ediliyor. 2010 yılında başlayan çalışmalar bittiğinde bir dönem öksüzler evi olarak da kullanılan saray halk kütüphanesi olarak hizmet verecek.

Etiketler

Bir yanıt yazın