Tarihin En Büyük 8 Mimarlık Hatası

Grafiklerle anlatılan, o büyük büyük binaları tasarlayanların da yanlışlar yapabileceği. E hatasız kul olmaz.

Frank Llyod Wright bir zamanlar demiş ki, doktorlar hatalarını gömer, mimarlarsa ancak müşterilerine ağaç dikmelerini önerebilir. Ve bu internet belasının her yanlışı takip etmeyi, ortaya çıkarmayı bu kadar kolaylaştırılmasından çok önceydi. Wright’in bu ilginç zekası bir yana, bir mimarın hatası sadece peyzaj düzenlemesi gerektirecek dereceden daha önemli olabilir, binalar yıkılabilir, en kötüsü hayatlara mal olabilir.

Tabii düşününce (mimar olmadığınız sürece) bunlar öğrenme sürecindeki tecrübeler olabilir ya da sadece New School of Architecture and Design böyle düşünüyor. Failure by Design isimli projelerinde, infografik tablolarla zaman boyunca mimarların daha doğrusunu söylemek gerekirse binaları yapanların aldığı dersleri gösteriyorlar.

Öykü milattan önce 27 senesinde gladyatörler için toplanan aşırı kalabalığı taşıyamayarak yıkılan ahşap Fidenae Amfitiyaro’nun yıkılması ile başlıyor. Sonra İskenderiye Feneri’ne ve Pisa Kulesi’ne ilerliyor. Tabii binanın temelinin katı ve güçlü biryere oturması gerektiğini yüzyıllar sonunda öğrendik ama, zaten buradaki hikaye mimarlık öğrencilerine nasıl yapacaklarını gösteren bir çalışma değil.

Grafik daha sonra arada büyük bir zaman dilimi atlayarak 1173’ten 20. yüzyılın ilk yarısına geçiyor. 1928’de St. Francis Dam’in katastrofik yıkılışı ve Tacoma Narrows Bridge. Bu acı tecrübelerden sonra binaların ve inşaatların denetlenmesi düzenli uygulamalar haline getirildi.

Son iki tecrübe hikayedeki en inanılmaz, insan zekasının akla gelmeyecek şeylerle nasıl yerle bir edildiğini, küçücük şeylerin bile hesaplanıp düşünülmesi gerektiğini anlatıyor. Neyse, grafiği incelerken hayatın ve binaların gerçek acılarına gark olup, mutsuz olmayın diye önerelim.

Etiketler

Bir yanıt yazın