Çanakkale, ekonomisini canlandırmak için harekete geçti. Her türlü yatırımı çekmek istediklerini belirten iş dünyası marinadan turizme kadar bir dizi projeyi hayata geçiriyor.
Dünyadaki 9 boğazdan biri olan Çanakkale, stratejik konumundaki üstünlüğünü ekonomisine yansıtmak için harekete geçti. Ancak kentin halen 1100.000’lik bir master planı yok. Planın olmaması nedeniyle kentte, sanayi, turizm ve konut alanları için proje geliştirmekte zorluk çekiliyor. Çanakkaleli işadamları sorunun valilik, belediye ve sivil toplum kuruluşlarının içinde yer aldığı bir ‘ortak akıl’ zeminde Ankara’ya taşınmasını istiyor. Böylece önümüzdeki dönemlerde bir köprü ile Asya ve Avrupa’yı ilk kez Çanakkale’den bağlayan karayolunun kente yatırım getireceği ve yoğunlaşan Marmara Bölgesi’nin sanayisini rahatlatacağı belirtiliyor.
Havaalanının irtifa alanına girmesi nedeniyle organize sanayi bölgesine (OSB) 6 metreden yüksek doğalgaz bacası yapılamayan Çanakkale OSB’de bir tane büyük üretici var. Ancak bölgenin alt yapı imkanlarının geliştirilmesi için başlatılan çalışmalar sonuç verdi. Mercedes ile bir karasör üretim tesisi kurulması için karar alındı ve inşaatına başlandı. Öte yandan İçdaş’ta kentte termik santral kurmak için 500 milyon liralık teşvik belgesi aldı.
Türkiye’nin alanındaki en önemli markalarını içinde barındıran Çanakkale, ‘kent markasını’ da güçlendirmek istiyor. Bunun için Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası, 60 milyon liralık projelerin gerçekleştirilmesi için düğmeye bastı. Projeler, 500 yat kapasiteli marina, Aynalı Çarşı’nın geliştirilmesi, kongre ve sergi binasının geliştirilmesi ile iş merkezi kurulması şeklinde. Bütün bu projelerin iki yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Dünya kültür mirası listesinde yer alan Truva, antik dönemden beri bölgenin akciğerleri olan ve mitolojik hikayelere ev sahipliği yapan Kazdağları, felsefenin en eski adreslerinden Asos, 1. Dünya Savaşı’nın en çetin savaşının geçtiği Gelibolu, türküsü ile meşhur Aynalı Çarşı, kaplıcalar, Bozcaada, Gökçeada ve 800 kilometrelik sahil şeridi Çanakkale’nin turizm potansiyeli. Ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediği belirtiliyor.
Kenti 300 bin günü birlik turistle birlikte bir yılda toplam 700 bin turist ziyaret ediyor. Türkiye’ye bir yılda gelen toplam turist sayısı ise 30 milyona yakın. Çanakkale’nin ortalama konaklama süresi 1.1 iken, 1.5’e çıkmış ama rakamın en az 1.8’lere kadar yükselmesi isteniyor. Kuzey bölgesini sanayiye, güney bölgesini turizme ayırmak ve planın buna göre yapılmasını isteyen kentte, işsizlik oranı ise Türkiye ortalamasının çok altında seyrediyor.
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de işsizlik oranı ortalaması 11.9 iken, bu oran Çanakkale’de yüzde 7. Ancak bu rakamın kent merkezinin daha çok emekli ve öğrenci nüfusundan kaynaklandığı belirtiliyor. Kentte 30 bin öğrenci var. Bunların 25 bini merkezde.
Sanayinin gelişmemesinden şikayet edilse de kent, Türkiye’nin üretimde söz sahibi olan markalarına ev sahipliği yapıyor. Teknik seramik konusunda Türkiye’nin öncülerinden Kale Grubu, tersane ve enerji yatırımları ile İçdaş, konsept mobilya mağazacılığı ile Doğtaş, çimento sektöründe Akçansa ve ton balığının marka oyuncusu Dardanel kent ekonomisinin önemli lokomotiflerinden. Bununla birlikte Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası kente ‘üretim’ getirecek her türlü yatırıma destek vereceğini de duyurarak, yatırım çağrısında bulunuyor.
