Ülkenin Özlemine Bakmak

“Özlem Çekmek” sergisi 16 Aralık günü Studio X'te açılıyor. Sergi öncesinde, sergilenene dair kısa bir yazı:

“Özlem Çekmek” başlığıyla yarın (16 Aralık Cuma), Studio X’te açılacak olan sergi Türkiye’de yaşayan biri Alman diğeri İsviçreli iki tanığın Türkiye’ye dair fotoğraf ve videolarından oluşuyor. Alman gazeteci Gunnar Köhne 20 yıldır Türkiye’de yaşayan bir gazeteci. Köhne’nin sergi mekânının merkezine yerleşen videoları, gazetecinin 20 yılda topladığı hikayelerin bir derlemesinden oluşuyor. Türkiye’nin politik, ekonomik ve kültürel olarak hızla değişim geçirdiği bir dönemde Alman radyo ve televizyonları için muhabirlik yapan gazeteci pek çok insanın hayatından kesitlere tanık olma fırsatı bulmuş. Köhne’nin videoları Türkiye’de yaşayan insanların kişisel “özlem”lerini, arzularını, ilhamlarını yakalıyor; hikayeler üst üste bindiğinde, şehrin ve ülkenin ahvaline küçük bir pencere açıyor. Türkiye’de yaşadığı 20 yıl boyunca aldığı yüzlerce kayıttan bir seçki sunan Köhne’nin belgeselci üslubu kolay izlenir ve sade bir anlatıma sahip. Türkiye’de yaşayan yabancı bir gazeteci için 20 yılda nelerin değiştiği sorulduğunda Köhne: “İnsanlar eskiden daha açıktılar, artık hikayelerini anlatmak istemiyorlar ve bu anlaşılabilir bir şey.” diyor ve ekliyor “Yine de inanıyorum ki birbirimize hikayelerimizi anlatmamız giderek daha da önemli hale geliyor.”

Robert Huber’in işleri ise şehri ve insanlarını başka bir ölçekten yakalıyor. 2004’ten beri İstanbul’da yaşayan ve çalışan İsviçreli fotoğrafçının işleri, yaygın olarak üretilen ve tüketilen İstanbul temsillerinin dışında kalan, çeperdeki fotoğrafların peşinden gidiyor. İstanbul’da yaşamaya başladığı ilk yıllarda şehrin oldukça “hip” bir kent olduğunu söyleyen Huber, bir süre sonra, çalıştığı dergilerdeki sanat editörlerinin benzer fotoğraflar beklediğini fark etmiş. Editörlerin ısmarladığı, modern ama aynı zamanda dindar İstanbul’un dışına çıkıp şehri keşfetmeye başlayan Huber’in fotoğrafları şehrin çeperindeki muğlak alanları ve sahneleri yakalıyor. Şehrin ne kadar hızlı değiştiğini fark edince bu seriye başladığını söyleyen İsviçreli fotoğrafçının işleri kentsel dönüşümün, Osmanlıcı ve Selçuklucu öykünmeci yapıların, üçüncü köprünün, park ve bahçeler müdürlüğünün yerleştirdiği açık hava spor oyuncaklarının izini sürüyor.

Studio X’te 3 Şubat Cuma gününe kadar sürecek olan sergi, tüm dünyada sınırların giderek kapandığı bu günlerde, sınırlar arası diyaloğun önemine ve “özlem”lerimizi paylaşmamızın gerekliliğine sakin bir vurgu yapıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın