Varşova'nın en büyük ve en sevilen kentsel parklarından biri olan Pole Mokotowskie Parkı (Varşova Merkez Parkı), WXCA tarafından yenilendi.
WXCA, Pole Mokotowskie Parkı’nı yeniden tasarlayarak şehrin sakinleri ve ziyaretçileri için daha erişilebilir ve sürdürülebilir bir alan haline getirmiş. 70 dönümlük park, şehirdeki gayri resmi faaliyetlerin şekillendirdiği uzun bir tarihe sahip. Bu da derin köklü alışkanlıklar, uygulamalar ve anılar oluşturmuş. Bu tarihi ele alma zorluğu ile ekolojik hassasiyetler, mimarların “Tasarım Akupunkturu” olarak adlandırılabilecek bir yaklaşımı benimsemesine neden olmuş.
Fransız sosyolog Michele de Certeau, ünlü eserlerinde günlük sosyal pratikler bağlamında taktikler ile stratejiler arasındaki ayrımı vurguluyor. En canlı örneklerden biri, kamu alanlarındaki yolların serbestçe kullanılması.
Varşova’nın en ünlü kentsel parklarından biri olan Pole Mokotowskie, düzensiz yolların bir karmaşası ve bu bağlamda mimarların açıkladığı gibi, günlük, gayri resmi kullanıcı faaliyetleri ve uygulamalarıyla şekillenen, tasarımdan çok tabandan gelen ve kendiliğinden gelişen pratiklerin etkisiyle bir sosyal ve kültürel fenomen oluşturmuş. Parkın formları ve işlevleri benzersiz ve popülerliğine katkıda bulunuyor. WXCA, bu temel doğayı en başından itibaren titizlikle korumuş.
Projenin üstlenilmesinde önemli olan bir diğer unsur da insan ve doğa arasındaki birlikte var olma durumu. En büyük değişiklik ve karmaşık teknolojik zorluk, parkın en dikkat çekici cazibe merkezi ve popüler bir rekreasyon alanı olan su rezervuarının doğal hale getirilmesi olmuş.
1970’lerde inşa edilen ve betonla kaplı mevcut rezervuar yapısı, her yıl yeniden suyla doldurulmak zorundaymış. Son yıllarda, yapının su geçirmezliği kaybolduğunda, rezervuar yalnızca orada yaşayan amfibilerin hayatta kalabilmesini sağlayacak bir seviyeye kadar doldurulmuş. WXCA yaptıkları projede, suyun mekanik, kimyasal ve biyolojik olarak temizlenmesini sağlayan hidro-botanik filtreler ve su bitkileriyle birlikte yıl boyunca su kalitesinin ve saflığının korunacağı bir gölete dönüştürülmesini öngörüyor.
İşlevsel nedenlerle ana su rezervuarı büyütülüp derinleştirilerek tabanındaki 16.000 metrekarelik beton, çakıl taşları ile değiştirilmiş ve yalıtım katmanları ile kaplanmış. Kırılmış beton, yeni oluşturulan biyosenotik bahçede ve kıyı alanlarında tümsekler yapmak için kullanılmış. Ana rezervuar, suyu temizleyen ve sucul hayvanlar için barınak sağlayan mineral filtreler, sazlıklar ve su bitkileri ile desteklenmiş.
Mimarlar, doğal temizlik süreçlerini destekleyen teknolojiler aracılığıyla ek olarak temizlenecek yeni bir doğal su sistemi tasarlamışlar ve bu, ekosistemin dengesinin korunmasını olumlu yönde etkileyecek.
Su sürekli hareket halinde olacak şekilde bir savak, bir dere ve ana göletten oluşan kapalı bir sistem sağlanıyor. Modernizasyon ayrıca doğal hale getirilmiş su sistemi etrafındaki alanı da kapsıyor. Mevcut yolların ağı daha da geliştirilmiş ve yüzeyleri geçirgen bir malzeme ile değiştirilmiş.
Ana rezervuarın üzerine, ahşap köprüler ve çeşitli dinlenme ve eğlence formları için küçük mimarilerle tamamlanan yeni kentsel mobilyalar tasarlanmış. Dinlenme alanları, şezlong platformları ve piknik masaları gibi alanlar eklenmiş. Rezervuarın kuzey kısmında, rekreasyon bölgesi olarak tasarlanan alan göle bakan bir izleyici alanı oluşturan üç farklı yükseklikte oturma alanlarıyla donatılmış. Rezervuarın güney kısmında ise bitkiler ve hayvanlar için daha doğal ve vahşi bir ayrıcalıklı yenilenme alanı belirlenmiş.
Biyosenotik bahçe, parkın merkezinde, eski bir belediye temizlik şirketinin üssünden geri kazanılan arazi üzerine oluşturulmuş. Oluşturulan tümsekler ve çöküntüler yağmur bahçeleri olarak hizmet verirken, yeşillikler ve kamelyalar arasında kıvrılarak ilerleyen bir ahşap platform da inşa edilmiş.