Kentin önemli bir avantajı ise Türkiye’nin en rüzgarlı şehirlerinden biri olması. Böylece Çanakkale 150 megavat kurulu rüzgar enerjisi gücüne sahip.
Dünya gazetesi, Anadolu’nun nabzını, üreten kentlerde inceleme yaparak tutmaya devam ediyor. Geçen sene başlattığı incelemelerle elini taşın altına koyan sanayicilerle buluşan Dünya ekibi, Eskişehir, Kahramanmaraş, Konya, Çorum, Sakarya, Mersin, Antalya, Manisa, Diyarbakır ve Gaziantep’ti mercek altına almıştı. “Üreten Kentler Anlatıyor” yazı dizisinin 12’nci kenti, antik çağlardan beri insanların geçiş güzergahı olan, uğruna büyük savaşların yapıldığı Çanakkale oldu. ‘Üreten Kentler Anlatıyor’un bundan sonraki durağı ise Kütahya olacak. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ÇTSO) ev sahipliğinde yapılan toplantılarda kentin sanayisini temsil eden isimler ve işadamları ile görüş alışverişinde bulunuldu, kentteki sanayi tesisleri gezildi. ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin’in başkanlığında düzenlenen ilk toplantıyı Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Saffet Arolat ve Dr. Rüştü Bozkurt yönettiler. Toplantıya başkan yardımcıları Erdal Akarsu ile Raif Aktur, ÇTSO Yönetim Kurulu Üyesi Mert Mildon, Artur Otelcilik İşletme Sahibi Kutsi Arpacı, Kale Seramik’ten Serter Gezer ile Muzaffer Bozkurt, Uğur Peynircilik sahiplerinden Fahri Coşkun ve Çanakkale Ticaret Borsası Kurucu Başkanı İbrahim Özdemir katıldı.
MERT MİLDON TSO Yönetim Kurulu Üyesi
Yanıbaşımızdaki Tekirdağ ve Balıkesir büyükşehir belediyesi olacak, biz büyüyemiyoruz
Türkiye gelişirken, Çanakkale’nin bundan pay alamadığını söyleyen ÇTSO Yönetim Kurulu Üyesi Mert Mildon, “Önümüzdeki yıllarda yanı başımızdaki Tekirdağ ve Balıkesir büyükşehir belediyesi olacak. Nüfusu 750 binin üzerine çıkan illeri büyükşehir belediyesi yapacaklar, bizim nüfusumuz 500 binlerde kaldı. Balıkesir’in merkezinin denize kıyısı olmamasına rağmen bu rakamı geçti. Şehir olarak turizmden madenciliğe tarıma kadar her türlü zenginliğe sahibiz ama büyümüyoruz” diye konuştu. Bu konuda suçu ilk önce kendilerinde aramaları gerektiğinin altını çizen Mildon, “Biz büyümek istiyor muyuz? Bu soruyu yanıtlamalıyız. Bugünkü ÇTSO yönetimi olarak bir sloganımız var, ‘Küçük olsun bizim olsun değil, büyük olsun bizim olsun’ diyoruz. Bunun için de büyük bir çalışma içindeyiz” ifadelerini kullandı. Birkaç tane mega projeleri olduğunu kaydeden Mildon, şöyle devam etti: “Bunlardan biri yat limanı projesi. Dünyada 9 tane boğaz var. Bunlardan bir tanesi de Çanakkale. Ama yat limanımız yok. Buradan binlerce yat geçiyor. Biz Çanakkale’de bunlara ne lojistik imkan, ne akaryakıt sağlayabiliyoruz. Büyük bir yatı olan varsa ve Truva’yı görmek istiyorsa buraya geliyor, botla sahile çıkıyor. Böyle bir şey olmaz. Ufacık kasabalarda marinalar var. Bugün turizmde devleşmiş İspanya’da Mayorca adasında yaklaşık 10 tane marina var. Biz de Ege’ye bakıyoruz, bizim de denizimiz çok güzel, bizim de adalarımız var. Yunan adalarına çok yakınız ama bunlardan nemalanamadık, bundan sonra faydalanacağız”
Amaçlarının marinayı olabildiğince merkeze yapmak olduğunu kaydeden Mildon, “Sonuçta ticaret odasıyız, marinadan çıkacak insan buraya bir kazanç sağlayacak. Şu anda ÇED raporunu almaya çalışıyoruz. İzmir çıkışında eski Agfa fabrikasının ve yelken kulübünün olduğu bölüme mendirek yapılarak, maksimum 250 ile 500 yat kapasitesinin olduğu bir marina yapacağız” diye konuştu. Şirketinin faaliyetlerinden birisinin armatörlük olduğunu kaydeden Mildon, “Gelibolu, Osmanlı’nın en iyi tersanelerinden biriymiş. Biz denizciliği unutmuşuz. Şu anda Gelibolu’da bizim bir tersanemiz var. Orada bir tane de İçdaş’ın tersanesi var. Toplam iki tersane var.
