Uzmanlar ‘Yenikapı’ya tepkili: İstanbul’u mahvetmeyin

Uzmanlar, Tarihi yarımadada nüfus yoğunluğunu arttıracak her türlü yatırımdan kaçınılması gerektiği konusunda uyarıyor.

Yenikapı’da denizin doldurularak miting ve park alanı yapılacak olması şehir planlamacıları, mimarlar ve STK’ların tepkisine neden oldu.
Deniz doldurularak yapılacak park yeri ve miting alanının tarihi yarımadada nüfus yoğunluğunu arttıracağı bildiriliyor. Tarihi yarımadada nüfus yoğunluğunu arttıracak her türlü yapı faaliyetinin uzun vadede İstanbul’un tarihi dokusuna zarar vereceğini belirten uzmanlar, son dönemlerde bu tarz faaliyetlerin arttığını belirtiyor.

Sultan Abdülhamid Döneminde Başladı

Tarihi yarımadanın dokusuna zarar veren ve nüfusunun artmasına sebep olan yapılaşmanın Osmanlı döneminde Sultan Abdulhamid Han döneminde başladığı bildiriliyor. Mimar Mehmet İşçi, Dünya Bülteni’ne yaptığı açıklamada Sultan Abdulhamid’in Sirkeci Tren Garı’nı inşa ederek İstanbul’daki tarihi yarımadanın nüfusunun artmasına sebep olduğunu, bunun tarihi dokuya verilen ilk ciddi zarar olduğunu söyledi.

Sirkeci Garı’nın yerinde eskiden Sultan Abdulhamid Han’a ait kasırlar bulunduğunu hatırlatan Mimar Mehmet İşçi, padişahın bunları vakfederek bugünkü garı inşa ettirdiğini söyledi. Padişahın kasırlarını vakfetmesinin görünüşte büyük bir alicenaplık olarak görünse de uzun vadede İstanbul’a verdiği zarar sebebiyle yanlış olduğunun altını çizen Mimar İşçi şu ifadeleri kulandı:
“Tarihi dokuya zarar verecek her türlü yatırımdan kaçınmak gerekiyor. Örneğin Büyük Ada’ya su ve doğalgaz götürülmesi büyük bir yanlış olmuştur. Ada, üç beş günlük sayfiye yeridir. Dolayısıyla kaldırabileceği nüfus sınırlıdır. Oraya su ve doğalgaz götürülerek nüfusun artmasına sebep olunmuş, adanın tarihi dokusunun bozulma süreci başlamıştır.

Sirkeci Tren Garı’nı yapılması nasıl yoğunluk ve tahribatı artırdıysa, Unkapanı Köprüsü de, Vatan ve Millet Caddeleri de, Marmaray ve Metro gibi önemli ulaşım akslarının kavşaklarının buraya getirilmesi de aynı yanlışın devamı. Tarihi Yarımada da yoğunluğu artırmayı bırakın, acilen azaltacak tedbirler alınmalı, mevcut tarihi dokunun tahrip olmayan son bakiyeleri ve siluetin son kalan bir parçası da olsa korunmalıdır.

Siz İstanbul’un 800.000 kişi alacak en büyük miting meydanını tarihi yarımadaya yapmayın. Dev projelerinizi ülkenin hiç yatırım görmeyen veya yetersiz olan bölgelerine aktarın. Her şey Ankara’dan göründüğü gibi değil. Burada hayatı yaşanılmaz kılan sebeplere bir yenisini de siz eklemeyin. İşe bisikletle giden insanların hayali bile yaşamıyor büyükşehirlerde.”

“Şehrin Bir Ucundan Diğerine 15 Dakikada Gidilmeli”

Ünlü şehirbilimcilerin ideal şehrin bir ucundan öteki ucuna 15 dakikada gidilebildiği şehirler olduğunu söylediğini kaydeden İşçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Yetkililere sesleniyorum: Yatırım yapma hevesinizi İstanbul’un 150-200 km ötesinde teşkil edilecek ihtisas şehirlerine saklayın. Bu şehirler 500.bin, 100.000, 50.bin, 30.bin nüfuslu olarak kurulacak ve İstanbul’a hızlı trenle bağlanacak, İstanbul’da işini gören hızla memleketine dönecektir. İstanbul’un nüfusu tıpkı, Londra ve Paris gibi ciddi bir devlet politikası uygulanarak 20-30 yılda azaltılarak yaşanabilir bir şehir haline gelecektir.

