MSGSÜ KULAÇ (Kent İçi Ulaşımda Alternatif Çözümler) dersi öğrencileri Sinop'u anlatıyor.
MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Öğrencileri, Yrd.Doç.Dr. Kevser Üstündağ yürütücülüğündeki KULAÇ ( Kent İçi Ulaşımda Alternatif Çözümler) dersi kapsamında Sinop’a bir gezi düzenledi. Trafik ışığı bulunmayan bir kent olarak bilinen Sinop’ta ulaşımın nasıl işlediğini gözlemleyen öğrenciler iki günlük gezilerini yazıya döktü.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğrencileri olarak KULAÇ (Kent İçi Ulaşımda Alternatif Çözümler) dersimiz kapsamında geçtiğimiz hafta Sinop’a gittik.
Sinop gezimizin amacı, kent içinde trafik ışığı olmayan bir kentin trafiğinin nasıl işlediğini görmekti. Bunun için hocamız Yrd.Doç.Dr. Kevser Üstündağ’ın önderliğinde alan çalışması için 11 Nisan Pazar akşamı okuldan yola çıktık. Yolculuğumuz gece saatlerine denk geldiği için güzergah hakkında yeterli gözlemler yapamadık ancak günün ilk saatleriyle birlikte birçok tünelden ve dağların arasındaki yollardan geçildiği gördük.
Sabah 7.30 sularında kente vardığımızda henüz hareketlilik yoktu. Liman kenarında yapılan kahvaltı ve sonrasında bazılarımız odalarda dinlendikten bazılarımız da Sinop’ta küçük bir gezinti yaptıktan sonra, yapacağımız analizleri öğrenmek için toplantı yaptık.
Sinop Türkiye’deki trafik ışığı olmayan iki şehirden biri. Bizler kentlerdeki trafik akışının sinyalizasyon ile yapılıyor olmasına alışkınız. Peki trafik ışığı olmadan da bir kentte trafik işleyebilir miydi?
Bunu gözlemlemek amacıyla Sinop kent merkezinde belirlenen 15 noktada – kavşak noktalar- günün belirli saatlerinde yaya ve araç sayımları yapmamız gerekiyordu. Bu noktaların 3ünde sadece yaya sayımı, diğer noktalarda yaya, otobüs, kamyon, bisiklet, motosiklet, otomobil vb. sayımlar yapılacaktı. Görev dağılımı yapıldı ve herkes sayım noktalarına gitmek üzere ayrıldı.
Sayım işlemleri, 12:00- 13:00 saatleri arasında seçtiğimiz 15 dakikalık süre boyunca yapıldı. Bu sürede kavşaktan geçen bütün araçları ve yayaları kaydettik. Aynı kavşakta 12:00- 18:00 saatleri arasında seçtiğimiz 15 dakikalık sürede time- lapse çekimi yapmamız gerekiyordu. Time-laps yöntemi belirli aralıklarla sabit bir noktadan çekilen fotoğraflar dizisi olarak tanımlanabilir. Bu çalışma için yine sayım noktalarımızda 15 saniyede bir 15 dakika boyunca çekim yaptık. Böylece alandaki trafiğin işleyişine dair bir kesit almış olduk.
Yapmamız gereken çalışmalarımız bittikten sonra sabah dinlenmeyen arkadaşlarımız odalarına döndüler, kenti tanımak isteyenler gezinti yapmaya devam ettiler. Kentteki gezimiz bitip 17:00-18:00 arası ikinci sayımın başlayacağı saatlerde yağmur yağmaya başladı. Bu saatlerde yatığımız sayımları, yağmur altında yapmak durumunda kaldık. Yağmurun çok hızlı yağması, sabah hava güzel olduğu için yağmura hazırlıksız yakalanmamız, sayım yapmamızı ve time- laps çekimimizi zorlaştırdı. Fakat yağmur yağarken yaptığımız sayımlarda, kavşaklardaki hareketlilikte farkedirilir bir azalma olmadığını gördük. Hava şartları bizi biraz zorlasa da, 15 saniye arayla 15 dakika boyunca kavşağı fotoğrafladık.
Sayımlarımız ve time- laps çekimlerimiz bittikten sonra, yağmurdan ıslanmış bir şekilde gün sonu toplantımızı yapmak için ders yürütücülerimizle buluştuk. Toplantıda gün boyu gözlemlediklerimizi birbirimize aktardık. Ve evet, bir kent trafik ışığı olmadan da insanlar arasında kurulan iletişim sayesinde işleyebiliyordu. Demek ki kentler de ulaşıma alternatif çözümler, sistemler yaratmak mümkündü! Eksik kalan konular olmaması için kontrollerimizi yaptık ve yemek yemek ve sonrasında dinlenmek üzere dağıldık.
Gezinin ikinci günü yani, 13 Nisan 2014 Pazar, Alaaddin Keykubat Caddesi’nde Sokak Bizim Derneği’nin geçmiş yıllarda İstanbul’da belli semtlerde gerçekleştirdiği Ayda Bir Gün Sokak Bizim etkinliğini gerçekleştirdik. Avrupa Kültür Derneği ve Sinop Belediyesi’nin de destek verdiği etkinlikte öncelikle sokak trafiğe kapatıldı, bisiklet dışında hiçbir aracın girişinin girmesine izin verilmedi. Biz de Sinop’ ta bulunan bir sanat evinde bulunan farklı kostümlerden beğendiklerimizi giyip sokağa çıktık. Yolu sarı ve beyaz dairelere boyayarak tekdüzeliğin dışına çıkmaya çalıştık. Sinop Kadın Emeğini Kalkındırma Derneği’nin ördüğü örgülerle kent mobilyalarını kaplayarak kente renk katmaya çalıştık.
Tüm bunlar hazırlanırken ve düzenlenirken bir yandan da yoldan geçen insanların meraklı bakışlarıyla karşılaşıyorduk.Sokağın çocuklara açılması, herkesin rahatça burada vakit geçirmesi onları da şaşırtmış ve aynı zamanda sevindirmişti. Aileleriyle parka gitmek için evden çıkan çocuklar, çeşitli masal kahramanlarını, oyunları, boyaları görünce parka gitmekten vazgeçtiler ve bizim etkinliklerimize katıldılar.
Sokakta çocuklar için yere büyük bir kağıt koyuldu ve istedikleri şeyleri çizmeleri için boya ve fırça verildi. Dilediği gibi resim yapan, oyun oynayan çocuklar etkinliğimizden çok mutlu ayrıldılar. Sadece çocuklar için değil her yaştan kişilerin katılabileceği aktiviteler vardı. Yetişkinler için sokakta yoga dersi verildi. İsteyen herkes sokakta yoga yapabildi. Etkinliğimizin sonuna doğru sokağımızda bando, tiyatro, bale, dans gösterileri yapıldı. Sokaktaki direklere, demir çitlerin kenarlarına bardaklar bağladık ve bu bardaklara çiçekler ektik. Bu arada biz de o gün doğum günü olan bir arkadaşımızın doğum gününü sokakta kutlamayı ihmal etmedik. Etkinlik, sokakta doğaçlama şekilde yapılan müzik dinletisiyle son buldu.
İlk günkü çalışmalarımız sonrasında Sokak Bizim aktiviteleri hem Sinop halkına hem bize çok iyi geldi. Çok güzel geçirilen iki günün sonunda İstanbul’a dönmek, bizim değil ama araçlara ait olan sokaklara dönmek bize çok zor geldi.