Millet senelerce bu işten ekmek yedi. Biz yiyemedik. Bir taraftan yıllarca Bozcaada ve Gökçeada’ya ulaşamadık. Gestaş sayesinde şimdi ulaşım sağlandı, umarız daha iyi yerlere geleceğiz” diye konuştu. Kentin önünü tıkayan faktörleri de sayan Milton, şunları söyledi: “Birincisi her tarafımız tarımsal sit alanı, yabancılara mülk satamıyoruz. Bizim bunları aşmamız şart. Ayrıca Ankara ile irtibatımız sağlıklı değil. Biz devletin gücünü burada hissedemiyoruz. Ama burası valisiyle, rektörüyle büyük bir değişime uğradı. Bu sayede durumun değişeceğine inanıyorum.”
BÜLEND ENGİN Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Buraya gelen yatırımcıyı sırtımızda taşırız
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhuriyet’in 100’üncü yılı 2023’te Türkiye’nin vizyonunun üretim odaklı olacağını söylediğini anımsatan ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin, “Türkiye’de şu anda bir değişim var. Çanakkale de bu değişime uymalı. Zamanında sanayi yatırımları yapılırken buranın bakir kalmış olmasından büyük bir şekilde faydalanmalıdır” diye konuştu. Kentin master plan dahilinde turizm yatırımları,ulaşım imkanı, kurvaziyer rıhtımı, Çanakkale Savaşları simülasyon müzesi ve kongre merkezi gibi projelerinin teşvik edilmesi gerektiğini dile getiren Engin, bir konteynır limanı, endüstri bölgesi ve serbest ticaret bölgesi oluşturulması ve Bandırma-Çanakkale demiryolunun gündeme alınması gerektiğini söyledi.
Çanakkale’nin 800 kilometrelik bir sahil şeridine sahip olduğunu kaydeden Başkan Engin, “Burası Türkiye’nin gözbebeği. Burası Silivri gibi, Kumburgaz gibi olmasın istiyoruz. Buraları yazlıkla dolmasın diye umut ediyoruz. Turizm yatırımlarının yapılması için de planlama şart. Bunun için 1100.000’lik master planının acilen çıkartılması gerekiyor. Çanakkale’ye bir yatırım geldiğinde de ona nerede ne yatırımı yapabileceğini söylemek için böyle bir plana ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. “OSB’de sadece bir tane üreticimiz var” ifadelerini kullanan Başkan Bülend Engin, “Ayrıca bölgede küçük çaplı paketleme ve depolama atölyeleri var. Havaalanının irtifa alanı nedeniyle uzun doğalgaz borusu çekemiyorsunuz. Bir de bölgemiz 1000 dönümlük bir alanı kapsıyor. Zaten çok büyük yatırımlı birçok projeye ev sahipliği yapamaz. Dolayısıyla orada büyük çaplı yatırım yok. Yeni bir OSB kesinlikle yapılmalı” diye konuştu. OSB’yi canlandırmak için yeni hizmet binalarını bölgeye taşıyacaklarının bilgisini veren Engin, “Bu bir merkez şeklinde tasarlanacak, içinde 800 kişilik bir kongre ve fuar merkezi kuracağız. İş merkezleri de inşa edeceğiz. Bu proje ile kendi kendini finanse edece” dedi. Engin, şöyle devam etti: “Çanakkale’de her türlü yatırım olur. Mesela tersanecilik anlamında burası gelişmeye müsait. Tuzla Tersanesi doldu. Bugün Biga ile Karabiga’nın arası tersane yatırımı için çok uygun. Burası için otomotiv yatırımı için de çok uygun. Hemen yakınımızda Kepez Limanı’mız var. Biz Çanakkale TSO Yönetim Kurulu olarak, buraya gelen yatırımcıyı sırtımızda taşımaya hazırız. Ama gerçek yatırımcı olmalı. Rantçı, fırsatçı değil yatırımcı bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Projelerini Çanakkale’nin geçip gidilen değil, gelip kalınan bir kent yapmak için oluşturduklarını, Truva atının paslarını silip ekonomik gelişime süreceklerini vurgulayan engin, bu amaçla 500 yat kapasiteli marina ve Aynalı Çarşı bölgesinin yenilenmesi gibi projeleri hızla hayata geçireceklerini söyledi.
