Kaynak Yayınları tarafından yayımlanan ve Salih Gülen'in hazırladığı "Bilinmeyen Yönleriyle Topkapı Sarayı", fotoğraflar eşliğinde sarayla ilgili birbirinden ilginç ayrıntılara yer veriyor
BAKLAVA ALAYI: Matbah-ı Amire olarak bilinen mutfak ramazan ayında her zamankinden daha yoğundur. Mutfak ahalisi iftar ve sahur nedeniyle telaşlıdır. Ramazanda oruç tutan askerler için padişah, ramazan ayının 15. günü baklava dağıtır ve bu dağıtma törenine de baklava alayı denirdi.
OSMANLI KIRMIZISI: Osmanlı’nın kırmızı merakı malum… Saray’da Divahane’de reisüküttabın oturduğu seki kırmızı olup yüksek rütbeli görevliler de kırmızı tahta sekilere otururdu. Divanhanenin demir kafesleri ve bütün ahşap kısımları, günümüzde olmayan İkinci Avluda’ki çimenliklerin etrafındaki tahta parmaklıklar, revaklara asılı perdeler, yere döşenen halılar sultan çadırına has hükümdarlık rengi olan kırmızıdır. Hazine sayım defterinde yer alan bir bilgi de Arz Odası’nın perdelerinin kırmızı olduğunu gösterir. Padişahın yatağının üstü kırmızı kadifeyle kaplanır ve padişah Eyüp Sultan’da kılış kuşanmaya giderken Şal Kapısı’ndan Valide Sultan Taşlığı’ndaki Taht Kapısı’na kadar kırmızı şallar döşenirdi.
ÇEŞMEDEKİ SABUN: Köprülü Mehmed Paşa, Enderun’daki günlerinde Akağalar Çeşmesi’nde elini yıkayacak sabun bulamaz. Yıllar sonra Sadrazam olunca Enderun ocaklarına bin 700 okka yani 2 ton 179 kilo gram sabun bağışlar.
YAVUZ SULTAN SELİM’İN KİTAPLARI: Sultan Selim’in kitaba olan merakı meşhur. Kardeşi Şehzade Korkut’un Manisa’daki kütüphanesini İstanbul’a taşıtır, İran ve Mısır seferleri sırasında da saraydaki ve kalelerdeki bazı şahsi kütüphanelerin sayımını yaptırıp kitapların envanterini çıkarttırır. Padişah kitaplarının kaybolmasına çok kızar. Özellikle Mısır seferi sırasında kaybolan bir kitabı uzun uzun aratması ise meşhurdur…
HAS BAHÇE’DEKİ BİTKİLER: Dördüncü Avlu’daki Has Bahçe, yetiştirilen meyve çeşitleriyle ve çardaklarıyla meşhurdur. Pek çok meyvenin yanı sıra özellikle her zaman Saray’da üzüm olmasına dikkat edilir. Saray’daki üzümlerden yiyen İngiltere’nin ünlü org ustası Thomas Dallam’ın bu durum ilgisini çeker. Dallam 1599’da kaleme aldığı bir eserinde “Burada insan yılın her günü üzüm toplayabilir” der ve kasım ayında dalından koparılıp getirilen üzümlerden yediğini anlatır. Ancak ne acıdır ki bahçedeki başta portakal, limon olmak üzere hiçbir meyve ağacı günümüze ulaşmaz.
ASIRLARDIR AÇILMAYAN KAPI: Sarayın uzun yıllardan bu yana açılmadığı düşünülen bir kapısı vardır. Bu kapı Harem Hastanesi’nin hemen alt tarafındaki gasilhanenin kapısıdır. Burada vefat eden cariyelerin cenaze işlemleri yapılırdı. Gasilhanede teneşir üzerinde yıkanan ve kefenlenen cenaze tabuta yerleştirilerek gasilhane girişine göre sol tarafta bulunan Meyyit kapısından dışarıdaki zülüflü baltacılara teslim edilirdi. Asırlardır açılmadığı tahmin edilen kapı ayrıca Arkeoloji Müzesi’nin bahçesine doğru açılıyor.