3. Selim'in yaptırdığı, Osmanlı ordusunun modernleştirilmesi sürecinde önemli rol oynayan ve 1940'ta yıkılan Taksim Meydanı'ndaki tarihi Topçu Kışlası'na Anıtlar Kurulu'ndan vize çıktı.
İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, tarihi Topçu Kışlası’nın ihya edilmesine karar verdi. Karar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü ile Beyoğlu Belediyesi Plan Proje Müdürlüğü’nün, kışlanın korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesi yönündeki talebi üzerine alındı.
Kurul kararında, Beyoğlu ilçesi 751 ada, 1-2-3-4 parsellerde bulunan ve yerinde mevcut olmayan kışlaya ait kurula iletilen bilgi ve belgelerden, yapının korunması gerekli kültür varlığı olduğu kanısına varıldığı belirtildi. Kararda, yapının ne şekilde ihya edileceği ise restitüsyon ve rekonstrüksiyon projelerinin Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Projeleri ile bütünlük içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Şimdi projenin hazırlanıp Koruma Kurulu’na sunulması gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Büyükşehir Belediyesi’ne Topçu Kışlası ile ilgili çok sayıda teklif geldiğini söylemişti. Kışlanın Büyükşehir Belediyesi tarafından yap-işlet-devret modeli ile yaptırılabileceği belirtiliyor.
Taksim Meydanı’nda bugün Gezi Parkı’nın bulunduğu bölgede yer alan tarihi kışla, 1940’ta Lütfi Kırdar’ın belediye başkanlığı döneminde, “Onaracak bütçe bulunmadığı için” yıkılmıştı. Kışlayken içinde futbol maçları düzenlenen avlu, bir süre Taksim Stadı olarak da kullanıldı. Dolmabahçe Stadı yapılınca eski kışla Taksim Gezi Parkı olarak düzenlendi. “Rus-Hint tarzını yansıtan zarif bir yapı” olarak tanımlanan kışla, 3. Selim tarafından 1806’da yaptırılmıştı. Kışla 1860- 1870 yılları arasında Osmanlı ordusunun modernleştirilmesi sürecinde önemli rol oynamıştı. Kışlanın ayrıca 31 Mart İsyanı’nda da önemli bir yeri var. İsyan, 12 Nisan-13 Nisan 1909 gecesi Taksim Kışlası’ndaki Avcı Taburu’na bağlı askerlerin subaylarına karşı ayaklanmasıyla başlamıştı.
5 yorum
“1” bina, “1” proje daha istatistiklerdeki yerini alır. Nitelik mi, tasarım mı? O da neymiş!
Artık belleklerde yeri olmayan bir yapının, Taksim’in geri kazanımı mümkün olmayacak yeşil dokusu hiçe sayılarak ihya edilmesi kararını bir türlü anlamlandıramıyorum.
Asıl öyle bir alanda, tek kişinin sözüyle nasıl karar verilebiliniyor acaba burayı kullanan ve yaşayanlar olarak yasal hakkımız var mı karşı çıkabileceğimiz, ya da “milletin iradesi”ne danışılabilinecek bir yöntem yok mu 🙂
Bu kararı alanlar milletin iradesini temsil ediyorlar. İşe buradan yaklaşmak bence çözümlerden birisi olamaz.
Aslında demek istediğim, orası için tek bir öneri değil bir kaç öneri ile buranın değerlendirilmesi sonrasında bir sergiyle beraber yaşayanların görüşüne sunulması gibi bir yöntem olabilir diye düşünmüştüm, çünkü mevcut yerin sorunlu olduğu bence ortada, ama tek proje yapma yöntemi de bu olmamalı