KONUT YERİNE BUTİK OTELLER YAPILABİLİR
Turizmin de bir ‘üretim’ olarak değerlendirilebileceğini belirten Başkan Bülend Engin, “Üretim sadece, beyaz eşya ve demir-çelik değildir. Turizm de bir üretim biçimi. Bunun için değerlendirebileceğimiz çok güzel yerlerimiz var. Ama onları yanlış değerlendirmemeliyiz. Her zaman altını çizdiğimiz gibi buralar yazlık olmasın. Buralara konut yapılacağına kente katma değer yaratacak butik oteller yapılabilir” şeklinde konuştu. Sanayicinin en büyük istediğinin ulaşım altyapısının tamamlanması olduğunu kaydeden Engin, “Ama üretecek güçler olmadıktan sonra burada ulaşım avantajlarının olması da bir yere kadar başarı sağlar” dedi.
HÜSEYİN YALMAN Çanakkale Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı
Çanakkale’nin merkezi turizm şehri olmalı
Kentin sanayi ile büyümek isteyen ilçelerinin olduğunu kaydeden Çanakkale Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Hüseyin Yalman, “Çanakkale’nin merkezi hiçbir zaman sanayi şehri olmamalı. Burası tarih, kültür ve doğayla iç içe olan agroturizmle desteklenmeli. İlçe bazında sanayiyi kabullenmiş ve sanayi ile büyümek isteyen yerlerimizde var. Bunlar genelde Biga, Gönen, Çan ve Karabiga’dır. Çan Kale Grubu ile Ezine Akçansa ile Biga İçdaş ve Doğtaş ile öne çıkmış ilçelerimizdir. Onun dışında Gelibolu Lapseki aralığı su ürünleri ve genellikle tarımsal ürünlerin ağırlık kazandığı yerlerdir” diye konuştu. Çanakkale’nin kalkınma için yeterince potansiyelinin olduğunu anlatan Yalman, “Bunları harekete geçirmek zorundayız” diye konuştu. “Turizm anlamında Gelibolu Yarımadası, Truva, Asos ve adalar var” diyen Yalman, “Buralara gelen turistleri yeteri kadar memnun edemiyoruz, onların burada daha fazla kalmasını sağlayamıyoruz. Turizm anlamındaki en büyük eksikliğimiz, potansiyelden minimum fayda sağlamamız. Altyapısı ile bu işi daha iyi organize etmeliyiz. Çanakkale’de ulusal anlamda bir operasyon yapabilecek seyahat acentesi eksiği var” diye konuştu. Kentin tarımsal ürünler anlamında Türkiye çapında ün yapmış ürünleri olduğunu kaydeden Yalman, “Bunların yakın komşularımıza ihraç edilmesi için gerekli çaba yok. Burada pazarlama faaliyetleri çok önemli” diye konuştu. Yalman, ayrıca, “Çanakkale’nin nüfusu yatırımları da tatmin etmediği için büyük yatırımları çekmiyor” ve “Kent ulaşımla ilgili sıkıntılarını çözerse lojistik merkez olabilir” tespitlerini de yaptı.
