Tüm insanlığın ortak geçmişini oluşturan değerlerin korunmasında uluslararası işbirliğini mümkün kılmayı amaçlayan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) listesi Türk eserleriyle doldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran, temsili liste için yılda üç dosya görüşen UNESCO’ya dokuz müracaat yaparak, önümüzdeki üç yıllık ajandasını kapattıklarını söylüyor. Normal listede aşure, Türk kahvesi, ebru, mesir macunu şenlikleri ve başka ülkelerle ortak şekilde kutlanan Hıdırellez bulunurken acil koruma gerektiren listede ahlat taş işçiliği, sabantoy, Sarıkeçililer ve kuş dili yer alıyor. Genel Müdür Evkuran, beşi normal, dördü acil koruma gerektiren liste kontenjanını dokuz konuyla dolduran Türkiye’nin dünya kültür diyaloğuna da büyük bir katkı yapmaya hazırlandığına işaret ediyor.
Sarıkeçililer, konar-göçer Yörüklerin son temsilcileri: Sarıkeçililer, yazın yaylalarda ve kışın kışlaklarda hayvancılıkla uğraşan, konargöçer Türk topluluklarıdır. Yörük topluluklarından biri olan ve bugün sayıları 150 civarında kalan Sarıkeçili aşireti, Türkiye’de konar-göçer yörüklerin son temsilcisidir.
Sabantoy, baharın uyanışı: Sabantoy, ekinlerin büyümeğe başladığı, toprağın yeşerdiği ve tabiatın yeniden canlandığı, baharın uyandığı dönemi temsil eder.
Taş işçiliğinin merkezi Ahlat: Van Gölü’nün kenarında kurulu olan Bitlis’in Ahlat ilçesi, işlenmeye müsait taş malzemenin bolluğu, değişik taş türlerinin mevcudiyeti, geçmiş uygarlıklardan devralınan yapı teknolojisi ve kadim geleneklerin varlığı sebebiyle Türkiye’de taş işçiliğinin en önemli merkezlerinden biridir.