Avrupa Birliği'ne hala üye olmamış olmak bugünlerde Türkiye'nin başına gelen en iyi şeylerden biri. Ekonomisi oldukça kötü günler geçiren Avrupa Birliği'nin kapısına dayanan Türkiye'nin göreceli olarak ekonomisinin iyi durumda olduğu söylenebilir.
Politik istikrar, kredi kolaylığı ve genç nüfus Türkiye’nin yatırımcıyı çeken en büyük potansiyelleri. 2009 ve 2010’daki düşüşün ardından büyüme oranını %11 arttırdı ki bu oran dünyada eşine rastlanmamış bir durum. Bu süreçte Türk İnşaat Sektörü ise yaklaşık 1 milyon kişiyi istihdam etti ve gayrisafi yurt içi hasılanın %4-5’ini karşıladı. Gensler ve BDP gibi sürece dahil olan çoğu yabancı girişimci Türkiye’de artan iş olanaklarını dile getiriyor. Türkiye’de iş yapan yabancı ofislerden Swanke Hayden Connell’da 2011’de piyasada hızını arttıranlardan. İstanbul’da Microsoft’un merkez binasını tasarlayan ofis, şimdi KPMG ve Google gibi özel müşteriler ile çalışıyor.
Fakat yine de Türkiye yabancı mimarlar için zor bir piyasa. Arazi fiyatlarının ve altyapı maliyetlerinin yüksekliği, tasarıma biçilecek maliyeti geri plana atıyor. “Burada başarılı olmak istiyorsanız, adapte olacaksınız. Yerel piyasa ile rekabet zor, hele ki büyük ölçekli bir iş yapmıyorsanız. Burada Mimarlar Odası’nın belirlediği bir fiyat listesi bile var,” diyor Aecom proje müdürü Nihat Kalfazade.
British Expertise’ın Genel Müdürü Graham Hand Türkiye’deki yabancı mimarların yerel müteahitlerle iş birliği yaptıkları takdirde çok fazla iş fırsatına sahip olacaklarını çünkü Türkiye’nin deniz aşırı yaptıkları işler ile kazandıkları 18,8 milyar Euro’luk gelir ile Çin’den sonra gelen 2. ülke olduğu söylüyor.
Uluslararası firmalar işleri kapmaya devam ediyorlar. BDP’nin Türkiye’de ofisi bulunmamasına rağmen yerel bir ortak bularak pazara girmeyi başarmış ve bu şekilde yükselişe geçmiş firmalardan biri.
BDP Kasım ayında Türk yatırımcı Megapol’un İzmir’in kıyılarında yapmayı planladığı bir proje için açtığı yarışmayı kazanarak işi kaptı. BDP alışveriş ve eğlence merkezi olarak düzenlenecek olan Vaha Projesi için master plan ve konsept tasarımını üretti.
Başka bir talep biraz büyük ölçekliydi. Türkiye 2020 Olimpiyatları’na adaydı. Buna bağlı olarak İstanbul’da önümüzdeki 7 yıl boyunca toplamda 28 milyar Euro’yu bulacak yatırımların yapılması planlandı. Menüde yeni altyapı, konut, ticaret, ofis ve otele kadar herşey vardı. Başkent Ankara’dan açık ara çok önde bir başkent olan İstanbul, bir inşa pazarına dönüştü. Bir yandan deprem odaklı planlama da işin içine girince İstanbul’un uydusu konumuna gelecek yeni kentler, bir inşaat furyası doğurdu. Diğer yandan Türkiye’nin Akdeniz’e kıyıları da deprem açısından güvenli bölgeler olarak değerlenmeye başlayınca inşa faaliyetleri bu bölgelerde de artmaya başladı.
Gensler şuanda Türkiye’de biri büyük bir tema parkı olmak üzere bir kaç proje üzerinde çalışıyor. Ofisin planlama ve tasarım lideri Ian Mulcahey: “Bu ülkede yerel değerlere referans veren çağdaş mimarlığa büyüyen bir ilgi var. Fakat yerel mimarların önünde yönetmelik ve dil sorunları var. Yabancı mimarların yereli iyi anlaması ve her anlamda iyi bir izlenim bırakması onlar için bir şans olacaktır,” diyor.
Nihat Kalfazade ise durumu şöyle yorumluyor: “Burada bir ofisinizin olması önemli. Müşteri ofisinizi görmek, nasıl giyindiğinizi, hangi arabaya bindiğinizi görmek istiyor. Bu ona ne kadar başarılı olacağınız ve ne yaratacağınız konusunda fikir veriyor,”
Gensler’den Mulcahey ekliyor: “Beraber çalıştığımız herkes kendi kültürleri ve tarihi ile ilgili çok donanımlı. Fakat her ne kadar ekonomik güçlerine ve kimliklerine güveniyor olsalar da Avrupa ile olan ilişkiler konusunda hassaslar. Açıkça görülüyor ki içten içe hepsi bir yandan Avrupa’nın tam bir parçası olmayı istemeyi sürdürüyorlar,”