Neri&Hu Design and Research Office'in, Çin'in Suzhou kenti yakınlarındaki bir otel kompleksi bünyesinde tasarladığı şapel, ana mekanın etrafını saran perfore metal cephesiyle dikkat çekiyor.
Lyndon Neri ve Rosanna Hu’nun kurduğu Şangay temelli stüdyo, içerisinde Sangha Resort’un da bulunduğu bir alan için Suzhou Chapel’i tasarladı. Suzhou’dan yaklaşık 15 ve Şangay’dan 70 kilometre uzaklıktaki tesiste spa, 87 adet daire, 109 adet villa, klinik, eğitim kompleksi, ticari mekanlar, amfitiyatro ve konferans salonu da bulunuyor.
Fotoğraflar: Pedro Pegenaute
Şapel ana yoldan görülebilien, kıyı şeridinde, dikkat çeken bir alanda yer alıyor. Tuğla duvarların ve yüzen beyaz hacmin oluşturduğu kombinasyon, beyaz duvarlar ve siyah çatılarıyla bölgenin yerel mimarisine olduğu kadar alandaki diğer yapılara da referans alıyor.
Şapeli saran koyu gri tuğla duvarlar çeşitli yüksekliklerde tasarlanmışlar ve peyzaj genelinde, yapıya doğru lineer olmayan bir rota sağlamak amacıyla birbiriyle kesişiyorlar.
Geri gönüşümlü tuğlalar ile monolitik cepheleri hareketlendirmek ve tuğla yüzeylere doku kazandırmak için farklı desenler oluşturulmuş.
Duvarların arkasında, ana mekanı içeren, düzensiz cephe açıklıklarıyla beyaz sıvalı bir çekirdeği saklayan, beyaz küp bulunuyor. Bu küp, bakış açısına ve hava koşullarına bağlı olarak değişen, transparan, perfore metal örtüyle sarılmış.
Gün ışığıyla birlikte beyaz küp nazikçe kendini gösteriyor ve içinde sakladıklarını ortaya koyuyor. Geceleri ise alan içerisinde bir mücevher benzeri fener gibi kendini gösteriyor ve çekirdekteki açıklıklardan farklı yönlere yumuşak ışık huzmeleri yayıyor.
Küpün içerisinde, çeşitli kare açıklıklardan ve avluya açılan kayar kapılardan süzülen doğal ışıkla aydınlanmış, 12 metre yükseklikteki ana salon bulunuyor.
Ekstra ziyaretçiler için, ana salona mekan boyunca uzanan yürüyüş yoluyla bağlanan bir de asma kat var. Asma kat, yumuşak bir ışıklandırma sağlayacak şekilde tonozlu tavana uzanan, lineer ahşap elemanlarla çevrelenmiş.
Gridal düzende yerleştirilen aydınlatmalar ve narin bronz detaylar, sakin manastır ortamına farklı bir zenginlik katıyor.
Mezanin ve göl manzarasına hakim teras ise, ana salondan yükselen dönen merdivenle birbirine bağlanmış.
Merdiven yükselirken birkaç defa yön değiştirecek şekilde tasarlanmış ve merdiven boşluğunu bölen geometrik çıkmalarla kesintiler oluşturulmuş.
Yukarı çıkarken her iki tarafta bulunan açıklıklar ise ziyaretçilere yapıyı çevreleyen manzarayı ve ana salonu görme imkanı sağlıyor.
Merdivende, ana salonun tuğla ve ahşap ile oluşturulan dokusu ve sıcak etkisi hissedilirken, baskın malzemeler olarak beton ve terazzo kullanılmış.