Bauhaus akımının 100. yılını kutlayacak olması sebebiyle, Almanya’nın Weimar kentinde tarihi açıdan sembolik önemi olan bir konumda yeni bir müze tasarlandı.
Bauhaus sanat, tasarım ve mimarlık akımının 100. yılını kutlamak için, mevcut Bauhaus binalarının restorasyonunun ve renovasyonunun yanı sıra, Bauhaus’a ve onun devrim niteliğindeki ürünlerine ithafen iki yeni müze açılacak. Bu müzelerden ilkinin resmi açılışı, Almanya’nın doğusundaki Weimar kentinde 6 Nisan 2019’da yapılacak.
Berlinli mimarlar Heike Hanada ve Benedict Tonon’un ortaklaşa tasarladığı müze, 1919-1926 yılları arasında Weimar’da (okul, daha sonra siyasi ve mali baskılar nedeniyle Weimar’dan Dessau’ya taşınmak zorunda kaldı) tasarlanan/üretilen nesnelerin ve projelerin sergilenmesine ayrılan ilk özel alan olacak.
Müze, beton kaidenin üstünde yükselen yekpare bir küp olarak tasarlandı. Cephesinde yatay olarak asılmış opak cam paneller ve asimetrik ızgara üzerinde düzenli bir ritim oluşturan ince siyah şeritler yer alıyor. Gece saatlerinde 24 beyaz LED şeridi, binanın geometrisini vurguluyor.
Klasik sanat müzesi olma özelliğinin ötesinde olan müzenin ziyaretçilerinin endüstriyel atölye alanlarında etkin katılımcılar olması bekleniyor. Yatay ve dikey çizgilerin karşılıklı etkileşimi, brüt betonla çevrili iç mekânlarda devam ediyor. Bir dizi çift kat yüksekliğinde boşluk sayesinde oluşan beklenmedik perspektifler, çerçeveli görünümler ve içeriyle dışarının kurduğu şaşırtıcı görsel bağlantılar yapıyı vurguluyor. Müzenin coşkuyla akan merdiveni, yukarıdaki beton kirişli tavanda yankılanıyor.
Yeni Bauhaus müzesi, Weimarhallenpark’ın yamacında yer alıyor. Müzeye iki noktadan: bodrum katından parka açılan bir terastan ve diğer tarafta altı metre daha yüksekteki sokak seviyesinden erişilebiliyor. Kenti yalnızca parka bağlamakla kalmayan müze, aynı zamanda konumuyla da öne çıkıyor. Müze, Weimar Cumhuriyeti döneminde oluşturulan kamusal yeşil alan ile 1930’ların sonlarında 1940’ların başlarında Naziler tarafından gücün sembolü olarak inşa edilen anıtsal “Gauforum” kompleksi arasında yer alıyor.
Konumun, Weimar kentinin iki tarihi göstergesi arasında belirlenmesinin önemli bir karar olduğunu belirten Hanada, yeni müzenin siyasi açıdan güçlü duygular uyandıran komşusunun karşısında ayakta duracak şekilde tasarlandığını söylüyor. Müzenin buraya yerleştirilmesi ile hem Bauhaus’un kuruluşu, hem de onu şehirden uzaklaştıran baskıcı güç vurgulanıyor. Bu bağlamda Bauhaus, bir zamanlar modern sanatçıların ve mimarların bir araya geldiği bir okul olmanın ötesinde, günümüzde hala geçerli olan düşünsel bir konumu temsil ediyor.
Bauhaus sanat, tasarım ve mimarlık akımının 100. yılını kutlamak için, mevcut Bauhaus binalarının restorasyonunun ve renovasyonunun yanı sıra, Bauhaus’a ve onun devrim niteliğindeki ürünlerine ithafen iki yeni müze açılacak. Bu müzelerden ilkinin resmi açılışı, Almanya’nın doğusundaki Weimar kentinde 6 Nisan 2019’da yapılacak.
Berlinli mimarlar Heike Hanada ve Benedict Tonon’un ortaklaşa tasarladığı müze, 1919-1926 yılları arasında Weimar’da (okul, daha sonra siyasi ve mali baskılar nedeniyle Weimar’dan Dessau’ya taşınmak zorunda kaldı) tasarlanan/üretilen nesnelerin ve projelerin sergilenmesine ayrılan ilk özel alan olacak.
????? Müze, beton kaidenin üstünde yükselen yekpare bir küp olarak tasarlandı. Cephesinde yatay olarak asılmış (floating) opak cam paneller ve asimetrik ızgara halinde düzenli bir ritim oluşturan ince siyah şeritler yer alıyor. Gece saatlerinde 24 beyaz LED şeridi, binanın geometrisini vurguluyor.
“Klasik sanat müzesi olma özelliğinin ötesinde olan müzenin ziyaretçilerinin endüstriyel atölye alanlarında etkin katılımcılar olması bekleniyor. Yatay ve dikey çizgilerin karşılıklı etkileşimi, brüt betonla çevrili (raw concrete-lined) iç mekânlarda devam ediyor. Bir dizi çift kat yüksekliğinde boşluk sayesinde oluşan beklenmedik perspektifler, çerçeveli görünümler ve içeriyle dışarının kurduğu şaşırtıcı görsel bağlantılar yapıyı vurguluyor. Müzenin coşkuyla akan (dramatic cascading, çağlayan) merdiveni, yukarıdaki beton kirişli tavanda yankılanıyor.
Yeni Bauhaus müzesi, Weimarhallenpark’ın yamacında yer alıyor. Müzeye iki noktadan: bodrum katından parka açılan bir terastan ve diğer tarafta altı metre daha yüksekteki sokak seviyesinden erişilebiliyor. Kenti yalnızca parka bağlamakla kalmayan müze, aynı zamanda konumuyla da öne çıkıyor. Müze, Weimar Cumhuriyeti döneminde oluşturulan kamusal yeşil alan ile 1930’ların sonlarında 1940’ların başlarında Naziler tarafından gücün sembolü olarak inşa edilen anıtsal “Gauforum” kompleksi arasında yer alıyor.
Konumun, Weimar kentinin iki tarihi göstergesi arasında belirlenmesinin önemli bir karar olduğunu belirten Hanada, yeni müzenin siyasi açıdan güçlü duygular uyandıran komşusunun karşısında ayakta duracak şekilde tasarlandığını söylüyor. Müzenin buraya yerleştirilmesi ile hem Bauhaus’un kuruluşu, hem de onu şehirden uzaklaştıran baskıcı güç vurgulanıyor. Bu bağlamda Bauhaus, bir zamanlar modern sanatçıların ve mimarların bir araya geldiği bir okul olmanın ötesinde, günümüzde hala geçerli olan düşünsel bir konumu temsil ediyor.