RAİF AKTUR ÇTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Köprü hızla tamamlanmalı
Çanakkale için yapılması gereken ilk adımın master planın bir an önce yapılması olduğunu anlatan ÇTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Raif Aktur, “Gelen sanayiciye, turizmciye, yatırımcıya, yatırımını yapabileceği arazi göstermek için bu şart” dedi. Çanakkale Boğazı üzerine kurulacak köprünün de hızla tamamlanması gerektiğini dile getiren Aktur, “Avrupa’dan Orta Anadolu’ya, Ortadoğu’ya ve Türki Cumhuriyetlere giden trafiği İstanbul üzerinden alıp Çanakkale üzerinden vermek gerek. İstanbul gibi 15 milyonluk bir kentte hâlâ TIR’lar trafiğin içinde bekliyor” dedi. Çanakkale Havaalanı’nın uzatma projesi olduğunu anımsatan Aktur, “Ben olsam havaalanını oradan kaldırır orayı imara açarım, havaalanını da başka bir yere yaparım. Mevcut bölge şehircilik anlamında sorunlu” diyerek, şu önerileri getirdi: “Limanı da boğaz dışına çıkarır, gemilerin yanaşabileceği bir liman yapardım. Bir de tabi ulaşım için çalışmalara başlandı, ama kaplumbağa hızıyla değil bir an önce bitirilmeli. Çanakkale-Biga yolu bildik bileli yapılıyor, 6’ncı müteahhit iflas etmiş 7’ncisi gelmiş onu da çabuklaştırırım.
İBRAHİM ÖZDEMİR Çanakkale Ticaret Borsası Kurucu Başkanı
Kent, sermaye oluşturamamanın sancısını yaşıyor
1957 yılında açılıp 1968’de kapanan Çanakkale Ticaret Borsası’nın 1991 yılında tekrar kurulması sürecinde başkanlık görevini üstlenen İbrahim Özdemir toplantıda kentin sermaye yapısıyla ilgili bilgiler verdi. “Çanakkale ekonomisinden bahsederken, Çanakkale Yahudilerinden söz etmeden olmaz” diyen Özdemir, “Çanakkale yüzyıldan bu yana sadece stratejik konumu ile öne çıkmıştır. Bunu Truva’ya kadar götürebiliriz. Ticaret ve ticarete bağlı bazı sanayiler burada Yahudiler tarafından gerçekleştirilir hale gelmiştir. Dolayısıyla sermayeyi geliştiren onlar olmuştur. Ta ki 1967 ve 1973 yıllarındaki Arapİsrail savaşlarının getirdiği siyasi konjonktür bu kitlenin Çanakkale’den iki dalga halinde göç etmesine sebep olana kadar” şeklinde konuştu. Göç nedeniyle kentte ticaret kültürünün kalmadığını söyleyen Özdemir, “Çanakkale, dar bir alanda yapılan tarım ve merkezde bulunan memur kitlesiyle, sermayesiz bir kent olarak 1970’li yıllarla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Kent adeta sudan çıkmış balığa dönmüştür. Planı yoktur, hedefi yoktur, eşraftan birkaç ailenin ötesinde Çanakkale’nin geleceğine yönelik politikalar yoktur. Halk köyden şehre yeni inmiştir” ifadelerini kullandı. O tablo içinde hükümetin Çanakkale’yi ‘kalkınmada öncelikli yöre’ler arasına aldığını anımsatan Özdemir, şöyle devam etti: “Dışarıdan gelen birkaç yatırımcı ile kentin sanayi alt yapısını oluşturmaya çalıştılar. Çanakkale Çimento, Pınar Konservecilik, Truva Deri, Truva Metalurji, Sancak Tül, Trutaş Sebze Kurutma, Untaş Un Değirmenciliği ve bunun benzeri birçok dışardan gelen sermaye ile sanayileşme hamlesi başladı. O dönem Ecevit’in oluşturduğu bir model vardı. Bunlar özel ve kamu sektörün bir arada yer aldığı bir oluşumlardı.”
Ancak yanlış seçimler yapıldığını kaydeden Özdemir, “Çanakkale sanayi şehri değildi ve olamazdı” diyerek, “Sanayinin hammaddeden uzak olması söz konusu değil. Çanakkale’de bunu başarmış bir örnek var. Kale Seramik, Çan’dadır ve orada sanayi olur. Ama siz Çanakkale’nin içinde sebze kurutma tesisi kuramazsınız. Çünkü şehrimizin yüzde 54’ü orman, yüzde 6’sı tarım dışı alanlar, kalan yüzde 40’ı ile ziraat yapıyorsunuz. İşletme büyüklükleri de 45 ile 50 dekar arasında. Bu ürünlerin katma değeri düşük, çünkü altyapıyı sağlayamamışsınız. Sözleşmeli tarım uygulamasını yapmak buralarda mümkün değil. Taşıma suyla değirmen dönmediği için yapılan yatırımlar konjonktüre yenildi. Çanakkale kendi sermayesini oluşturamamasının sancısını halen yaşıyor” ifadelerini kullandı.
