Erdoğan'ın reddedilmesine rağmen "Yapılacak" dediği Topçu Kışlası için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'ndan onay çıkması, uzmanların tepkisine neden oldu.
İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun reddettiği Topçu Kışlası projesine Yüksek Kurul’dan onay çıktı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın reddedilmesine rağmen “Yapılacak” dediği Topçu Kışlası için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’ndan onay çıkması, uzmanların tepkisine neden oldu.
Uzmanlar, çoğunluğu bürokratlardan oluşan Yüksek Koruma Kurulu’nun aldığı bu karar ile birlikte bölge koruma kurullarının artık hiçbir işlevinin kalmadığını söyledi.
Taksim’de bulunan Gezi Parkı’nın yerine 1940 yılında yıkılan ve ortada tuğlası bile kalmamış olan Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasına ilişkin proje, II Numaralı Koruma Kurulu tarafından; kışlanın belge ve bilgisinin yetersiz olduğu, Taksim Gezi Parkı’nın günümüzde 60-70 yıllık kullanımla tarihe tanıklık ettiği vurgulanarak reddedilmişti ancak karar, Koruma Yüksek Kurulu’ndan döndü.
Koruma amaçlı imar planları ile bunların her türlü değişikliklerini inceleyip onaylama yetkisine sahip olan Yüksek Kurul’un kararı, aynı zamanda nihaî karar sayılıyor. Kararla ilgili olarak Mimarlar Odası yürütmeyi durdurma için hukuki yollara başvuracağını açıklarken, uzmanlardan gelen tepkiler şöyle:
Hükümet, çıkardığı yasalar, yönetmelikler, siyasal amaçlı görevden almalar ve atamalarla koruma kurullarını işlevsiz hale getirmiştir. Böyle bir süreç içerisinde bu koşullara rağmen Taksim’deki Topçu Kışlası için II Numaralı Koruma Kurulu’nun aldığı karar son derece önemliydi. Taksim Gezi Parkı üzerinde olmayan bir binanın yapılmasını hiçbir kurumun onaylaması mümkün değildi. Ne yazık ki Başbakan, kurulların bağlı oldukları yasalara ve uzmanlıkları yok hükmünde sayacağını kamuoyuna ilan etmişti. Belli ki Başbakan’ın bu girişimi ile Yüksek Koruma Kurulu, II Numaralı Koruma Kurulu’nun kararını, yok hükmünde sayan bir karar almıştır. Bu kurulun aldığı karar, kültürü ve tabiatı korumanın evrensel ilkelerine ve anayasaya açıkça aykırıdır.
Başbakan’ın “Kurul’un aldığı kararları reddederiz” şeklinde açıklamaları ülkemizin demokrasi tarihine kara bir leke olarak sürülmüştür. Belli ki Taksim Gezi Park’ında bir rant yapılaşması konusunda hükümet oldukça ısrarlı. Bu koşullarda Mimarlar Odası ve Taksim Dayanışması bileşenleri olarak duyarlı İstanbullularla tepkilerimizi yükselteceğiz. Yargıya başvurmak suretiyle öncelikle, alınan kararın yürütülmesinin durdurulması ve iptali amacıyla hukuki yollara başvuracağız. Alınan kararın hukuki yanı yoktur.
Koruma Yüksek Kurulu şu an çoğunluğu bürokratlardan oluşan bir yapı. Yerel koruma kurulu yönetmelik değişmeden önce Koruma Yüksek Kurulu’nun, bölge kurulunun yerine geçme yetkisi yoktu. Merkezi kurulun, sadece inceleme yapma, uyarı verme gibi görevleri vardı. Bunu bilerek değiştirdiler. Böylelikle bölgesel koruma kurulunun bir işlevi kalmıyor. Bu karar Avrupa yerel yönetimler özerklik şartlarının imzalanan bölümlerine aykırı. Taksim Projesi olsun başka projeler olsun, çok vahim bir duruma doğru gidiliyor. Kimse ne yaptığını bilmiyor. Başbakan da ne yaptığını bilmiyor.
İstanbul’un risk listesine gireceği kanaatindeyiz. UNESCO’nun genel yaklaşımı eğer Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bir yerde işler çok kötü gidiyorsa devam suretle ilerler, yapacak bir şey yoksa onu ilk önce risk listesine alırlar. Risk listesinden sonra da dünya mirası listesinden düşürürler. Buna en iyi örnek Almanya’daki Dresden Köprüsü yüzünden şehrin listeden çıkarılmasıdır.
Çok yeni tanıklık ettiğim bir olayı anlatayım. Geçtiğimiz haftalarda Londra’da oturduğum mahallede bulunan bir eski karakolun otele çevrilmesi gündeme geldi. Yıkmak, yeniden inşa etmek yok, bu boş bina aynen korunarak otele çevrilecek. Bütün mahalleye yazı geldi; “İtirazınız varsa şu tarihe kadar yapın” dendi. Bırakın yıkmayı yapmayı, yıllardır işlevsiz olan bir binadan söz ediyoruz. Buyrun medeni bir ülke olmakla olmamak arasındaki farkı siz bulun. Orada yaşayanlar, orada bir tarihi olan insanların görüşüne başvurmayı gerek görmüyorlar. Bu projeyi Başbakan’a çok iyi bir proje olarak anlattıkları ve onu ikna ettikleri kesin. Başbakan bu projeyi bir de bizlerden, orada yaşayan insanlardan, sanatçılardan, uzmanlardan dinlese fikri değişecektir.
Bu zincirleme yapılan bir hatadır. Vicdanlarda kötü bir şekilde yer edinecektir. Cumhuriyetin en güzel parkını yıkmak ve yerine kopya bir bina yapmak çok büyük bir hata. Elinde güç olan bir grup göz göre göre Taksim’i mahvediyor. 2023’te cumhuriyetin 100. yılını ne yüzle kutlayacaklar. Cumhuriyetin yaptığı en güzel parkı yıkarak, kurumlarını ayaklar altına alarak 100. yıl nasıl kutlanır. Alınan bu kararlar İstanbul’un durumunu tehlikeye sokuyor. UNESCO, bu tür tasarruflara engel olmak için bazı yaptırımlar uygulayabilir.
Yüksek Kurul’un yasal görevi “kendisi gibi özerk” Bölge Koruma Kurulu kararını yürürlükten kaldırmak değil, kararda -varsabir usulsüzlülük, sadece buna dair uyarıda bulunmak, nihaî kararın yine Bölge Koruma Kurulu’nca alınmasını sağlamaktır. Öte yandan Bölge Kurulu’nun Taksim Kışlası projesini ilkesel olarak değil, “binanın geçmişini doğru yansıtmıyor” diyerek reddetmiş olması da tartışmalıdır. Bu kışlanın bir “ticari yapı”, yani AVM olacağı da göz önüne alınırsa, amacın tarihi canlandırma değil, Taksim Gezisi’nde rant amaçlı bir “arsa” yaratmak olduğu da kolayca anlaşılabilir. Tarihin bu çirkin emele alet edilmek istenmesi ise büyük talihsizliktir.