Bu yıl 28. kez düzenlenen Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı - UNICERA öncesi bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Seramik Federasyonu (TSF), seramik sektöründe dünya sıralamasında Türkiye'nin konumunu açıkladı.
Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Ahmet Tahsin Yamaner, Yüksel Seramik Yönetim Kurulu Başkanı, TSF Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve SERKAP Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Mutlu, Turkuaz Seramik Yönetim Kurulu Üyesi, SERSA Yönetim Kurulu Başkanı ve TSF Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kürşad Noyan Özkaya, ECE Holding Yönetim Kurulu Başkanı, TSF – SERSA Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Çenesiz ve TSF Genel Sekreteri Germiyan Saatçioğlu’nun katılımıyla düzenlenen toplantıda sektörün geleceği, hedefleri, yeni yatırımlar ve pazarlar ile sorunları ve çözüm önerileri konuşuldu.
Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Ahmet Tahsin Yamaner konuşmasına, seramik sektöründe Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yerini açıklayarak başladı:
”Seramik sanayi Türkiye’de 1950’li yılların başlarında kuruldu ve 1980’li yıllardan sonra rekabet edebilir konuma geldi. 1990’lı yıllarda ise modernize edilen ve güncel dünya teknolojileri ile yeniden yapılandırılan seramik sanayisinde güçlü bir ülke haline geldik. Bugün Dünya üzerinde kaplama malzemelerinde 8’inci, sağlık gereçlerinde 4’üncü en büyük üretici ülke konumuna yerleştik. Seramik karolarda ve sağlık gereçlerinde Dünya’nın 4’üncü büyük ihracatçısı olurken, karolarda Avrupa’nın 3’üncüsü, sağlık gereçlerinde ise en büyük tek ihracatçısı olduk.”
Seramik Kaplama Malzemelerinde iç pazarda toplam 230 milyon m2, dış pazarda ise toplam 77,2 milyon m2 satış gerçekleştirildiğini; Seramik Sağlık Gereçlerinde ise toplam 11 milyona adet iç pazar, 8 milyon adet dış pazar satışı olduğunu belirten Başkan Ahmet Tahsin Yamaner; “Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere seramik sektörü ekonomisi 2015 yılında iç pazar destekli gelişti. Küresel pazarlarda olan daralma nedeniyle 2015 yılında Kaplama Malzemeleri ihracatımız Aralık ayı sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre miktar olarak %8,90 ve tutar olarak %16,37 azaldı. Aynı sebeplerle Seramik Sağlık Gereçleri ihracatımız Aralık sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktar olarak %2,67 ve tutar Dolar olarak %10,66 oranlarında azaldı. 2016 yılı ihracatımızın da 2015 yılındaki tempoyu sürdüreceğini düşünüyoruz. Seramik Karo ve Sağlık Gereçleri ithalatımızda daralma görülüyor. Karo ithalatı özellikle Çin’e dayalı olmakla birlikte 2015 yılında miktar ve tutar olarak yaklaşık %38 azaldı. Sağlık gereçlerinde ise bu oran %69 artış gösteriyor. Gelecek yıl da bu yıl olduğu gibi benzer bir durumla karşılaşılacağını öngörüyoruz” dedi.
Yamaner; geçtiğimiz yıl sektörün iç pazarda gelişmesini sağlayan en önemli etkenin kentsel dönüşüm projeleri olduğunu, nitelikli, büyük çaplı konut ve yaşam alanlarını barındıran projelerin bu gelişimi desteklediğini belirtti.
Konuşmasında üretim ve yatırım çalışmalarını da değerlendiren Yamaner; “Sektörümüzde serbest pazar ekonomisi içerisinde yeni üretim tesisleri için yapılan yatırımları yakından takip ediyoruz. Kaplama seramiklerinde 330 milyon m2 üretim mevcut olup, bunun 230 milyon m2’si iç pazarda tüketiliyor. Özetle, üretimi iç pazar desteklemekte. İnşaat sektöründeki hareketlilik devam ettiği sürece bu alanda bir sorun çıkmayacağını öngörüyoruz. Sektör için yıllık büyüme tahminimiz %7 oranında. Seramik Sağlık Gereçleri üretimi de yıllık yaklaşık 19 milyon adet olup, bunun büyük kısmı yine iç pazara sunuluyor.”
