Yarışmayla Yapanlar Buluşuyor 2017 – 2. Oturum

1 Nisan 2017'de yapılan "Yarışmayla Yapanlar Buluşuyor" etkinliğinin ikinci yarısında, yarışmayla yapılan ve uygulanan projelerin mimarları, yarışma ve uygulama süreçleriyle ilgili sunum yaptılar.

Etkinliğin ikinci bölümünde, yarışmayla yapılan ve 2016 yılında uygulamaları tamamlanan projelerin mimarları, tasarımdan uygulamaya, yarışmalarda geçirdikleri süreçleri anlattılar. Bu bölümde: Antalya Expo Kulesi, Mimar Sinan Kongre ve Sergi Merkezi, Kayseri Ticaret Odası Hizmet Binası ve Kayseri İç Kalesi Arkeoloji Müzesi projelerinin sunumları yapıldı.

Daha sonra Ömer Yılmaz, Yarışmayla Yap Projesi’ni, çalışma yöntemlerini, 2012’den bu yana geçirilen süreci anlattığı bir sunum yaptı. Yılmaz’ın sunumunun ardından Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak, Lüleburgaz’da yarışmayla uygulanan ve yapılması düşünülen projelerden bahsetti.

3. bölümde, farklı yıllarda yarışma sürecinde yaptıkları tasarımları, uygulamada tamamen veya büyük ölçüde değişen mimarlar, proje süreçlerini anlattılar. Bu bölümde, Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Hizmet Binası, Antalya Kent Merkezi Doğu Garajı ve Halk Pazarı, Antalya Karaalioğlu Parkı projelerinin sunumları yapıldı. Ardından Sıddık Güvendi, ofislerinin yarışma deneyimlerini anlattığı bir sunum yaptı.

Yapılan sunumlar şöyle:

Antalya Expo Kulesi


“‘Simge yapı nasıl yapılır?’ fikriyle yola çıktık.”

Zeynep Melike Atay Kızıltaş, kule projesinin ihale usulüyle bir firmaya verildiğinden, Mimarlar Odası’nın girişimiyle de yarışma açıldığından bahsetti. Tasarladıkları projenin programını kısaca açıkladı. Tamamen fonksiyondan çıkan bir tasarım olduğunu, seyir kulesi olarak tasarlandığını, Expo’nun simge yapısı olduğu için tasarımlarında, “Simge yapı nasıl yapılır?” fikri üzerinden hareket ettiklerini söyledi.

“Bir ara projeden vazgeçiyorlardı.”

Daha sonra projenin uygulama sürecinde karşılaştıkları sorunlardan bahsetti. Sürecin bir bölümünde, Expo alanını tasarlayan firmanın kuleyi de tasarlamak istediğini; bu yüzden o dönemde işverenin projeden vazgeçme ihtimalinin oluştuğunu; ama yarışmayla kazanan proje yerel gazetelerde çok yer aldığı için karardan geri dönemeyip kendileriyle sözleşme yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Sözleşme sonrasında ekibin projeyi 4-5 aylık süreçte teslim ettiğini, uygulamanın da 9 ay içerisinde bitirildiğini söyledi.

“Yarışmacıların şantiyede olması çok istenmedi.”

Kızıltaş, inşaatın çabuk bitmesi istendiği ve yarışmacıların şantiyeye girmesinin süreci uzatacağını düşünüldüğü için, uygulama sürecinde şantiyeye girmelerine izin verilmediğinden bahsetti. İzin verilmediği için şantiyeye gizlice girip fotoğraf çektiklerini ve inşa edilen yapıyı kontrol ettiklerini söyledi.

Mimar Sinan Kongre ve Sergi Merkezi (Antalya Kepez Belediyesi Kongre ve Sergi Merkezi)

Sadık Gökhan Ekinci, yarışmanın ilk başta “Antalya Kepez Belediyesi Kongre ve Sergi Merkezi” başlığıyla açıldığını, daha sonra merkezin isminin “Mimar Sinan Kongre ve Sergi Merkezi” ne dönüştürüldüğünü söyledi. Daha sonra kısaca, projenin teknik özelliklerine ve ihtiyaç programına değindi.

“İklimsel sürdürülebilirlik önemliydi.”

Ekinci, ekibin yarışmanın ilk açıldığı süreçteki çıkış fikrini şöyle açıkladı: “Ankara’dan, İstanbul’dan gelirken yapıyı görmek durumundayız. Bu durum bize önemli bir fikir sağladı.” Tasarımdaki amaçlarının insanların bir araya gelecekleri bir toplanma mekanı oluşturmak ve mekanın yaya yoluyla ilişkisini kurmak olduğunu söyleyen Ekinci, proje Antalya gibi sıcak bir iklimde yapıldığı için, tasarımlarında iklimsel sürdürülebilirliğe önem verdiklerini söyledi.

“Peyzaj çalışmalarının çoğu uygulanmadı.”

Ekinci, projenin tasarımıyla uygulamasının örtüşmediği noktalara: nikah salonu önünde tasarladıkları peyzaj çalışmalarının uygulanmaması, 2000 kişilik konferans salonu için tasarladıkları ışıklıkların yok olması, zemine kendi istekleri dışında altı adet Selçuklu Yıldızı yerleştirilmesi gibi örnekler verdi.