İstişareye ancak diktatörler önem vermezler. Onlar kendilerini insanlardan üstün görür ve insanları hor görürler. Bunun için kimsenin fikrine müracaat etme ihtiyacı duymazlar. Kendilerinin her konuda mükemmel olduğunu düşünür ve bunu halka telkin ederler. Halkın içinde bulunan yağcılar ve meddahlarla halkı kendilerine daha çok itaat ettireceklerini düşünürler. Bu da onların son derece kuşkulu, korkak ve ürkek olmalarından kaynaklanır. Kendilerinden başkasına asla güvenmezler. Her gürültüyü aleyhlerine sanarak susturmak isterler. Bu konuda ruh sağlığı bozuk hastalar gibidirler.

Yapılmakta olanlar bizim kültürümüzle ve inancımızla örtüşmemekte. Biz yöneticilerimizin istişareye önem vereceği, İbn Arabînin “Halk Hakk’tır” sözünün tecellisi olarak meselelerin çözümünde halkın ehliyetli kesimine danışılarak muhtemel yanlışlarından dönüleceği ve bir şehircilik şurası düzenleyerek işin ehil olanlarına havale edileceği kısaca inandığımız değerlere sıkıca tutunacağımız günlerin yakın olacağını ümit ediyoruz.”

İBB, STK’ları Ciddiye Almalı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı yatırımlarda Mimarlar Odası gibi meslek kuruluşları ve STK’larla yatırımlardan önce istişare etmediğini belirten İşçi, Mimarlar Odası’nın veya bazı diğer meslek kuruluşlarının ideolojik yaklaşımı sebebiyle çok dikkate alınmadığını fakat bu tavrın yanlış olduğunu söyledi. İşçi, “Büyükşehir Belediyesi, ideolojik yaklaşımları olan bir kuruluşun her söylediğinin ideolojik olduğunu düşünüyor olmalı ki, hiçbir konuda meslek odalarını ciddiye almıyor.” dedi.

Avni Çebi: Kamu Arazisi Kalmayınca Denizler Dolduruluyor

Mimar Ve Mühendisler Grubu (MMG) Genel Başkanı Avni Çebi, İstanbul’da kamuya ait çok sayıda arazinin AVM’lere ve şirketlere verildiğini ifade ederek meydan olarak kullanılacak arazinin kalmadığını söyledi.

İstanbul’da daha önce de denizlerin doldurulması yoluyla yol ve yeşil alan yapıldığını belirten MMG Başkanı Çebi, Dünya Bülteni’ne yaptığı açıklamada İstanbul’da eskiden surların denize bitişik olduğunu, denizin doldurularak sahil yoları ve yeşil alan yapıldığını kaydetti.

Denizlerin doldurulmasına karşı olmadıklarını, gerekli kurallara riayet ederek bunun yapılabileceğini ifade eden Çebi, şunları söyledi:
“Denizler doldurulabilir ama bu son çare olarak görülmeli. Maalesef birçok kamu arazisi özellikle TOKİ tarafından yapılaşmaya açıldı. İstanbul’da şu an arazi kalmadı. Oysa Türkiye’de arazi sıkıntısı yok. Kilometrekare başına düşen insan sayısı dünya ortalamasının altında fakat İstanbul’da Allah korusun olabilecek bir depremde insanların sığınabileceği bir meydan yok, Oysa ’99 depreminde çok sayıda meydan vardı. Aradan sadece 13 yıl geçti, İstanbul’da arazi kalmadı.”

İstanbul’un tarihi dokusunun paraya çevrildiğini belirten Çebi, Yenikapı’da yapılacak böyle bir projenin tarihi dokuya zarar vereceği endişesini taşıdığını söyledi. Çebi şu ifadeleri kullandı: “Tarihi eserleri korumuyoruz. Belki tek tek restore ediyoruz ama etraflarında yapılan 50 katlı binalar hem binaların temeline zarar veriyor, hem de tarihi eserlerin silüetini bozuyor. Yenikapı’daki dolgu konusunda da ciddi endişeler taşıyoruz. İstanbul’un tarihi silüeti önünde ciddi tehditler var. Bunların yok edilmesi gerekiyor.”

Tekder: İstanbul’un Meydana İhtiyacı Var Ama Yer Yanlış

Teknik Elemanlar Derneği İstanbul Şubesi (TEKDER)’den Dünya Bülteni’ne yapılan açıklamada İstanbul’un bir meydana ihtiyacı olduğu ifade edildi. Afet anında toplanma merkezi olarak kullanılabilecek alanların başka amaçlar için kullanıldığı ifade edilen açıklamada böyle bir meydanın zorunlu olduğu kaydedildi.

Meydanın karada düzenlenmesinin daha doğru olacağı belirtilen açıklamada zorunlu olmadıkça denizleri doldurmanın deniz ekolojisine zarar vereceği bildirildi. İyi bir teknik uygulama yapılmadığında doğal olaylar (dalga, tsunami, deprem, vs.) yapılan müdahaleyi yok ederek kıyıları aslına döndürebildiği hatırlatılan açıklamada 1999 Gölcük depreminde sulara gömülen yollar hatırlatıldı.

