"People Meet in Architecture" başlığı altında düzenlenen 12. Venedik Mimarlık Bienali, 26 Ağustos 2010 tarihinde Teatro Piccolo Arsenale'de düzenlenen basın toplantısıyla kapılarını ilk olarak dünyanın dört bir yanından gelen basın mensuplarına açtı.
Basına özel olarak gerçekleşen etkinliklerin ardından, bienal 29 Ağustos’ta bütün ziyaretçilere açılacak.
Bienalin direktörü Paolo Baratta ve kürator Kazuyo Sejima’nın hazır bulunduğu basın toplantısında bienalin içeriği ve ziyaretçileri nelerin beklediği ile ilgili bilgiler verildi.
Geçtiğimiz senelere göre daha fazla ilginin gözlendiğini söyleyen Baratta, basın toplantısında ilk olarak İtalya Kültür Bakanlığı’ndan gelen mektubu okudu. Ardından sıklıkla sorulan “Bir mimarlık sergisi nasıl olmalıdır?” sorusunun cevabını vermek istiyorum diye sözlerine devam etti, “Bir mimarlık sergisi kendi dilini kullanmalıdır. Sadece bir dökuman sergisi olmamalı ayrıca günlük ve olağan arasındaki yeni olanakları gösteren görsel bir tecrübe yaşatmalı.”
2008 yılında Aaron Betsky’nin küratörlüğünü yaptığı bienalin teması “Out There: Architecture Beyond Building (Orada: Binaların Ötesindeki Mimarlık)” ismini taşıyor ve mimarlığın sadece bina inşa etmek olmadığına işaret ediyordu. Bu tema Baratta’ya göre hem eğlenceli hem de karamsar bir içerik sunuyordu. Bu seneki bienalde Sejima’nin etkisiyle mimarlıkta daha dingin bir döneme giriliyor.
Baratta, bu seneki bienalde üniversiteler ile yapılan işbirliğinin üzerinde önemle durdu. Üniversitelere yapttıkları çağrı sonucunda sadece İtalya’dan değil Avrupa’daki diğer ülkelerden ve Amerika Birleşik Devletleri’nden olumlu cevaplar aldıklarını, bu işbirliğinin hem öğrenciler hem de öğretim üyeleri için önemli olduğunu söyledi.
Daha sonra sözü küratör Sejima’ya verdi. Sejima bienalin ilk kadın ayrıca Fuksas’tan sonra profesyonel olarak mimarlık yapan ikinci küratorü. “Yaklaşık bir sene önce bana kürator olmam teklif edildiği zaman reddetmeyi düşünüyordum. Daha sonra bu teklifin hayatımda alabileceğim önemli bir ödül olduğunu farkettim,” diyerek sözlerine başladı ve şu şekilde devam etti: “21. yy’in başlamasıyla pek çok şey değişti. İnsanlar, kültürler ve ekonomiler birbirine hiç olmadığı kadar bağlı. Teknolojinin avantajlarını kullanarak insanları birbirine farklı bir yolla, internet ile bağlıyoruz. Bu yeni dünyada mimarlığın eşsiz ve önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Palazzo delle Esposizioni’de ve Arsenale’de birbirinden farklı büyüklükte odalar bulunuyor. Her bir sergi mekanı kendi alanını ve her katılımcı eşsiz mimari bağlam içinde kendi projesini oluşturuyor. Böylelikle bu atmosfer içinde tek bir bakış açısı yerine birden fazla bakış açısını görme şansı doğuyor. Bu insanların mimarlıkla, mimarlığın, insanlar, insanların birbiri ile ilişkisi için bir zemin oluşturuyor. Bunun yanında, mekanlar sadece mimarlar tarafından oluşturulmuyor. İşin içine sanatçılar, mimarlar ve mühendisler de giriyor. Hepsi mimarlık ve insanla farklı ilişkiler kuruyor.”
Sejima’nın aynı zamanda ortağı olan ve sanat danışmanlığını yapan Ryue Nishizawa ve diğer danışman Yuko Hasegawa’ya teşekkür etmesinin ardından soru-cevap kısmına geçildi.
Bu sorulardan bir tanesi kentin bienaldeki rolü üzerindeydi. Sejima, cevap olarak bienalde kentin farklı yansımalarını görebileceğimizi söyledi. Katılımcıları nasıl belirlediniz şeklinde gelen soruya da “yaptığımız araştırmalar sonucunda katılımcılara karar verdik,” şeklinde cevap verdi.
Giardini’deki tarihi pavyonlar, Arsenale ve şehrin farklı noktalarındaki mekanlarda toplam 53 ulusal katılımcı bulunuyor. Bunların arasında bulunan Arnavutluk, Bahreyn, İran, Malezya, Ruvanda ve Tayland bienale ilk kez katılan ülkeler.
Bienale paralel 20 etkinlik düzenleniyor.
Bu sene uzun bir aradan sonra 2 mekan Bienal’e katıldı. Bunlardan birisi Sala delle Colonne ve diğeri ise ASAC Library.
Altın Aslan Ödülü 28 Ağustos 2010 tarihinde Giardini’de yapılacak tören ile Rem Koolhaas’a verilecek.
Uzun bir zamandır konuşulmasına ve bu konuda pek çok soru gelmesine rağmen Türk Mimarlığı bu senede Venedik Mimarlık Bienali’nde yer almıyor. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’nın bir çalışma yaparak bienale başvurması gerekiyor. İki ay suren, dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerin geldiği, bu önemli mimarlık etkinliğinde Türk Mimarlığı da diğer ülkeler gibi temsil edilmeyi hakkediyor.