Tebdil-i Mekânda Direniş Vardır

“Milyonluk Manzara” kitabı, kentsel dönüşümün ortaya çıkardığı manzarayı sorguluyor. Haydar Ergülen ve Mine Söğüt gibi kalemi güçlü isimler, kentsel dönüşümün tekinsiz yüzünü anlatıyor.

Dua edin de, evrim teorisi doğru olmasın. İnsan, hayatta kalmak için gaz soluyan bir canlı türüne evrilebilir her an. Anayasamızın ilk maddesi, “Her canlı TOKİ’lerde sığınmakla yükümlüdür” olur belki. Belki Tarih Müzesi’nde üç beş ağaç görürüz, şanslıysak. Ve şans yüzümüze güler de yoğurt stoklarımız tükenmezse, ayran içme görevimizi layıkıyla yerine getirebiliriz. AVM’lerde. Yoksa siz hâlâ (kentsel) dönüştüremediklerimizden misiniz…

Hayatın giderek distopyan romanlara benzemesinde, insanın istihza yetisini körelten bir yan var. Mesela tektipleşmenin boyunduruğundan kurtulmak bile, ütopik bir talebe dönüşebiliyor bir anda. Neyse ki, direniş var. Zamana ve iktidara yenik düşmeyen şeyler de olabileceğini hatırlatıyor, insana.

Nasıl bir sosyal ilişki örgüsü

Tam da bu zamana, tam da bu gündeme uygun bir kitap. Tanıl Bora’nın editörlüğünde hazırlanan Milyonluk Manzara- Kentsel Dönüşümün Fotoğrafları, İletişim Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Nar Photos kolektifinin fotoğraflarıyla zenginleşen kitap, kentsel dönüşümü tartışmaya açıyor. Dönüşümü bir de Cihan Aktaş, İhsan Bilgin, Haydar Ergülen, Alev Erkilet, Jean- François Pérouse ve Mine Söğüt gibi kalemi güçlü isimlerden okuma şansını sağlıyor kitap. Kentsel dönüşümün ortaya çıkardığı manzara nedir? Mecazi anlamıyla, nasıl bir manzara: Nasıl bir mekânsal düzen, nasıl bir sosyal ilişki örgüsü, nasıl bir toplumsal doku? Düz anlamıyla, nasıl bir manzara: nasıl bir peyzaj, nasıl bir coğrafya? Milyonluk Manzara- Kentsel Dönüşümün Fotoğrafları, bu sorulara yanıt arıyor.

Ülkenin kalkınmacı ideolojilerin esiri olarak günden güne betonlaşması kitapta ayrıntılı olarak işleniyor. Ve en önemlisi de, insanın bütün bu projelerden nasıl etkilendiğini, yaşama alanının nasıl dönüştüğünü, yaşamın nasıl eksildiğini vurguluyor yazılar. Kitabın eklektik bir tarafı da var; has hikâyelerden, fotoğraflara, inceleme yazılarından gözlem yazılarına kentsel dönüşümün çokboyutlu bir portresini içeriyor. Fotoğraflar da yazılar kadar, can yakıcı. Tanıl Bora’nın önsözde ifade ettiği gibi; “Fotoğraflar da, edebî metinler de, makaleler, denemeler de, kentsel dönüşüm manzaralarının sıkıntıya boğduğu bir ruh hâlinde ortaktır. Okur da katılırsa, ortaklık tamamlanır.”

Bugün barikat kuranlar

İhsan Bilgin’in kent-iktidar ilişkisini, iktidarın kentsel yapılanmasını inceleyen zihin açıcı makalesi, müdahaleleri tarihî süreklilik içinde yansıtıyor. Mine Söğüt’ün Dışına Uzayan Cambazla İçine Kıvrılan Salyangozun Hüzünlü Hikâyesi ise, sınırsız bir okuma zevki vaat ediyor. Turgut Yüksel, Jean-François Pérouse ve Pınar Öğünç’ün gazeteci refleksleriyle kaleme aldığı yazıları özellikle keyifli buldum.

Uzaklaşalım. Jean Jacques Rousseau, medeniyetin insanların çit kurmaya başlamasıyla doğduğunu öne sürer. Bugün “üç beş ağaç için” karınca sabrıyla Taksim’e barikat kuranlar, yeni bir medeniyetin çitlerini örüyor aslında. Daha demokratik ve çoğulcu olması umuduyla…

Etiketler

Bir yanıt yazın