Yenikapı’nın böyle bir dolgu için en uygun yer olmadığı belirtilen açıklamada Topkapı veya Kazlıçeşme’nin bu konuda değerlendirilmesinin daha doğru olacağı kaydedildi. TEKDER’in açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yeni cazibe merkezi oluştururken dikkatli davranılmalı. Bu tür alanları, oluşturmak zor değil. Ancak, artısını ve eksisini iyi düşünmek gerek. Deniz ekolojisine zarar veriliyor. Balıkların yumurtlama alanları, bilinçsizce yok ediliyor. Şu anda Kadıköy’den İzmit’e a kadar her taraf liman veya sahil yolu yapılmak suretiyle neredeyse tamamen dolduruldu. Gebze tarafında Dilovası’nda halkın yürüyeceği sahil şeridi bile kalmadı. Bu tür yerlerde doğa tahribatı fazla. Bunun yanında, kazanılacak alan sosyal olarak kullanımı iyi. Ancak, Topkapı, Kazlıçeşme gibi değerlendiremediğimiz alanlar var. Bu ise başka bir çelişki.”

Büyükşehir Belediyesi: Haliç Artık Kirlenmeyecek

Konu ile ilgili görüştüğümüz Büyükşehir Belediyesi yetkilileri proje hakkında verdikleri bilgilerde Yenikapı Atık su Ön Arıtma Tesisi’nin, Güney Haliç Kanalizasyon Projesi’nin bir aşaması olduğunu belirterek bu projenin İstanbul’un bugünkü nüfusunun üçte biri olan 3 milyon kişiye kanalizasyon hizmeti götürdüğünü ifade ettiler.

Güney Haliç Projesi’nin, aynı zamanda Haliç’in temizlenmesini sağlayacak ve bundan sonra kirlenmesini önleyecek bir proje olduğunu kaydeden yetkililer şu ifadeleri kullandı: “Haliç’e bırakılan atık sular Güney ve Kuzey Haliç kuşaklama kolektörleriyle toplanarak ön arıtma tesislerine taşınmakta ve böylece Haliç’in kirlenmesi tamamen önlenmektedir. Haliç Kanalizasyon sisteminin güney bölümünde, Haliç kıyısında üç noktadan bağlantı kurulmuştur. Bu üç noktadan ana sisteme bağlayan yan tüneller, Haliç kıyısına kurulan su alma yapılarıyla Haliç yüzeyinin kirli ve yağlı sularını bu sisteme taşımaktadırlar. Haliç’ in kirli suları, bu yolla Yenikapı Ön Arıtma Tesisine ulaşmakta ve katı atıklar tutulduktan sonra deniz dibi akıntılarına boşaltılmaktadır.

Sistemin bir parçası olarak, proje kapsamında düzenlenecek olan alan altında; yaklaşık 3 milyon nüfusun atık suyunun arıtılacağı İleri Biyolojik Atık su Arıtma Tesisi kurulacaktır. Bu amaçla ilk etapta 1.976 metre anroşman yapılacak ve anroşman arkasında oluşturulacak dolgu alanı üzerinde yaklaşık bir milyon kişilik miting alanı, 2 bin 200 araç kapasiteli açık otopark, 760 otobüs kapasiteli açık otopark ihtiva eden büyük bir meydan oluşturulacaktır.”

Projeyle Türkiye’nin en büyük ve en yoğun metropolü İstanbul’un merkezine yakın, ulaşım bağlantıları çok yönlü ve güçlü olan, deniz yolu, karayolu, metro, hafif raylı sistemler, havaalanı bağlantısı olan farklı ulaşım imkanları ile toplanmanın ve dağılmanın hızlı ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilebileceği çok fonksiyonlu bir meydan yapılacağı belirtildi.

Denizi doldurarak alan elde etmenin elbette ki olumlu veya olumsuz birçok yanı olduğunu söyleyen İBB Yetkilileri Yenikapı’nın proje hedefleri ve amacı doğrultusunda uygun bir yer olduğunu ifade ettiler.

Dünya Bülteni’ne konuşan İBB yetkilileri, proje alanının temiz ve sağlıklı bir çevre oluşturulmasına yönelik şehir mobilyaları ile donatılacağı ve güvenlik şartlarının en üst düzeyde konforlu bir şekilde sağlandığı, sağlık ve servis hizmetlerinin nitelikli bir biçimde karşılandığı,1 milyon kişinin aynı anda toplanabileceği bir yer olarak “İstanbul Metropolü Miting ve Gösteri Alanı” olarak tasarlandığını belirttiler.

Etiketler

Bir yanıt yazın