Yalova'da tartışmalı olarak imara açılan ve depremde binlerce can alan bataklık ovaya önce TOKİ girdi ardından yüzlerce yeni bina yapıldı.
Radikal’den Elif İnce’nin haberine göre 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi’nde en fazla binanın yıkıldığı yer olan Hacı Mehmet Ovası’na önce TOKİ’nin girmesi ardından yüzlerce konut inşa edilmesi tartışma yarattı.
Afet İşleri Genel Müdürlüğü 2 bine yakın insanın enkaz altında yaşamını yitirdiği için ‘ölüm ovası’ olarak adlandırılan bölgeye Önlem Şartlı Alan statüsünde iki kat sınırı getirmişti. Ancak TOKİ 2006 yılında kendi imar planını yaparak ovaya dört katlı konutlar inşa etmeye başladı. 2008 yılında 1152 konut tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi.
TOKİ inşaatı tamamlandıktan sonra bölge, inşaat sektörünün gözdesi haline geldi. Belediye bölgeyi yatırımcılara cazip kılmak için iki değişiklik daha yaptı: Kat izni ikiden üçe çıkartıldı ve imar planlarında ova ‘düşük yoğunluk’tan ‘orta yoğunluklu’ konut alanına çıkartıldı. Bu şekilde ölüm ovası adım adım şantiyeye döndü. “Ev alacak olsam TOKİ’yi tercih ederim” diyen Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan bile TOKİ’nin depremde yerle bir olan alana binlerce konut yapmasını eleştirerek “Yapılana akıl erdirmek mümkün değil” diyor.
Ova adeta 1980’lerde yaşadıklarının tekrarını yaşıyor. 1986’da uzun tartışmalar sonunda belediye meclisinin kararıyla bataklık doldurulmuş ve ova imara açılmıştı. Müteahhitlerden büyük ilgi gören arazi, kısa zamanda beş katlı lüks blokların yükseldiği bir toplu konut alanı haline gelmişti. Depremin en çok tartışılan yeri haline gelen ‘ölüm ovası’nda Mesa 1 ve Mesa 2 isimli lüks siteler çökünce 100’e yakın kişi ölmüştü. 99 depreminde ovanın tamamında 1000 ile 2 bin arasında insan enkaz altında kalmıştı.
Depremden 10 yıl sonra Yalova Belediyesi bölgede kat yüksekliğini üçe çıkardı. 2010’da büyük ölçekteki 1/25000’lik planı değiştirme şartı gözetilmeden usulsüz bir şekilde küçük ölçekli 1/1000 ve 1/5000’lik imar planlarında ova ‘düşük yoğunluk’tan ‘orta yoğunluklu’ konut alanına dönüştürüldü.
2011’de ise ova, 1/25000’lik üst ölçekli planda da Belediye ve İl Meclisi’nin onayıyla ‘orta yoğunluklu’ konut alanına dönüştürüldü.
Yalova Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özsümer, şantiyeye dönüşen ovadaki şantiye görünümünü “Depremden beri kullanılmıyordu, insanların yürümeye bile çekindiği bir alandı. Şu an Yalova’nın en hızlı gelişen mahallesi” diye övüyor:
“Düşük yoğunluk ve iki kat kısıtlaması buraya yatırımcının girmesini engelliyordu, rantabl değildi. Kimse el atmıyordu. 2009’da burada sadece TOKİ vardı, konutlarda yaklaşık 3000 kişi oturuyordu. Ardından da inşaat sektörü bölgeye geldi. Tahminimce nüfus o zamandan beri yüzde 50 artmıştır. Burada üçer katlı, tabana yayılmış, gayet güzel yapılar oluştu. Kafamıza göre bir şey yapma şansımız yok. Bize göre burada yapılması gerekeni yaptık.”
Şehir plancısı Mehmet Gürel ise yoğunlukta yapılan değişikliği şöyle özetliyor: “Eskiden bir villa yapabiliyordunuz, şimdiyse altı daireli bir apartman.”
