Tasarımın Hayatın Bir Parçası Olarak Deneyimlenebildiği Şehir Milano

Tasarımın hayatın bir parçası olarak her zaman doğrudan deneyimlenebildiği şehir Milano, Tasarım Haftası’na, pandemi nedeniyle verilen iki senelik aranın ardından, önceki senelerin de ilerisine geçen bir enerji ile geri dönüş yaptı.

60. senesini kutlayan Mobilya Fuarı’nın yanı sıra tüm şehir, çok sayıda sergi, enstalasyon, etkinlik ve mimar – sanatçı – tasarımcı – marka işbirlikleri ile, biz mimarlar ve tasarım ile ilgili herkese zengin bir ilham ve keşif atmosferi sundu. Hem Fuar hem de Fuar dışında, çevresel sorumluluk ve etkileşim vurgusu ile, yaratıcılığı geliştirme, iyileştirme, otonomi, konfor, hareket, kullanılabilirlik, güvenlik gibi kavramlar ile teşvik eden kapsayıcı bir tema hakimdi.

Tasarım Haftası’nın, bize, mimar, tasarımcı, marka & firma kavramları arasında tasarım kültürünü, fırsatlarını, sorumluluklarını hatırlatan kısmı bana göre. Bununla birlikte markaların çoğunun, en yeni ürünlerini sergilemek için akılda kalıcı mekanlar ve yapılar yaratma isteği ile Kengo Kuma ve Stefano Boeri gibi önemli mimarlar ile yaptıkları iş birlikleri etkinliği yalnızca mobilya sergilemenin ötesine taşıyor… Bunlar arasında Kengo Kuma’nın dış mekan mobilya markası Gandiablasco için, Japon iç mimarisinde tipik zemin kaplaması olarak kullanılan hasır ile oluşturduğu heykelsi senagrofi aklımda en çok kalan ve tema olarak birlikteliğini iç içe geçmiş bulduğum standdı.

Bunun yanında Mario Cucinella’nın “Design With Nature,” ismi ile, meydandan ilham aldığı kurulumu, yeme, içme, sohbet, çalışma gibi ‘birlikte’ aktivitelere zemin hazırlayan, tasarım ve çevre konusunda duyarlı bir geniş alan yaratan, tasarım haftasının genel anlamda hakimi olan “pandemi sonrası sosyal hayat ve çevre” konularına dikkat çeken, deneyimi güzel bir kurulumdu.

Etiketler

Bir yanıt yazın