TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin düzenlediği "Dönüşen Kent Dönüşen Kültür" başlıklı kongre 17 Şubat’ta İTÜ Taşkışla’da gerçekleştirildi.
Konferans Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Prof.Dr. Deniz İncedayı, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu ve İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Orhan Hacıhasanoğlu’nun açılış konuşmalarıyla başladı.
“Dönüşüm Bağlamında Hukuk, Tasarım, Kültür Mirası ve Afetler” başlıklı ilk oturumda öncelikle Prof.Dr. Afife Batur söz alarak toplumların başlangıcından itibaren kentsel dönüşümün kaçınılmaz olan bir olgu olduğunu, savaş, barış, doğal afet gibi birçok sebepten dönüşümün gerçekleştiğini ve gerçekleşmekte olduğunu dile getirerek İstanbul’un tarihsel süreçteki dönüşümüne değindi. Batur konuşmasında “Konstantin, Byzantion’a bir Roma kenti, II. Mehmed ise Constantinople’a bir Osmanlı kenti imajı kazandırmaya çalıştılar. İstanbul’un bir diğer dönüşümü ise 18. yüzyılda siyasi ve ekonomik değişiklikler sonucu gelişti. Cumhuriyet’in ilanı sonrası da şehir siyasi ve ideolojik bir değişim sürecinden geçti” sözlerine yer verdikten sonra bu dönüşümlerin bir kent için en tehlikeli olabilecek dediği “toprak rantını değerlendirme” üzerine bir dönüşüm olmadığını ifade etti.
Sonrasında söz alan anayasa hukukcusu İbrahim Kaboğlu ise sanılanın aksine, çok eleştirilen 1982 Anayasası’nın fakir ve göz ardı edilebilecek bir anayasa olmadığını, fiziksel çevreyle ilgili olan 23., 56., 57. ve 63. maddelerin yönlendirici hükümler olarak birçok önemli öğeye sahip olduğunu ve karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi bu anayasada da “düzenli kentleşme” ve “dönüşüm” kavramlarının yer almadığını dile getirdi. “30 sene öncesindeki köy-kent dengesi ile bugünkü durum karşılaştırıldığında 1982 Anayasası’nda ağırlıklı olarak ‘köy’ ile ilgili maddelerin bulunması gerekirdi. Ancak 23. ve 57. maddeler özellikle kentle ilgilidir” diyen konuşmacı anayasacıların bile farkına varmadıklarını belirttiği 13. maddeye 2001 senesinde yapılan eklemelerin de kültürel kimlik hakkı, çevresel haklar gibi olumlu maddeleri içerdiğini belirtti. Bunun yanı sıra 125. Maddede yapılan değişikliklerin şehircilik alanında açılacak davaların denetim alanını kısıtladığını ifade eden Kaboğlu, “Bütün sorun anayasaya bağlanıyor. Bu ‘anayasal bilgi kirliliği’ni yansıtmaktadır. Anayasaya aykırı uygulamalar var, anayasa bağlı değil” dedi. Ayrıca konuşmacı anayasaya uygunluğu tartışmalı olan Kanun Hükmünde Kararnameler ile anayasaya uygun olmayan uygulamaların aklanmış olduğunu belirtti.
Doğan Tekeli ise İstanbul’un kentsel dönüşümünün kaçınılmaz olduğunu fakat imar planının dışına çıkılarak, ani kararlarla yapılan uygulamalar sonucu İstanbul’un kontrolsüz büyüdüğünü belirterek Haydarpaşa, Kartal, Sulukule, Haliç Köprüsü ve güncel bir konu olan Taksim projelerini tartıştı.
Yrd.Doç.Dr. Gül Köksal Neoliberal ekonomi politikalarının kent içerisinde faaliyetlerini genel olarak ele alarak İstanbul özelinde “şeffaf bir sürecin gerçekleşmediği” projeleri değerlendirdi.