“Yine aynı filmi izliyoruz” diyen Yalova’daki mimar, mühendis ve jeologların hem arazinin yapılaşması hem de TOKİ inşaatlarının kalitesiyle ilgili ciddi endişeleri var.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yalova Temsilcisi Özgür Bayraktar: “Burası bataklık. Zemin diye bir şey yok. 99 depreminde bu ovanın yüzde 80-90’ı yıkılmıştı. İmara açılması çok büyük hata. Türkiye ‘de yapı denetimi zaten bir muamma. TOKİ de kanun gereği kendi ruhsatını kendi alıyor, yapı denetimi ciddi bir soru işareti.”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan: “Bir ev alacak olsam, TOKİ’den alırım” demiş ve sonra “Yalova hariç” diye eklemişti. Ercan, TOKİ’nin bölgedeki yapılaşmasını eleştirerek şöyle konuştu: “Afet yaşayan bölgenin yapı yasaklı alan olarak tanımlanması gerekli. 1985’te yemiş ağaçlarıyla dolu bu bölge, 1987’de yapılaşmaya açıldı, Gölcük depremiyle yerle bir oldu. Ova yapı yasaklı alan olmalı ve eğlence, yeşil alan olarak kullanılmalı.”
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yalova Temsilcisi Mahmut Renkler: “Ova, eski Safran Deresi’nin çevresi, o alüvyonlarla oluşmuş bir zemin. Çok yumuşak bir yapısı olduğu için burada yapılacak inşaatın maliyeti, sağlam zemine yapılacak maliyetin belki dört-beş katı. Ayrıca TOKİ konutlarını 2006’da temeller atılırken inceledik, zemin çalışmalarını yeterli görmedik. Malzeme eksik kullanıldı, temel dolgusundaki demir neredeyse yarı yarıya eksildi. Malzemeden çaldılar. Bunları TOKİ’ye ilettik.”
Eski Belediye Meclisi üyelerinden Ergüder Falay: “Ben burasının düşük yoğunlukta kalmasını hep talep ettim. İnşaat yapılır ama maliyeti çok yüksek olur. Kazıyorsunuz, midye kabukları çıkıyor, 25-30 metre sonrası da bataklık zaten. TOKİ örnek teşkil edince il merkezi buraya doğru kaydı.”
TOKİ, ölüm ovasına yapılan inşaatlarla ilgili açıklamasında binaları çok sağlam yaptıklarını belirterek şöyle dedi:
“Hacı Mehmet Ovası eski Safran Deresi’nin çevresi, alüvyonlarla oluşmuş bir zemin. ‘Çok yumuşak bir yapısı olduğu için burada yapılacak inşaatın maliyeti, sağlam zemine yapılacak maliyetin belki dört-beş katı’ iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. TOKİ ‘Yalova 2. Bölge 1152 adet konut genel ve ada içi altyapı ile çevre düzenlemesi inşaatı işi’nde bodrum + zemin + iki kat ve bodrum + zemin + üç katlı bloklar yapmıştır. İdaremizce Yalova 2. bölgede, bodrum + zemin + üç kat inşa edilen bloklar 65 santimetre çapında, 11 metre boyunda fore kazıklı derin temellere taşıtılmıştır. Bodrum + zemin + iki katlı bloklarda ise temel altı yükünü düzgün dağıtmak amacıyla 30 – 50 santimetre kalınlığında elek üstü malzemenin serilip, sıkıştırılması ile zemin iyileştirmesi gerçekleştirilmiştir. Bodrum + zemin + üç katlı bloklarda kullanılan 11 metre boyunda, 65 santimetre çapında fore kazıklı sistemin inşaat maliyetini artış oranı yüzde 10’u dahi bulmamaktadır. Bodrum + zemin + 2 katlı bloklarda yapılan maliyetin artış oranı da yüzde 2’yi geçmemektedir.”
TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi, ovada kat yoğunluğunu arttıran 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği’nin iptali için açtığı ve halen devam eden davada TOKİ’nin konutlarına şu gerekçelerle karşı çıkmıştı:
17 Ağustos 1999 yılında yaşanan depremde büyük hasar görmüş ve can kaybı yaşanmış bu bölgede yapılacak yoğunluk artışında jeolojik etütlerin yapılması önem arz etmektedir, fakat onaylanan plan değişikliğine ilişkin jeolojik etüt raporu dikkate alınmamıştır.
Bu bölgede yoğunluk artışı yapılması, bölgenin fay hattı üzerinde yer alması sebebiyle her koşulda yanlış bir uygulamadır.
Bilimsel ve teknik bir gerekçe bulunmadığı gibi kamu yararı içeren bir uygulama da söz konusu değildir.