Tüm dünyanın içinde bulunduğu ekonomik krizin, küçük veya büyük etkisi altına almadığı mimarlık ofisi neredeyse yok gibi.
Ulusal ve uluslararası mimarlık yayınlarında her gün, mimarların krizle nasıl başa çıkmaları gerektiğine ve durdurulan büyük ölçekli projelere ilişkin haberler yer alıyor. Avrupa’nın önde gelen mimarlarından Eric van Egeraat’ın Ocak 2009’da ofisinin tasfiye edileceğini açıklamasının ardından son olarak, ünlü mimarlar Frank Gehry, Zaha Hadid ve Richard Rogers, çalışanlarının bir kısmını işten çıkardıklarını açıkladı. Bazıları kötü durumda olduğunu kabul ederken, bazıları ise personel azaltmalarının krizle ilgisi olmadığını belirtiyor.
Los Angeles Times Geçtiğimiz günlerde 80 yaşına giren Frank Gehry, 2008 yılından bu yana çalışanlarının %50’sini işten çıkarmak zorunda kaldığını doğruladı.
LA Times’a verdiği bir röportajda, meslek hayatı boyunca tasarlamayı düşlediği tipte projeler olan Los Angeles’taki karma kullanımlı Grand Avenue ve Brooklyn’deki Atlantic Yards’ın kriz nedeniyle durduğunu söyleyen Gehry ekliyor, “Çok beklediğim halde hiç karşıma çıkmayan bu tarz projelerden iki tanesini aynı anda aldım. Son beş yılımı bu projelere adadım ve şimdi ikisi birden durduruldu. Bu durum gerçekten içinizde bir boşluk yaratıyor.”
Şirketi Gehry Partners’ta şu anki çalışan sayısının bir önceki yıla göre yarı yarıya azaldığını anlatan ünlü mimar, “Beni daha çok kişiyi işten çıkarmaktan kurtaran şey ise, gönülsüzce kabul ettiğim 140 milyon Pound’luk Abu Dabi Guggenheim projesiydi,” dedi ve bu projenin krizi atlatmalarında önemli rol oynayacağını ekledi.
Durdurulan Grand Avenue, Los Angeles’ın çöküntü bölgelerinden birini önemli bir bulvara dönüştürecek 3 milyar Dolar’lık bir proje. “Batı kıyısının Champs Elysees’si” olarak tanımlanan projede bulunması gereken 50 katlı kule, sonradan yapılan revizyonlarda küçültüldü ve zaten alanda herhangi bir inşaata da başlanmış değil. Building Design’ın Şubat 2009’daki bir haberine göre ise, Gehry RMJM ile birlikte aralarında Archial, Atkins, BDP ve Hopkins ile Bennets Associates’in bulunduğu rakiplere karşı, Glasgow’daki 300 milyon Pound’luk bir kampüs projesini almak için yarışıyor.
Genç mimarlar için çalışma ve yeni teknolojiyi tasarımlarına entegre etme biçimi ilham verici nitelik taşımaya devam etse de, bazıları Gehry’nin güncel projelerini “kolay para ve ünlü mimar” kavram ikilisinin hüküm sürdüğü yılların fazlalıkları olarak tanımlıyor. Bu kesim, Gehry’nin gösterişli fotojenik ikonlarıyla ilgilenmiyor, tahmin edilebileceği gibi, çevreye duyarlı ve kırsal kesimde yapılan sosyal konutlar gibi, yoksulluk karşıtı çabalar taşıyan çalışmalar onları heyecanlandırıyor. Birçok genç mimar ise, mimarlık disiplininden, yıldızlardan daha fazla şey bekliyor ve toplumsal, hatta anonim tasarım inisiyatiflerine yöneliyor.
Aslında bu değişim, çok da şaşırtıcı değil, hatta gidişatın bir süre önce bu sonucu işaret ettiği dahi söylenebilir. Ancak, Frank Gehry’nin yıllar boyu süren etkisinin ve ekonomik krizin inşaat planlarını alt üst etme hızının, mimarlık tarihinde bir benzeri olmadığı kesin. Gehry, projelerin devam etmesi için gereken yeni elemanları uzun bir süre ekibine katamadı. Projelerin tam anlamıyla üst üste yığıldığı ofis, şu anda sakin görünüyor.
Gehry Partners’ın geleceği hakkında farklı seçenekleri gözden geçirdiğini belirten mimar, günün birinde kendisinin ofisin başında olmaması halinde ortaklarının işleri nasıl yürüteceğini merak etmeden de yapamıyor. Ekonomik kriz söz konusu olduğunda Gehry Partners, aslında dünyada etkili olan diğer mimarlık ofislerine kıyasla birçok açıdan daha iyi durumda. Önceki yıllara ait konut ve ticari projelerinin cephe kaplamalarını, tartışma yaratacak derecede ucuz malzemelerden seçen Gehry, 1978 yılında en önemli müşterisi Rouse Co.’dan ayrılarak 50 kişilik ekibini 3 kişiye düşürdüğü ve her şeye yeni baştan başladığı günü hatırlayarak, “Eğer gerekirse bunu tekrar yapmaya hazırım,” diyor ve ekliyor: “Tutumlu olmak gerekiyorsa, ben hazırım. Bu şekilde çalışmak hem eğlenceli, hem de kolay. Parayı lüks detaylara ve malzemeye harcamaya ne gerek var? Onlara ihtiyacımız yok. Daha basit şeylerle mutlu olabiliriz.”
