Türkiye’nin Tek Biyosfer Alanı: Camili

Bu alanlar içerisinde Karçal Dağları'nın eteklerinde bulunan Macahel bölgesi, özellikle de Camili Havzası çok farklı özelliklere sahip.

Türkiye’nin tartışmasız en güzel yerlerinden biri, Doğu Karadeniz bölgesi. Fırtına Vadisi, Kaçkarlar ve Karçallar… Yüksek dağlarla çevrili bu alanlar, görenleri kendine hayran bırakan manzaralar sunmasının yanı sıra, oldukça zengin bir ekosisteme de sahip. Sadece bu bölgede bulunan endemik bitki türlerinin sayısının neredeyse tüm Avrupa kıtası kadar olduğunu söylemek, herhalde bu zenginliği ifade etmekte yeterli olacaktır.
Bu alanlar içerisinde Karçal Dağları’nın eteklerinde bulunan Macahel bölgesi, özellikle de Camili Havzası çok farklı özelliklere sahip. Macahel (bilek-el), Gürcüce bir kelime. Karçal Dağları’nın eteklerinde bulunan, Türkiye ve Gürcistan toprakları içerisinde kalan geniş araziye verilen isim. 1921 yılında Macahel’i oluşturan 18 köy arasında yapılan referandum sonucu, 12 köyün Gürcistan’da, yani Sovyetler Birliği’nde, 6 köyün de Türkiye sınırlarında kalmasına karar verilmiş (Bu kararda etkili olan en önemli faktör de hiç şüphesiz din faktörü ). Camili, Maral, Düzenli, Efeler, Kayalar ve Uğur köylerinden oluşan Macahel bölgesinin merkez köyü, geçmişten bu yana hep Camili olmuş. Bu sebeple Macahel’in Türkiye’de kalan kısmı, Camili Havzası olarak anılıyor.

Dünyadan kopuk bir yüzyıl

Tüm bu köylerin bağlı bulunduğu Artvin’in Borçka ilçesine ulaşmak oldukça zor. Tek yol, yüksek Karçal Dağları’nı aşmak. Ancak bu yol, kışın 4 metreye varan kar yüksekliğiyle yılın 6 ayı ulaşıma kapalı. Diğer taraf ise yaklaşık 70 yıl boyunca dünyaya kapalı kalan Sovyetler Birliği olunca, Camili Havzası her yıl altı ay dünyadan uzak bir yaşam sürmüş. Karın kalktığı zamanlarda ise bu sefer de SSCB ile sınır kapısı olmak gibi stratejik bir önemi olduğundan, yabancıların köylere giriş çıkışları yasakmış. İşte bu sebeplerden ötürü Camili Havzası, 20. yüzyılın neredeyse tamamını dünyadan kopuk biçimde yaşamış.

Tüm bu yıllar boyunca büyük sıkıntılar çeken yöre halkının aksine doğa, dünyanın en fazla kirlendiği bu dönemlerde kendini korumuş ve en korunaklı, en temiz bölgelerden biri olarak kalmış Camili. Ayrıca dış dünyayla bağlantısı da çok az olduğundan, havzadaki doğal yaşam o kendine özgü, saf haliyle kalmayı başarmış.
Hem doğanın hem de dönemin jeopolitik durumlarının geçit vermeyen koşulları, Camili Havzası’nı eşsiz bir tabiat alanına dönüştürmüş. 2005 yılında bu bakir doğa, UNESCO tarafından Türkiye’nin ilk ve tek ‘dünya biyosfer rezervi’ ilan edildi. Camili Biyosfer Rezervi, dünyada 117 ülkede bulunan 621 biyosfer rezervinden biri. 
Peki biyosfer rezervi ne demek? Kısaca, ‘küresel öneme sahip doğal alanların korunması ve yöre halkının sürdürülebilir gelişimini sağlamak amacıyla UNESCO tarafından onaylanan alanlar’ diyebiliriz. Bu alanlar, tüm dünya için örnek alanlar olarak gösterilir. 
Ayrıca Camili Biyosfer Alanı, WWF tarafından tüm Avrupa’da 100 yer olarak belirlenen, Türkiye’de ise 9 tanesi bulunan ‘Sıcak Nokta’lardan biri. Bu sıcak noktalar zengin bir ekosisteme sahip ve gelişme adına yapılan doğa katliamlarının tehdidi altında olan yerler. Maalesef bu doğa harikası da özellikle HES adı altında yapılan ve doğaya büyük zarar veren yapılaşma tehdidi altında. Bu HES tehlikeleri şimdilik yöre halkı ve birçok çevre örgütü tarafından bertaraf edilmesine rağmen, bölgenin coşkun biçimde akan, birbirinden güzel derelerine göz dikildiği de bilinen bir gerçek.
Bölgenin en büyük şansı ise eğitimli, toprağını ve köyünü seven insanları. Neredeyse yüzde 100’lük okur-yazar oranına sahip bölge halkı, tüm bu tehditlerin farkında.

Camili Biyosfer Rezervi, rakım farkına (350 metre-3500 metre) dayalı olarak ortaya çıkmış olan çok değişik tür ve ekosistemleri içeriyor. Avrupa ve Asya’nın en eski doğal yaşlı ve ılıman kuşak yağmur ormanlarını barındırıyor. Ayrıca insan etkisinden olabildiğince uzak kalmış bu bölge, zengin bir flora ve fauna çeşitliliğine sahip. Saf Kafkas arısı, boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi, dağ horozu, kafkas engereği, kafkas semenderi, kırmızı benekli alabalık ve göçmen yırtıcı kuşlar, Camili’nin eşsiz faunasındaki türlerden bazıları.

