Teknolojik Gelişmeler Arasında Mimar ve Mimarlık

ARKIMEET 2014'te "Ya Sonra?" temasıyla tartışmalar devam ederken, mimarlığın değişen tanımı ve mimarın bu dönüşümde edindiği yeni rolü ele alındı.

Teknolojik gelişmelerin sonucunda mimarlığın ve mimarın yeni tanımları üzerinden yapılan konuşmaların ilki, mekanı deneyimler üzerinden anlamlandıran Sinan Logie’nin “Mimarlık Dürüst mü?” sunumuydu. “Mimarlar olarak bugün hayallerimiz ve korkularımız var” diyen  Logie, teknolojinin günümüzde enerji tüketimi, çevresel kirlilik gibi sorunlara yol açtığını, bu nedenle bizi kurtarıp kurtarmayacağını bilmediğini söyledi.

Mimarın öncelikli odağının teknoloji değil mekan olması gerektiğini vurgulayan Logie’ye göre, insanoğlu varolduğundan beri barınma problemi mimarlığın üzerine çalışması gereken en önemli alan. Teknolojiyle birlikte ayyuka çıkan “render” teknolojisiyle mimarlık ofislerinin bu ve benzeri mimari problemlere ürettiği çözümler ise mimari dilleri aynılaştırıyor ve büyük ofislerin hakimiyetine yol açıyor. Bu tek tipleşme, Logie’ye göre ne Mies van der Rohe’nin el çizimlerini ne de Rönesans döneminden 3D yazıcının üretemeyeceği herhangi bir heykeli karşılıyor.

“Mimarlığın yavaş yavaş teknolojiden ayrılması gerek.” diyen Logie, mimarın mekan ve malzeme ile ilişkisinin yeniden düzenlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Sinan Logie’nin ardından sahneye çıkan Dr. Mimar Hüseyin Yanar “Eskiz Mimarlık ve Ötesi: Doğu, Batı, Kuzey, Güney” sunumu, geçen hafta Arkitera.com’da yayınlanan “Mimarlığın Sonu (mu?)” yazısının devamı niteliğindeydi. Mimarlık eğitiminin düzeltmeye dayalı bir sistem üzerine kurulmuş olması ve mükemmeliyetçiliğini eleştiren Yanar, geldiğimiz noktada etrafımıza bakarak yanlışlarımızdan ders çıkarmamız gerektiğini söyledi.

Her gün değişen, dönüşen doğal durumların, oluşan/eriyen bir buz parçasının ya da insanların hayatta kalmak için ürettiği geçici çözümlerin aslında matematiksel olmayan, tasarımı tersten okuyan bir durum, ama mimarlığa bir cevap niteliğinde olabileceğini belirtti. 

Kısaca “Eskiz mimarlık hayatın mimarlığıdır.” dedi Hüseyin Yanar.

Salon Mimarlık’ın kurucu ortaklarından Melike Altınışık ise teknoloji ve mimarlık ilişkisininin günümüzdeki durumuna bir eleştiri getirirken, gelecekte mimarların rolünün ne olacağını sorguladı. Mimarlar teknolojiyi 1-2 adım geriden takip ediyor diyen Altınışık, “Herkes Bir Gün Mimar Olacak” isimli konuşmasında teknolojik gelişmelerin getirdiği bireyselleşme ve seri üretimin yerini alacağını düşündüğü seri özelleştirme kavramlarına değindi. 

Yüzyıl içerisinde belki herkes mimar olacak, kendi üretimlerini teknolojik araçlarla kendileri yapacak diyen Atınışık, mimarlara ise farklı bir görev biçti: Mimarlar kent ölçeğinden daha üst bir ölçekte duran sistem tasarımcıları olacaklar.

Etiketler

Bir yanıt yazın