Uzunca bir süredir Vahdettin Köşkü, yıkılıp yeniden yapılması ve kesilen ağaçları ile gündeme taşınıyor. Boğazdan geçerken ya da karşı kıyıdan görülen manzara can acıtır cinsten.
Ömer Kanıpak’ın derlediği, bugün Radikal Gazetesi’nde yayınlanan görüntüler tüm süreci ortaya koyuyor. Yerine yeni ağaçların dikileceği belirtilse de alandaki betonlaşma buna ne kadar izin verir, eskiye ne kadar dönülür bilinmez.
Tarihi köşk 1984 yılında korunması gereken taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenmişti. İlk olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından restore edilen köşklerin, betonarme olarak yenilendikten sonra ahşap ile kaplandığı İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tespit edilmesiyle tarihi yapıların yıkılıp aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesine karar verildi. 2 Temmuz 2013’te Resmi Gazete’de yayınlanan kararla, Boğaziçi Sahil Şeridi ve Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planı ve Vahdettin Köşkü ve Çevresi Yol Düzenlemesi Projesi kapsamında acele kamulaştırma kararı alındı.
Video: Radikal Gazetesi
9 yorum
Gezi’yi “1 ağaç için yaptılar” olarak yorumlamak; Gavrilo Princip diye biri olmasaydı, 1. Dünya Savaşı çıkmazdı demek gibi sığ bir bakış açısı olur. Bir ağaç elbette tetikledi birçok şeyi ama Gezi bir birikimdi. Diğer yandan 529 idam için en azından benim duyduğum çok fazla “çıt” var.
Bazı insanlar için 1 ağaç 529 can’dan değerlidir …
1 ağaç için bir Gezi yaptılar.
529 idam için çıt yok.
529 idam için çıt çıkardım ve hala da çok üzülüyor şiddetle karşı çıkıyorum. Tek bir insan bile ölmesin -orada bir suç var mı yok mu bilmiyorum, hiçbir şey ima etmiyorum ama- velevki suç var yine de bir kişi bile idam edilmesin.
Şimdi sizden bu habere konu yorum bekliyorum. İdama yeterince ses çıkarmayan birileri varsa bu sizin vahşete sessiz kalacağınız anlamına mı gelmeli? 529 idam meselesini bu konuyla nasıl ilişkilendirebildiniz? Burada konu Gezi bile değil?
Benim demek istediğim. Bir ağac için her yerde protestolar ediyorlar, televizyona çikiyorlar vs… Tamam güzel, kabul ediyorum, Peki neden ayni insanlar (hepsi demiyelim, genelleştirmek olmaz), insani dramlar oluyor, vahset oluyor, bütün dunayada (suriye, misir, arakan, vs…), ama sesleri çikmiyor.
Enteresan yani.
Geziyi örnek olarak gösterdim çünkü orda agaç kesilecekti, bütün istanbul yakmayi kalktilar.
Burda vahdettin köşkü görüyoruz, öteki yandan koç üniversitesi alani binlerce ağaç kesildi.
Tabiki bir proje yaparken, çevreci olmak gerekiyor, ama çevreci olmadan önce insan olmak gerek…
Yetkisiz Yetkilinin İzah Ettiği Üzere: “”betonarme olarak yenilendikten sonra ahşap ile kaplandığı””
Şeklinde Açıklama Yapılmış. Ortada Acınacak veya Acıtacak Bir Durum Olmadığı, Tersine Bir Düzeltme Düzenleme Olduğu Ortadayken, Neden ? Sürekli Bu Toplumu Yanlış Yönlendirme İşine Soyunuyor İnsanlar…Neden ?
Sayın Bülent A.
Neyi savunuyorsunuz? Binaları yıkıp betonarme olarak sahtelerini yapabiliriz mi diyorsunuz?
Hangi sıfatla, kim olarak? Restorasyon uzmanı mısınız?
Yazıyı Dikkatli Okursanız Celallenmenize Gerek Kalmazdı. Zaten Orjinalleri Yıkılmış Yerine Betornameleri Yapılmış Diyor Yazıda… (Şuan Yapılan Faaliyetten Önce Zaten Beton Yapılmış Diyor..) Siz Hala Neyi Korumaya Çalışıyorsunuz… Atı Alan Üsküdarı Geçmiş….
Bu meselede neden Sinan Genim konuşmuyor? Arkitera.com’daki Genim’den görüş istedi mi mesela?
Merhaba. Haberde yer alan fotoğrafta sağda görülen iki binanın birbirinin aynı olduğu zannını edindim. Bu durum eski eser binalarda da bu şekilde mi idi merak ettim. Birbirinin aynı binaların yapılıyor olması sorununu atlamamalıyız. Bu şekildeki yapılaşma, mimariyi de mimarlığı da bitirir çapta büyük bir hatadır. Her yerin kendine münhasır özellikleri vardır ve buna göre mimarinin kurgulanması en uygun ve olgun olanıdır. Saygılarımla.