Türkiye’nin bu alanda bir tasarım merkezi haline gelişinin farkına varıldığının altını çizen YAMANER, “Endüstrileşmenin tarihine baktığımızda, emek yoğun üretimler gelişmiş Avrupa ülkelerinden doğuya doğru kayma eğiliminde. Fakat bu endüstriler, yoğun istihdam sağlamaları açısından toplumlar için önemlidir. Türk Seramik Sanayi; İngiltere, daha sonra Almanya, İtalya ve İspanya’dan kendi ülkemize almış olduğu üretim liderliğini uzun yıllar korumak için tasarımın ne kadar önemli olduğunu yıllar önce fark etti” dedi.
Başkan Ahmet Tahsin Yamaner, sektöre ilişkin önemli sorunlara, çözüm önerilerine değindi ve otoritelerden destek istedi: “Seramik sektörü yerli hammaddeler kullanarak ülkemiz ekonomisine önemli ölçüde katma değer kazandıran bir iş koludur. Sektörün devamlılığı adına seramik hammaddelerine erişim ve bu hammaddelerin sektörde kullanılması zorunludur, ithal ikamesi telafisi mümkün görülmeyen çok büyük kayıplara sebep olacaktır.
İstanbul Şile gibi çok önemli ve kritik kil hammaddesi rezervlerinde bu ocakların işletilmesine getirilecek engeller ve kısıtlamalar sektörümüzü ve dolayısıyla ülke ekonomisini olumsuz etkileyecektir. Yıl içerisinde sektörün büyük uğraşları ile kamu tarafından konulan kısıtlamalar, 2020 yılına kadar kaldırılmış olup sorunsuz işletimin devamını beklemekteyiz.
Hammadde sorunun yanı sıra sektörümüzdeki diğer bir çözüm bulunması gereken konu düşük kar marjları. Yurt dışındaki pazarlarımızdan gelen talep, sağlıklı bir seyir izlememekte. 2016 yılı itibariyle yürürlüğe giren yeni asgari ücret uygulaması her ne kadar işvereni zorlayacak olsa da, işgücü verimliliğinin artırılması, işverenlerin üzerinde bulunan halihazırdaki yüklerin ve bu yeni yükün negatif etkilerinin devletimiz tarafından yeni politikalar ile ortadan kaldırılmasını beklemekteyiz. Asgari ücret ile ilgili devletimizin vereceği desteğin daha fazla olmasını bekliyorduk. Çünkü, iş sağlığı ve güvenliği, çevre mevzuatları ve yeni uygulamaları neticesinde işverene birçok yeni yükler gelmekte.
Ne yazık ki sektörümüz, yatırım maliyetleri ve geri dönüş süreleri açısından, yatırımcıya destek sağlanmadan yatırım alınabilecek bir konumda değil. Dolayısıyla, sanayi yatırımları ortamının iyileştirilmesi ve çalışmaların kolaylaştırılması için devletin pek çok düzenleme yaptığı malumlarımızdır. Teşvik sistemi de bu düzenlemeler arasında. Mevcut teşvik sistemi eskisine göre daha anlamlı ve yapıcı olmakla birlikte yeterli değildir. Avrupa Birliği’nde yerleşik rakiplerimizin faydalanmakta olduğu ‘yoğun enerji tüketen sanayi dallarına Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kararname ve yönetmelikler ile verilmekte olan doğal gaz ve elektrik enerjisi fiyatlarındaki vergi muafiyetleri ve sübvansiyonlar ve sektöre özel enerji fiyatları’ uygulamalarının ülkemizde de uygulanmasını sektörümüzün sağlıklı bir gelecek perspektifinde gelişmesi adına önemsiyoruz.”