Osmanlı İmparatorluğu’nu denizlere hakim kılan gemilerin inşa edildiği Tersane-i Amire, muasır bir medeniyet olma yolunda müze yerine AVM’ye dönüştürülüyor!
Haberimiz dahi yoktu, UNESCO hatırlatınca hemen sahiplendik. 2013 yılı, dünyada Piri Reis yılı olarak kutlanacak dedik. Oysa sadece UNESCO’nun her yıl ‘tarihte bu yıl’ tarzında bir bilgilendirmeydi. Fakat tüm dünyada Piri Reis yılı olarak kutlanacakmış gibi anlattık. İyi de oldu, yoksa bizim hatırlayacağımız yoktu. Hemen çalışmalara başladık. Bir komisyon oluşturuldu, çeşitli etkinlikler ve kampanyalar yapılmasına karar verildi. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde bir resepsiyon düzenledik ve Piri Reis’in mozaikten yapmış haritasını IMO duvarına astık. Piri Reis tarihimizdi, bizimdi ama yabancılara Piri Reis’i Amerikalı bir uzman anlattı! Kaçıranlar üzülmesin, Amerikalı Kartograf Gregory Mcintosh’un ‘The Piri Reis Map of 1513’ kitabı, Piri Reis Denizcilik Üniversitesi tarafından Türkçe olarak bastırılacak. Ama öncesinde daha farklı tezlere sahip Türk araştırması Metin Soylu’nun ‘Piri Reis Haritası’nın Şifresi’ adlı kitabını da okuyabilirsiniz.
Şair Sunay Akın, Piri Reis Haritası’nın bir parçasının bulunuşunu şöyle anlatıyor: ”Topkapı Sarayı’nı müzeye dönüştürme çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiği 1929 yılında, Müze Müdürü Ethem Eldem, Harem Dairesi’nden geçerken, bekçiler ve birkaç işçi yemek yedikleri masaya davet ederler. Ethem Eldem, tam teşekkür ederek uzaklaşmaktadır ki, gözü masaya serilen ve üstünde yiyeceklerin bulunduğu beze takılır. Birkaç adım atıp dikkatlice baktığında, gördüklerine inanamaz. Bu bir haritadır! İşte, Piri Reis’in ünlü haritası böyle bulunur!
Kayıp olan diğer 4 parçasıyla ilgili iddiası ise daha ilginçtir; Hepimiz görmüşüzdür; bizde geçici olarak kurulan sofralarda, üstünde ekmeğin, peynirin, domatesin, helvanın yenildiği bez ya da kağıt yemek sonrası atıklarla birlikte bohça yapılarak çöpe atılır. Ben diyorum ki, Piri Reis’in haritası Ethem Eldem tarafından Cuma günü bulunmuş olmalı! Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe… Haritanın bulunamayan dört parçasını başka nasıl açıklayabiliriz?
Bugün bile 8500 yıllık tarihe sahip liman ve gemi kalıntılarına ‘çanak çömlek’ diyebiliyorsak, Sunay Akın’ın iddiasının gerçeklik payı neden olmasın.
Yenikapı’da 9 yıldır süren arkeolojik kazıların sonuna yaklaşırken yeni bir antik gemi daha bulundu. Böylece bugüne kadar 37 batık gün yüzüne çıkarıldı. Kazılarla İstanbul’un tarihi 8 bin 500 yıl geriye kadar uzandığı ortaya çıktı. Hatta Avrupa kültürünün temellerinin burada oluştuğu sonucuna varıldı. Ayrıca 45 bine yakın kimine göre müzelik eser kimine göre de ‘çanak-çömlek’ bulundu.
Kazma vurulan yerden bir tarih fışkırıyor. Biz ise sahip olduğumuz tarihi yeniden gömmeye kararlıyız. Sırada geçmişi 1455’e dayanan Haliç Tersaneleri var. Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Tersane-i Amire’nin bir bölümü olan Camialtı ve Taşkızak tersaneleri 2 Temmuz’da ihaleye çıkıyor. Bir gün öncesinde ise Denizcilik Bayramı’nı kutlayacağız. Bir dönem Tersane-i Amire’nin en büyük amiri olan Barbaros Hayrettin Paşa’nın kabrini ziyaret edip, ‘ne kadar büyük denizci millet olduk, bizimle ne kadar övünsen az’ diyeceğiz.
Ardından, Osmanlı’yı denizlere hakim kılan gemilerin inşa edildiği tersane yerini otele bırakacak. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk yüzer havuz, ilk buharlı gemi ve ilk denizaltılarının inşa edildiği tersanenin yerini AVM alacak. Kısaca, Fatih’in kurduğu Tersane-i Amire, artık Yat Limanı ve Turizm Kompleksi alacak.
Oysa Taksim’e ısrarla bir müze kurmak isteyen Başbakan’ın, burayı ‘yaşayan bir müze’ yapma önerilerine sıcak bakacağını düşünmüştüm!
Camialtı Tersanesi’nde aşağıdaki mısraların bulunduğu mezar taşına dokunmasalar bari;
“Ben de bir zamanlar Süleyman idim,
Rüzgarlara karşı hükümran idim,
Sanma ki Sultan Süleyman idim,
Tersanede çalışan körükçü Süleyman idim!”