Stanley Kubrick'in 1980 tarihli korku filmi klasiği “The Shining” üzerinden mekansal farkındalık konularını işleyen bu oldukça ayrıntılı deneysel çalışma, alanında öncü bir psikolog olan Rob Ager imzasını taşıyor.
Ager’ın, ancak herhangi bir obje ya da hobiye takıntı derecesinde bağlı birinin sergileyebileceği çoşkuyla kurguladığı video iki parçadan oluşuyor ve toplamda 20 dakika sürüyor. Videonun ilk parçası filmin mimari aykırılıkları, ikinci parçası ise öneriler, ayrıntılı planlar ve film sahneleri üzerine yoğunlaşıyor.
Ager, Kubrick’in genel anlamda seyirciye yansıtmak istediği yönelim bozukluğu hissi doğrultusunda ele alınabilecek hayalperest ve gerçeküstü set tasarımına dikkat çekiyor. Öyle görünüyor ki Kubrick, klasik korku mecazlarının ışık ve gölge oyunlarından, tanımlanamayan gölgelerden, korkuya sevk eden imalardansa tamamen kurnazca film setlerindeki aykırı ve uyumsuz yapıyı ortaya çıkarıyor ve böylece Overlook Otel’in aldatıcı dünyasıyla bağlantı kuruyor.
Ager’in da işaret ettiği gibi, ana sahnelerin geçtiği Overlook’un geniş odaları, ne diğer komşu odaların boyutları ile ne de otelin geri kalanı ve odalar arasındaki bağlantıyı sağlayan koridorlar ile ilişkilendirilebiliyor. Danny’nin üç tekerlekli bisikletiyle etrafta dönüp durduğu sahne, hareketli duvarlarla birleşince bu meşhur hileli koridorlar çok daha sinir bozucu bir hal alıyor. Birbiriyle çakışan yatak odaları ve merdivenler, pencerelerle mümkün olamayacak bir şekilde aydınlatılmış odalar, hiçbir tanımlı yere açılmayan kapılar, labirente bağlı olarak sürekli değişen çitler, dış sahne için kullanılan mevcut binanın iç mekanın genişliği ile bağlantı kuramayacak kadar küçük olması, barın bulunduğu penceresiz ve uçsuz bucaksız salon ve Kubrick’in setlerindeki sert dikeyselliğe uygun hafif çapraz geçişler filmde kullanılan diğer özellikli unsurları oluşturuyor.
Ager, 237. odanın gerçeküstülüğü gibi bazı abartılı iddiaların, kocaman halı motifleri gibi bazı keskin gözlemlerin ve filmdeki karakterleri adeta cüceleştiren heybetli yüksek tavanların aracılığıyla filme dair oldukça inandırıcı vurgular yapıyor. Bu “mekansal (uzamsal) akıl oyunları” filmin tüyler ürperticiliğini oldukça somut bir şekilde hissettiriyor. Ager’in açtığı tavşan deliğini takip etmek oldukça eğlenceli olacağa benziyor. Bu nedenle bir akşam üstü kendinizi iş yerinde değil bu tavşan deliğinin içinde bulmanız kuvvetle muhtemel.