Özellikle saf Kafkas arısı, adeta bu bölgeyle özdeşleşti. Dünyada bal üretiminde en çok kullanılan arı çeşitlerinden olan Kafkas arısının yeryüzünde en saf haliyle bulunduğu ender bölgelerden biri burası. Diğer arılara oranla daha uzun olan iğnesiyle, çiçeklerin en lezzetli bölümlerinden topladığı özlerle yapılan balı dünyaca ünlü. Bu balın kalitesinin bozulmaması için çalışan arıcılar, yıllardır birçok ulusal ve uluslararası projenin içinde yer alarak ballarının sadece Türkiye’de değil, uluslararası düzeyde de sertifikalanması için çalışıyor. Özellikle kestane ve ıhlamur balları dillere destan…

Ev pansiyonculuğuna örnek

Türkiye’de doğayı koruma faaliyetleri genelde yöre halklarınca fazla desteklenmez. Yanlış ve eksik bilgiler yüzünden doğayı koruma faaliyetlerinin, kendi yaşamlarına engel olacağını düşünürler. Ancak bu durum, Camili’de yaşayanlar için böyle değil. Eğitim seviyesi oldukça yüksek olan yöre insanı, son yıllarda turizm cazibe merkezi olan bölgede sürdürülebilir gelişmenin esas olması için çalışıyor. Bunu yaparken de ulusal ve uluslararası birçok kuruluştan yardım alıyor. Özellikle yöre halkının kendi kültürel zenginliklerini sergilediği ev pansiyonculuğu, başarılı bir ekoturizm örneği. Ancak burada birini anmadan geçemeyeceğim… Üç yıl önce İZ TV’ de yayınladığımız bir belgesel çekiminde Erkan Can’la birlikte bizimle olan ve birkaç ay önce kaybettiğimiz Hasan Yavuz’un, Camili’de gelişen ekoturizme katkısını unutmamak gerekiyor. Camili bölgesinin ilk ‘köy evi pansiyonunu’ açan Hasan Yavuz’un açtığı yolda ilerleyen yöre halkı, gördüğüm en iyi ev pansiyonculuğu örneklerinden birini sergiliyor. 

Son yıllarda büyük ilgi gören Camili Havzası’nda, yaşlı doğal ormanların haricinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de 68 metre yükseklikten dökülen Maral Şelalesi. Havzanın hemen sınırında bulunan Karagöl de bir başka doğa harikası. Camili zaten o kadar güzel bir alan ki, orada bulunduğunuz her andan keyif alacağınız kesin. 
Macahel’e, Camili Havzası’na gelenlerin muhakkak yapmasını önerdiğim bir diğer şey de bölgedeki köylerin yaşlılarından oluşan ‘yaşlılar korosu’nu dinlemeleri. Dünyadan izole biçimde geçen yıllar sayesinde oldukça zengin ve korunmuş bir kültürel yaşama sahip bölgede, Gürcistan’da bile unutulmuş olan şarkıları yaş ortalaması 70 olan ‘yaşlılar korosu’ndan dinlemek ve onların yöresel danslarını izlemek, iddia ediyorum, dünyada eşine benzerine rastlayamayacağınız bir deneyim…

Katılımcı planlar yapılmalı

YILDIRAY LİSE (Uzman Biyolog, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu MAB İhtisas Komitesi Başkan Vekili):
Biyosfer rezervi koruma yaklaşımı, birbirini tamamlayan üç temel işleve (koruma, gelişme ve lojistik) sahip olmasından dolayı dünyadaki diğer koruma yaklaşımlarından ayrılır. Camili Havzası’nın en önemli geçim kaynakları, arıcılık ve ilgili ürünleriyle ekoturizm uygulamaları. 
Her iki konuda da hem koruma hem de sürdürülebilir kalkınma açısından birer fırsat. Bu fırsatları iyi değerlendirmek ve yönetmek gerekiyor. Son yıllarda ülkemizde giderek önem kazanan ‘korunan alanlarda ekoturizm uygulamaları’, bölgenin taşıma kapasitesi belirlenerek iyi bir hazırlık sürecinden geçilerek planlanmalı. Bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin ise ekoturizm uygulamalarının merkezi olduğu unutulmamalı. Her türlü uygulama, başta bölgenin korunması amacıyla yapılmalı. 
Hazırlanan ekoturizm planları, bölgenin taşıma kapasitesini, konaklama, yeme-içme tesisleri, ziyaretçi yönetimi için gerekli patikalar ve tesislerle yöre halkının ziyaretçilere yönelik kılavuzluk hizmetleri için standartlar geliştirmeli. Katılımcı yöntemlerle hazırlanacak ve uygulanacak bu planlar, bölgenin korunarak kalkınmasına katkıda bulunacaktır. Bu konuda hem ülkemizde hem de dünyada birçok başarılı örnek mevcut. Bölgede yapılan başarılı çalışmalarla Camili Biyosfer Rezervi, bu örnek alanlardan biri olma yolunda ilerliyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın