Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ege Cansen, İstanbul'da yapılması planlanan 3. havaalanı üzerine yazıyor.
İstanbul’un Karadeniz sahiline yakın Tayakadın mevkiinde dev bir havalimanı yapılması planlanıyor.
Bu havalimanından bahsederken “üçüncü” sıfatı kullanılıyor. Ancak benim okuduklarımdan anladığım, bu yeni havalimanı işletmeye alınınca, büyük yolcu uçakların iniş ve kalkış emniyeti için Atatürk havalimanının kapatılması gerekiyor. Zaten bunu bizzat Başbakan da söyledi ve Atatürk Havalimanını kapatınca “imara açmayacağız” dedi. Sadece küçük uçaklar için koskoca Atatürk Havalimanı açık tutmak ekonomik değildir. Öncelikle yapılması kararlaştırılan havalimanı “üçüncü” müdür, yoksa “yeni” midir şunu bir netleştirelim.
İstanbul’un Anadolu yakası ile İzmit, Gölcük, Karamürsel, Yalova, Bursa, Adapazarı ve hatta Bolu, Eskişehir, Kütahya gibi kentlerde veya kasabalarında yaşayanların sayısı Trakya’da oturanlardan çoktur ve çok olmaya devam edecektir. Batı Anadolu’da oturanlardan özellikle dış ülkelere gidecekler, İstanbul Boğazını geçmeden uluslararası bir havalimanına ulaşabilmelidir. Ulaşım maliyeti ve zaman açısından bunun Rumeli yakasındaki bir havalimanına göre daha ekonomik olduğu açıktır. Eğer Atatürk havalimanının kapasitesi daha fazla arttırılamıyorsa, yeni havalimanının yapılacağı adres Anadolu yakasıdır. Üstelik Anadolu yakasında böyle bir havalimanı vardır. Bu da konumu itibariyle sonsuz büyüme imkânı olan Sabiha Gökçen Havalimanı’dır. Bu havalimanının çevresi daha fazla yağmalanmadan derhal harekete geçilmeli ve kapasitesini yılda 100 milyon yolcuya çıkaran “çok terminalli-çok pistli” bir büyüme mastır planı hazırlanmalıdır. Pek tabii Atatürk Havalimanı da çalışmaya devam etmelidir. Açık ara iktisadi çözüm budur.
Ben bunları yazınca yetkililer, “yahu belki de bu adam doğru söylüyordur; şu üçüncü havalimanı meselesini bir daha düşünelim” demeyecektir. Bundan eminim. Değil ben, dünyanın en yetkin bölge planlamacıları aynı şeyleri söylese, muhtemelen hiç bir şey değişmeyecektir. Yine de bu satırları yazarken, bir ümit belki karar gözden geçirilebilir diyorum. Mesela İstanbul Teknik Üniversitesi yeni havalimanı konusunu her yönüyle ele alan bir rapor hazırlayabilir. En ekonomik çözümü belirleyebilir.
Hep düşünmüşümdür. Acaba, Mısır Firavunları, kendilerine pramit şeklinde anıtmezar yaptıracaklarına, aynı parayı sarf ederek yüzlerce km su kanalı ve on binlerce çiftçi evi inşa edip, Mısır halkının refahını arttırsalardı daha iktisadi davranmış olmazlar mıydı? Sonra “onların da bir amacı varmış” derim. Nitekim ölümsüzlüğü amaçlayan Firavunlar, piramit türbeleri sayesinde emellerine nail olmadılar mı? Her yıl milyonlarca kişi onların mezarlarını ziyeret edip, saygılarını sunumuyor mu? Firavun için bundan daha akıllı bir yatırım olur mu?
Son Söz: Amacı bilmeyen, olayı değerleyemez.