Prof.Dr. Alper Ünlü “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nı yetkilendirme, tespit, taşınmaz devri ve tescil, tasarrufların kısıtlanması, tahliye ve yıktırma, uygulama işlemleri, dönüşüm gelirleri, diğer mevzuatta yapılan değişiklikler ve son hükümler başlıkları üzerinden inceleyerek, yapı tasarısının problemlerini açıkladı. Buna göre konuşmacı, mülkiyetlerin tasarruf haklarının önce Bakanlık sonra TOKİ ve sırası ile İdare’ye kalabildiğini, belediye sınırları içerisinde tüm afete duyarlı bölgelerdeki taşınmazlar dahil her türlü imar hareketinin Bakanlık ve TOKİ’ye transfer edildiğini, yerel yönetim (İdare) haklarının ise genelde hiyerarşik bir sıra ile üçüncü aşamada kaldığını ve Tğrkiye’nin jeopolitik toprak alanının %90 olasılıkla afet bölgesi olduğunu bu durumda Türkiye’deki imar hareketinin Bakanlık ya da TOKİ tarafından yönetildiğini sözlerine ekledi.
“Dönüşüm bağlamında Kentsel Kimlik, Toplumsal Bellek ve Kültür Politikaları” başlıklı ikinci oturumda öncelikle Doç.Dr. Asu Aksoy söz alarak, çeperleri genişleyen İstanbul için büyük yatırımlar ve iddiaların varolduğunu ve bu iddiların bir güç gösterisi olarak görülebileceğini belirterek, AKM örneğinde olduğu gibi kültür sermayesi ya da finansal sermayeyi yanına alarak inşaat faaliyetlerinin gerçekleştiğini dile getirdi. “Kentin çeperlerinde nezih, güvenlikli, kontrollü ve düzenli mekanlar olarak pazarlanan projeler üretiliyor. Merkezde ise tarihi mirasın temizlenmesi ve kültür turizmi için gösteri alanları oluşturulmasının hedeflendiği bir ‘nezihleştirme’ anlayışı var. Tarihi çevrede de yıkarak yapım gerçekleştiriliyor,” diyen Aksoy, entellektüel sermaye ortaya konulmadan tek yapılabilecek olanın yakırak yapma olduğunu, bunun da ciddiyetli bir tarihsel okuma olmadığını dile getirdi.
Yrd.Doç.Dr. Güncel Önkal ise dönüşüm-değişimin özgürlük yanılsaması, bellek ve insanın yaşanmışlığı üzerinden değerlendirilmesi gerekirken tüketimin yön verdiği yer-mekan ilişkisi ayrımı, kimliklerin değişim talebi ve toplumsal bellek kapsamında kentleşmenin yaşattığı egoizm etkisi başlıkları üzerinden bir konuşma gerçekletirdi.
İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, kültür politikası nedir? Nelere dikkat edilmelidir?, Emek Sineması üzerinden kültürel ve kentsel bellek ve nostalji, İstanbul’da belediyenin kültür merkezlerini nasıl gerçekleştirdiği ve uygun olarak nasıl yapılması gerektiği başlıklarını tartıştı.
“90’lı yıllardan itibaren kentin pazarlanmasında kültür ve sanatın gündeme getirildiğini görüyoruz. Sermaye ve turist çekmeye yönelik dönüşüm projeleri uygulanıyor,” diyerek sözlerine başlayan Kültür Sanat Sen Başkanı Yavuz Demirkaya, konuşmasında kültürek üretim politikalarına değindi. Demirkaya ayrıca İstanbul’da gerçekleştirilen projeler ışığında başka kentlerde görülmeyecek bir şekilde kültürel politiksizleştirme uygulandığını, yıkıp yeniden yapma üzerine bir ısrar olduğunu belirterek “Unutmak yeniyi kabul etmektir” dedi.
“Dönüşüm Sürecinde Kültür, Sanat ve Medya” başlıklı üçüncü oturumun ilk konuşmacısı Atilla Dorsay öncelikle kent ve mimari konusunda güncel konuları işleyen gazeteci, yazarlara değindi ve metodik biçimde sürekli bu konulara eğilen çok fazla yazarın bulunmadığını belirterek güncel projeler ve kentsel dönüşümkavramını ele aldı.
Son konuşmacı Orhan Aydın ise “Kentsel dönüşüm projeleri bir ‘kentsel üleşim’e dönüşüyor” diyerek hükümetin İstanbul projelerini eleştirdi.