AKP Hükümeti ve Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’un tarihi ve doğal dokusuna zarar verecek birçok projeye imza atmaya devam ediyor. Boğaz'a üçüncü köprü, Esenyurt’a üçüncü havaalanı, Çamlıca Tepesine camii ve Haliç Metro Köprüsü bu projelerden bazıları...
Yenikapı ile Samatya arasındaki kıyı şeridini doldurarak yapılmak istenen miting ve gösteri alanının çalışmaları da hız kesmeden devam ediyor.
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi projenin SİT alanı ve çevresine uygulanması sonucunda tarihi ve doğal dokuyu bozacağını gerekçe göstererek yürütmeyi durdurma davası açmıştı. Yine İstanbul 1 No’lu Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu aynı nedenlerle, projenin tarihi ve doğal dokuyu yok edeceği yönünde karar vermişti.
Proje hakkında yargının henüz bir karar vermemesine rağmen, deniz doldurma çalışmalarının devam etmesine Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman tepki gösterdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, dolgunun SİT alanı dışına yapılacağını gerekçe göstererek projeyi onaylamıştı. Kahraman, bu gölgeye yapılacak bir meydanın SİT alanı ve çevresindeki tarihi ve doğal dokuya etki yapacağını söyledi: “Bu bölgedeki SİT alanı, şu anki kara sınırlarından ibaret. Ama hemen bunun yanında denizin doldurulmasıyla yapılacak bir meydan, SİT alanı içinde değerlendirilmesi gerekir. Burada yaratılacak olan ulaşım talebiyle birlikte, pek çok kişi bu alana ulaşmaya çalışacak. Burası bir merkez haline gelecek. Bu durum SİT alanında yeni fonksiyonlar ve yeni talepler yaratılması anlamına gelecek. Tescilli eserler üzerinde bir bozulmaya neden olacak. Proje, bu alanın topografyasını değiştirecek.”
Samatya ve Yenikapı arasına yapılan projenin, şehrin meydan ihtiyacını karşılamak için yapıldığı iddia ediliyor. Taksim, Kadıköy ve Kazlıçeşme gibi birçok miting alanı bulunurken denizi doldurarak yeni bir miting alanı yapılması ise tezat teşkil ediyor. “Böyle bir mekan deniz doldurarak yapılmaz” diyen Kahraman, miting alanlarının özellikle kentin belleğinde yer etmiş, insanların rahatlıkla ulaşabileceği alanlarda olması gerektiğini ifade etti.
Kahraman, Türkiye’de tam tersi bir durum olduğuna dikkat çekti: “Böyle meydanlar yapılarak vatandaşlar kent yaşamından soyutlanıyor.”
İstanbul’a yapılan projeler kent sakinlerinin, demokratik kitle örgütlerinin ve odaların tepkileri gözardı edilerek yapılıyor. Bunca tepkiye rağmen birçok projenin yargı ve koruma kararları kenara itilerek yapılması da tartışmaları beraberinde getiriyor. Tarihi Yarımada içinde böyle bir merkez yaratılmasının çok sakıncalı olduğunu dikkat çeken Kahraman, hükümetin tarihi ve doğal dokuyla ilgili hassasiyetleri görmezden geldiğini vurguladı. Kahraman, “Proje siyasilerin kapalı kapılar ardında vermiş olduğu karardır. Uygulanmak istenen projeleri, siyasilerin kent yapısına müdahalesi olarak görüyoruz” dedi.