ÇANAKKALE DENİZİNİ BİLMEK ZORUNDA
Türkiye’nin en yeşil bölgesinin tıpkı gelişmiş Batı Avrupa’daki gibi Marmara olduğunu kaydeden Özdemir, “Marmara’da İstanbul ve Kocaeli bitti. Gün gelecek, Bursa, Karacabey, Bandırma ve Biga Türkiye’nin sanayisinin merkezi olacak. Marmara bu anlamda da bir iç deniz haline gelecek. İşte o zaman Çanakkale bölge için adeta bir Çin’in Hong Kong’u gibi olacak. Bu bölgenin dışarıya açılan kapısı Çanakkale olacaktır. Bunun da 30 yıl içinde gerçekleşeceğini düşünüyorum” dedi. Kentte, sanayinin, turizmin ve tarımın altyapısı olmadığını kaydeden Özdemir, “Turizmin altyapısı nedir, ulaşımdır. Bunu çözerseniz turizme katkı sağlarsınız. Tarımın altyapısı, ölçeklerin büyütülmesidir. Miras yoluyla bölünmüş arazilerden dolayı artık küçükbaş hayvancılıkta tehlikeye girdi. Çanakkale için yine en doğru sektör turizmdir. Bir de Çanakkale denizini bilmek zorunda” diye konuştu.
ERDAL AKARSU Akarsu Grup’un sahibi
İnsanlar buraya uçakla gelinebildiğini bilmiyor
Çanakkale’nin önündeki en büyük engelin bir master planı olmaması olduğunu kaydeden ÇTSO Başkan Yardımcısı ve Akarsu Grup’un sahibi Erdal Akarsu, “Ortak akıllar bu engeli aşmamız lazım. Belediye, valilik ve oda olarak bu sorunun çözümüne katkı sağlamak zorundayız. Bizim buradaki sıkıntımız, ortak aklı kullanamamamız. Yatırımcıya nerede hangi yatırımı yapabileceğini göstermemiz lazım. Biz maalesef plansız toplumuz, Çanakkale bu konuda eksik, bunu aşmalıyız” diye konuştu. Meyvecilik, peynir gibi alanlarda marka olduklarını ancak bunları pazarlayamadıklarını anlatan Akarsu, “Yani paketleme tesisi yapıp belli bir standartta ürünümüzü markalaştıramıyoruz. Bu da kalkınmada öncelikli bir gündem maddesi” dedi. Kent sanayisi ile ilgili bilgi de veren Akarsu, “ÇTSO olarak hizmet binamızı OSB’nin içine yapacağız. Böylece oranın düzenlenmesini ve yeniden aktivite kazanmasını sağlayacağız. Şu anda Mercedes ile orada bir karasör üretim tesisi kurulması için karar alındı ve inşaatına başlandı. OSB’nin altyapısıyla ilgili sorunları var. Arıtma tesisi yok, trafo konusunda sıkıntıları var 6.5 metre kot veriliyor” diye konuştu. “Türkiye’de iki ilde, Hatay ve Çanakkale’de konut satışı yabancıya yasak” diyen Akarsu, “Geçenlerde dondurulmuş gıdayla ilgili bir yatırımcı geldi, yabancı ortaklı olduğu için yatırım yapamadı” ifadelerini kullandı. Lapseki ve Biga arasındaki bölgenin sanayiye, merkez ile Küçükkuyu arasındaki bölgenin ise turizme hizmet vermesini istediklerini belirten Akarsu, “Dardanel haricinde büyük yatırımcımız merkez dışında.
Merkezde daha çok orta düzeyde esnaflar var. Çanakkale, yatırımların fazla gelmediği, ulaşım konusunda sıkıntıların olduğu bir kent. Yavaş yavaş bunları aşıyoruz. İnsanlar Çanakkale’ye uçakla gelindiğini bile bilmiyorlardı. Borajet’in buraya uçuşları var. Çan yolunun bitmesi, önemli ama daha önemlisi köprünün yapılacak olması, çünkü Trakya’daki akışı Anadolu’ya bağlayacak bir adım” dedi. İnşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini de anlatan Akarsu, “Burada yeni imar alanları çok az, bir de en fazla 6 kat izni var. İnsanlar merkezdeki konutlara rağbet gösteriyor. Şehrin dışında yeni yerleşim birimleri oluşturmak lazım. Ancak burası fazla göç çeken bir kent de değil. Merkezin nüfusu 100 bin. Biz buraya emekli ve öğrenci şehri diyoruz” değerlendirmesini yaptı.
