Otuz yıl önce bugün mimarlık dünyasının en saygın ödüllerinden Ağa Han mimarlık eğitimi almamış, kendi kendini yetiştirmiş alaylı bir mimara layık görüldü.
Nail Çakırhan içindeki şiiri gençlik yıllarında şair, olgunluk döneminde ve ileri yaşlarda mimar olarak ortaya koyan bir yaratıcıydı. 1910 yılında Muğla’da doğdu. On iki yaşında şiir yazmaya başladı. On üç yaşında ilk el yazması gazetesini, on sekizinde Konya’da ilk basılı mecmuayı çıkardı. On dokuzunda İstanbul’da Tıp Fakültesi’ne yazıldı, fakat fakülteyi bıraktı. Nazım Hikmet’in yönlendirmesiyle hukuk fakültesine girdi. Fakat hukuk fakültesini de bıraktı. Nazım Hikmet’le birlikte “1+1=Bir” adlı şiir kitabını çıkardı. Yirmi dördünde Sovyetler Birliği’ne gitti, ekonomi politik okudu. 1937′de Türkiye’ye döndükten sonra, gazetecilik, kitapçılık, muhasebe gibi türlü işlerle uğraştı.
1951′de Karatepe-Aslantaş’ta kazı yapan ve restorasyonla görevlendirilen eşi Halet Çambel’e yardım etmek için Karatepe-Aslantaş’a gitti. Burada avam projesi Turgut Cansever’e ait olan yapı işlerini üstlendi. Kazı yerindeki koruyucu saçakların uygulamasını yürüttü. Türkiye’deki ilk başarılı çıplak beton uygulamasını gerçekleştirmesi, çeşitli tuğla binalar yapmasının kazandırdığı pratik ona sonradan yapacağı tasarım ve uygulamalarda kolaylık sağlamış olmalıdır.
Doktorunun tavsiyesiyle 1970 yılında eşiyle beraber Akkaya’ya taşındı. Dinlenebilecekleri, huzur içinde çalışabilecekleri bir eve gereksinim duydular. Akyaka’da iki dönüm toprak alıp iki ustanın yardımıyla inşaasını tamamladı.
Kendisi için tasarlayıp yaptığı evle 1983 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü aldığı Büyük Jüri Kararı’nda şöyle yazılıdır:
“Tasarım ve bezemede geleneksel yaşam biçiminin yansıtılması ve sürdürülmesinden kaynaklanan yalınlık ve inceliğe. Evin tasarımı geçmiş örneklerin basit bir yinelemesinin ötesindedir; bezemeleri ağırbaşlı, eskiye benzer yeterli orandadır.
Doğayla olağanüstü uyumu ve çok amaçlı kullanımın üstün niteliği ve iç mekânının etkisi yapıya büyük üstünlük kazandırıyor. Bu havadar ve çekici ev, el sanatlarını canlandırması ve kültürel duyarlığı için özellikle dikkate değerdir.”
Ağa Han Mimarlık Ödülü Hakkında
1977 yılından beri süregiden Ağa Han ödülleri Müslüman ülkelerde bulunan ya da İslam kültürüyle bağlantılı olan projelere üç yılda bir çeşitli kategorilerde veriliyor. Pritzker gibi diğer saygın mimarlık ödüllerinden farklı olarak, Ağa Han ödülleri sadece bireysel binalarla sınırlı tutulmadan, Müslüman toplumların ihtiyaçlarına cevap veren daha geniş bir yelpazedeki projeler arasından seçiliyor.
1 Yorum
Mies van der Rohe’de eğitimini alaylı olarak almış fakat dünya mimari tarihinde önemli yer tutmuş bir mimardı.
“Autodidacte” dediğimiz kendi kendini yetiştirme yeteneği olan birisi olmak her yiğidin harcı değil ama imkansız veya insanüstü veya dehaya bağlı değildir. Sadece çok çaba, çok çalışma ve kendine inanmaya dayanır.
Birde mimarlık okulunda okuyup, deha olup, bunun devletler tarafından ömrünüz boyunca tanınmaması, ve ancak öldükten sonra da size deha demeleri gibi bir durum var. Tanımadınız mı? cevap: Le Corbusier!