Gehry bunları söylüyor ancak ünlü mimarın şirketi, bir tesadüfler zinciriyle bugünkü konumuna gelmedi elbette. Küresel bir dev olmak onun isteğiydi ve yaptığı çalışmalar da hep bu amaca yönelik oldu. Yine de mimar, dünyanın ekonomik durumu ve yaşı gereği, bazı tavizler veriyor. Kendisi ve ailesi için tasarladığı ve yıllar boyunca üzerinde çalıştığı evi yapmaktan vazgeçtiğini ve bunun için ayrılan Venedik’teki araziyi şirkette çalışan oğlu ve ekibindeki iki genç mimar arasında paylaştırmaya karar verdiğini anlatıyor. Karısı ile birlikte Santa Monica’daki -kendi tanımıyla- “mütevazı” evlerinde yaşamaya devam edeceklerini ekliyor: “Paris’i çok seviyorum, hatta hayatımın son yıllarını orada yaşamayı hayal ediyordum. Ancak şimdi, bunu yapıp yapamayacağımı bilmiyorum. Sanırım, Santa Monica 22. Sokak’ta tıkılıp kaldım.”
Sonuç ne olursa olsun, Gehry’nin mirası -özellikle Los Angeles söz konusu olduğunda- emin ellerde görünüyor. Aralarında Charles ve Henry Greene, Richard Neutra ve Rudolf Schindler’in de bulunduğu birçok mimar, bu kentte onun izinden yürüdü. Ancak, onlar dünyanın başka yerlerinde ortaya çıkan stilleri Los Angeles’a getirirken, Gehry’nin yaptığı bunun tam tersi oldu. Farklı kıtalarda, sonradan edindiği “memleketinin” informel estetikten temel alan projelerini tasarladı ve Los Angeles’ı dünyaya taşıdı.
Kısa bir süre önce bünyesindeki asistanların bir kısmını, “ekip yapısını yeniden dengeleme” amacıyla işten çıkaracağını açıklayan bir diğer büyük firma ise, Zaha Hadid Architects oldu. Şirketin, gereğinden fazla eleman çalıştırdığı konusunda yayılan dedikoduların ardından yapılan bir açıklamada, Zaha Hadid Architects’in “şu anda dünya genelinde geçmişe oranla en fazla inşaat aşamasında proje sayısına sahip olduğu, yakın gelecekte de birçok projenin uygulamasına geçileceği, ancak ‘küçük miktarda’ bir personel azaltmasına gidileceği” belirtildi.
Ofisin, her zaman müşterilerin ihtiyaçlarına ve güncel koşullara yönelik kararlar aldığı, birkaç noktanın üzerinde çalışılması gerekse de genel durumun iyi olduğu söylenen bildiride yer alan diğer açıklamalar ise şöyle:
“İnşaat aşamasında olan birçok karmaşık proje söz konusu ve doğal olarak bir inşaatı baştan sona yürütebilecek daha tecrübeli bir ekibe ihtiyaç duyuyoruz. Ekibin yapısını tekrar dengelemek amacıyla asistan sayısında küçük bir eksiltme yapabileceğimizi düşünüyoruz. İşten çıkardığımız ekip üyelerimiz için ise mutlaka alternatif iş olanakları araştırıyoruz.”
Richard Rogers Rogers Stirk Harbour & Partners da, 160 kişilik ekibinden 35 kişinin işine son vereceğini açıklayan bir diğer büyük mimarlık ofisi. Konu ile ilgili konuşan Richard Rogers, uzun kariyerinde gördüğü en kötü günlerin yaşandığını söylüyor ve ekliyor: “Yaşadığımız ekonomik kriz, şimdiye kadar yaşananların en acımasız ve geniş kapsamlı olanı. Etkilerinden korunmak ise bizim için imkansız.”
Şirketin pazarlama direktörü Andrew Morris de, ofisin Leadenhall Kulesi ve 360 London olarak bilinen Elephant & Castle’daki 45 katlı kule gibi önemli projelerinin durduğunu belirtiyor. Söylediği bir cümlenin ise, mimarları karamsarlığa sürüklemesi kaçınılmaz gibi: “Bundan önceki durgunluklarda, tünelin sonunda ışık olduğunu hissederdik. Ama bu kez, en kötüsünü henüz yaşamamışız gibi geliyor.”