10. Venedik Mimarlık Bienali'nin geçtiğimiz hafta içinde basın açılışı yapıldı.
7-9 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen açılışa dünyanın her yerinden yaklaşık 3.000 basın mensubu katıldı. Yüksek sayıda katılımın gerçekleştiği bienalin, 3 gün boyunca ülke pavyonlarının açılışı ve dünyaca ünlü mimarların katıldığı konferans serileri ile oldukça hareketli bir gündemi vardı. Bu kadar yoğun bir katılımın olduğu 3 gün boyunca Hadid’li, Fuksas’lı, Herzog’lu, Koolhaas’lı konferansların düzenlendiği 250 kişilik konferans salonunun kapısından bile girilemiyordu. Bunun yanında dünyaca ünlü mimarların büyük çoğunluğunu ülke pavyonlarındaki açılışlarda görmek mümkündü.
Bienalin ana temasını oluşturan, aralarında İstanbul’un da bulunduğu 16 adet metropolü konu eden “Cities. Architecture and Society” Sergisi Arsenal’de konumlanıyor. Sergileme düzeni Aldo Cibic tarafından yapılan serginin ilk bölümünde kentlerin uydu fotoğraflarına, ve yoğunluk analizlerine yer verilmiş. Sonrasında kentler, Amerika, Avrupa, Afrika ve Asya şehirleri olarak gruplanmış. Asya’dan Şangay, Bombay, Tokyo, Afrika’dan Johannesburg, Akdeniz ülkelerinden Kahire, İstanbul, Avrupa’dan Barselona, Berlin, Londra, Milano-Torino, Amerika’dan Sao Paolo, Bogota, Karakas, Los Angeles, New York ve New Meksiko şehirlerinin fiziksel ve sosyal bilgilerin yer aldığı panolarda, kentler ile ilgili önemli bilgiler ve kentsel tasarım projeleri yer alıyor. İstanbul’a ayrılan alanda kentsel dönüşüm projeleri kapsamında Marmaray, Zaha Hadid’in tasarladığı Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi, Silahtarağa ve İstanbul Modern Projesi sergileniyor.
Karşılaştırmalı istatistiki verilerin yer aldığı panolarda bazı ilginç notlar dikkat çekiyor:
• New Meksiko’daki yaşayan nüfusun %50’si başka bir yerde doğmuşken, İstanbul’da bu oran %62.
• New York dünyanın en zengin ve en önemli endüstri sonrası şehri. Yaşayanların %90’ı servis sektöründe çalışıyor.
• İstanbul geçtiğimiz 50 yılda %900 oranında büyümüş.
• Johannesburg’da yaşam yılı beklentisi 52 yıl iken Tokyo’da 81 yıl.
• Berlin’in nüfusu 1900 yılından beri nüfusu %72 oranından büyürken, Sao Paolo %7.400, Barselona ise %183 büyümüş.
• Barselona’nın %44’ü açık alanlara ayrılmış.
• Şangay’daki 1996 yılındaki gökdelen sayısı 300 iken 2006 yılında 3.000.
Grafik sunum açısından oldukça başarılı olan ana sergiyi izleyenlerin ortak görüşü İstanbul’un yeterli ölçüde ifade edilmediği yönündeydi. Dikkat çeken başka bir unsurda her kentte yer alan ve o kente ait olan seslerin yayınladığı kutunun olmaması ve İstanbul’un Akdeniz şehri olarak yer almasıydı.
Ana sergi dışında dikkat çeken başka bir sergi ise Arsenal’deki İtalya Pavyonu’ndaki “The New City. Italia-y-2026” sergisiydi. Sergin duvarındaki yazılarda yakın tarih yeni bir şehri canlandırıyor ve anlatıyordu. Aynı zamanda ideal, yaratıcı, ütopik olan Vema adındaki bu şehir Lizbon-Kiev, Berlin-Palermo, Verona-Mantua tren yollarının birleşim noktaları arasında yer alıyordu. İdeal bir şehir oluşturulması amacıyla 2.260×3.700 m boyutlarında bir şehrin varolduğu düşünülerek tasarlanması için 20 adet genç mimarlık ofisi belirlenmiş. Ve bu ofisler bu kentin konut, çalışma alanlarını, alt yapısını, yeşil alanlarını kısacası şehrin tamamını tasarlamışlar. Ortaya çıkan “ideal şehir” tasarımı devasa maketiyle birlikte bienal sonuna kadar izlenebiliyor.
Bienalin Arsenale dışındaki diğer alanı ise Giardini. Giardini’de ise bilindiği gibi ülke pavyonları yer alıyor. Bu pavyonlarda bienalin temasından bağımsız çalışmalar yer alıyor. Mimarlık ve çağdaş sanat ara kesitinde yer alan çalışmaların pek çoğu beklenen etkiyi veremiyor.
Giardini’deki İtalyan Pavyonu’nda diğer ülkelere nazaran en başarılı ve yaratıcı çalışmaların bulunduğu söylenebilir. Sergi için aralarında Berlage Institute, MIT, MoMA, OMA/AMO, London Royal College of Art’ın aralarında bulunduğu 13 farklı uluslararası enstitü davet edilmiş. Pavyon’daki MIT Şehir Laboratuvarı’nın Roma’nın cep telefonu verileri ile ölçerek yaptığı gerçek zamanlı haritalama çalışması, Berlage Enstitüsü’nün kentsel bağlamdaki okuma ve müdahelede yeni yolları sunan çalışması, OMA/AMO’nun körfez ülkeleri ile ilgili sunumu, Domus dergisinin Pyonyang ile ilgili video çalışması, C-photo Magazine’nin fotoğraf sergisi dikkat çeken çalışmalar arasında.
OMA/AMO’nun körfez ülkeleri ile ilgili sunumu
Diğer ülke pavyonlarından çoğu sergi konusu ve sunumu açısından sınıfta kalırken, yukarıda değindiğimiz İtalya pavyonu, İskandinav Ülkeleri pavyonu gerek binası gerekse yalın anlatımı açısından, Rusya pavyonundaki Alexander Brodosky’nin hayatındaki favori şehrini anlatan çalışması, Almanya pavyonundaki Convertible City ve Yunanistan pavyonundaki Yunan Adaları ile ilgili sergi sınıfı geçen çalışmalar arasındaydı.
Çin Halk Cumhuriyeti Pavyonu
Yukarıda sözünü ettiğimiz sergilerin tümü 19 Kasım’a kadar izlenebilir. Sergilere ek olarak bienal kapsamında 20 Ekim’de Leonardo Fiori tarafından bir konferans, Francesco Grafolo tarafından 9-19 Kasım 2006 tarihleri arasında bir workshop çalışması düzenleniyor.