KUTSİ ARPACI Artur Otelcilik İşletme Sahibi
Küresel ısınma Antalya’daki kampları buraya getirecek
Kentte 10 yıldır otel işletmeciliği yapan Artur Otelcilik İşletme Sahibi Kutsi Arpacı da, daha önceden sanayicilik geçmişleri olduğunu hatırlatarak, “Turizm sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Şu anda Çanakkale’de en geç otelci benim” ifadelerini kullandı. Çanakkale’nin turizmi uzun yıllardan beri otelcilik olarak gördüğünü anlatan Arpacı, “Çanakkale’deki turizm konaklaması çok düşük. Buradaki turizmin temel nedeni Truva’dır. Son yıllarda Gelibolu Yarımadası’na yapılan yatırımlarla beraber ikinci bir konaklama alanı oluştu. Konaklama ortalamamız 1.1’lerdeydi. Bundan 5 yıl önce bir araştırma yapmıştım Çanakkale’nin konaklama ortalaması 1.1 iken, Kocaeli’de 2.20, İzmir, 1.82 idi. Şu anda Çanakkale’nin konaklama ortalaması 1.5’e kadar çıktı” diye konuştu. Kentin sadece geçiş noktası olarak görüldüğünü anlatan Arpacı, “Yabancı turistler önemini biliyor. Ama burada bir saatlik turunu yapıyor ve gidiyor. Türkiye’de bir anut gerçeği var. Deri, kuyum ve halıya endekslenmiş bir turizm anlayışı var. Truva’da dünya kültür miraslarından biri olduğu için Çanakkale’ye turlar uğruyor, oradan Efes’e geçiyorlar” dedi. Gelibolu’ya yapılan yatırımın daha çok iç pazar için olduğunu kaydeden Arpacı, “İngilizler ve Anzaklar daha az geliyor. Daha önce tur operatörleri, Yeni Zelandalıları ve Avusturalyalı’ları bir hafta burada gezdiriyorlardı. Şimdi Anadolu turları ile birleştirdiler, sadece iki gün kalıp gidiyorlar” diye konuştu. Kentte bir rüzgar gerçeği olduğuna işaret eden Arpacı, şunları söyledi: “Akdeniz bölgesindeki turizmi, yani deniz, kum, güneş turizmini biz yapamayız. Denize girilebilecek zaman az. Sörf turizmi var. Ama büyük bir pasta değil. Burada kongre turizmini geliştirmek zorundayız. Bir de küresel ısınma nedeniyle Antalya’da kamp yapan futbol takımlarının artık kamplarını bu tarafa kaydıracağını düşünüyoruz. Antalya sadece futbol değil basketbolda da önemli yatırımlara sahne oldu. Bizim de farklı spor alanlarındaki yatırıma yönelebiliriz. Turizm konusunda neler yapabileceğimizi bir master plan olmadığı için bilmiyoruz. Bir de Truva hazinelerinin yurda dönmesini sağlamalıyız.”
FAHRİ COŞKUN Uğur Peynircilik’in sahiplerinden
Ezine markasının korunması için küçükbaş desteklenmeli
Hayvancılığın Çanakkale ve civarında her sene gerilediğini gördüklerini kaydeden Uğur Peynircilik’in sahiplerinden Fahri Coşkun, “Bunun da her sene süt fiyatlarının değişken olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz” diye konuştu. Fiyatların değişken olması nedeniyle Ezine Peyniri markasını korumakta zorluk çektiklerini belirten Coşkun, “Coğrafi işaretimiz var ama başka illerdeki markaların Ezine adıyla üretim yapmasına engel olamıyoruz. Ayrıca arkadaşlar dışarıdan fason Ezine Peyniri üretimi yaptırıyorlar. Bu da Ezine peynirinin kalitesine balta vuruyor” ifadelerini kullandı. “Küçükbaş hayvancılığın burada bitirilmemesi lazım, özellikle desteklenmesi lazım” diyen Fahri Coşkun, “Büyükbaşa teşvik var ama bunun gibi küçükbaş hayvanın destekleneceği daha aktif çalışmalar yapılmalı” şeklinde konuştu.