Kayseri Ticaret Odası Hizmet Binası

Arman Yaşa, tasarladıkları yapının planını ve genel programını kısaca aktardıktan sonra, uygulama aşamasında değişen birkaç noktaya değindi. Yapılan değişiklerden en önemlisinin, işverenlerin binaya ayrı protokol girişi eklenmesini istemeleri sebebiyle bina ölçeğinin büyümesi olduğunu; arka kısıma doğru büyüyen binada merdiven sayısının da arttığını söyledi. Yaşa, uygulamada karşılaştıkları bir başka zorluğu “Genel olarak hep ‘ne gerek var’cılar vardı.” sözleriyle ifade etti.

Kayseri İç Kalesi Arkeoloji Müzesi


Kadir Uyanık, 2008’de açılan ve 2016’da tamamlanan iki aşamalı yarışmaya katıldığında henüz öğrenci olduğundan; yarışma, tasarım, uygulama sürecinin bu kadar uzun sürmesinde, süreçte sıklıkla değiştirilen kararların etkili olduğundan bahsetti. İlk çizdikleri projede, iç kalenin sokaklar, seyir terasları ve peyzaj alanlarından oluştuğunu söyleyen Uyanık, daha sonra Belediye’nin kentteki arkeoloji müzesini yetersiz gördüğünü, Kale İçi’nin bir arkeoloji müzesine dönüştürülmesine karar verdiğini belirtti. Uyanık, bu karar üzerine değiştirdikleri tasarımda, arkeoloji müzesinin planını, “Kültepe’yi anlamak” fikri üzerinden hazırladıklarını söyledi.

Yarışmayla Yap’ın başlangıçtan günümüze geçirdiği süreç

Ömer Yılmaz, 2012 yılında başlayan Yarışmayla Yap sürecini anlattı. Projenin başlangıcından bu yana açılan yarışma sayısının arttığını belirtti. Yılmaz konuşmasında genel olarak: YY etkinlikleri, basılı yayınları ve medyasından, YY olarak yarışmaların açılmasını teşvik etmek için yaptıkları kurum ziyaretlerinden ve YY’nin çalışma sisteminden bahsetti. Yılmaz’ın, YY’nin çalışma sistemiyle ilgili değindikleri arasında şunlar vardı:

• Yarışma zamanlarının çakışmaması için takvim yapmak
• Tecrübeyle biriken bir jüri havuzu oluşturmak (jüri üyeliğine seçmek üzere belirlenen kriterlere göre, kategorilerin olduğu bir havuz )
• Raportörlük kılavuzu hazırlamak (“Yarışma öncesi toplantısı nedir? Nasıl yapılır?”, “Yarışma resmi gazetede nasıl ilan edilir?” vb.)

Ömer Yılmaz, yarışma açan kurumlardan birisi olan Mimarlar Odası’nın, açtığı yarışmaların süreçleriyle ilgilenmemesi, yanlış ve eksik ifadelerin bulunduğu şartnameler hazırlaması, yarışma sonrası rapor ve tutanakları yayınlamaması gibi nedenlerle, yarışma ortamını olumsuz yönde etkileyen bir kurum olduğunu belirterek eleştirdi.

“Yarışmalarıyla Lüleburgaz”

Emin Halebak konuşmasında; Lüleburgaz Terminali, Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi gibi yarışmayla uygulanan projelerden ve Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi, Lüleburgaz Yüzme Akademisi gibi yarışmayla uygulanacak olan projelerden ve yarışma süreçlerine bakışından bahsetti. Halebak’ın konuşması, genellikle yarışmacılardan dinlediğimiz yarışma süreçlerini, yarışma açan bir kurum tarafından dinlemek ve farklı aktörlerin yarışma süreçlerini kendi taraflarından nasıl algıladığını görmek açısından önemliydi.

“Biz bütün kabiliyetsizliklerimize rağmen nasıl seçilmeyi beceriyorsak, siz de bütün kabiliyetlerinizle bizi ikna etmek durumundasınız.”

Halebak, yarışma projelerinin mimarların istediği gibi uygulanmaması durumuyla ilgili olarak: “Bizim yarışma projelerinin sadece %10’unu yapabilme şansımız var. O yüzden öyle projeler çizin ki, ne kadar eksiltsek de geriye iyi bir öz kalabilsin.” dedi.

Yarışma süreçlerinde kendilerinin üst idarelerle yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak “Sıkıntılar hep olur ama biz yılmayacağız, yarışmalar açmaya devam edeceğiz.” dedi.

Yarışmacıların süreçte yarışma açan kurumların, işverenlerin söylediklerini dinleyip, tasarımlarını değiştirmek zorunda kalmaları üzerine olan şikayetleriyle ilgili olarak: “Biz bütün kabiliyetsizliklerimize rağmen nasıl seçilmeyi beceriyorsak, siz de bütün kabiliyetlerinizle bizi ikna etmek durumundasınız. Mimarlar, siyasilerin isteklerine, eğer bu istekler doğru değilse, direnmek zorundalar.” dedi.

Mimari yapıların nasıl olması gerektiğiyle ilgili görüşünü ise, “Yapı, insanları içine davet etmeli. Eğer insanlar yapının içinde mutlu değilse, o yapı bulunduğu kente değer katmamışsa, yarışmada 1. olmuş, 2. olmuş, hiç bir anlamı yok.” diye ifade etti.

Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Hizmet Binası Yarışması


Semra Uygur kısaca, yarışmanın açıldığı 2005 yılından, uygulandığı 2016 yılına kadarki 11 yıllık süreci anlattı. 2012’ye kadar, süreçte kopukluk olduğunu söyleyen Uygur, 2012’de Yenişehir Belediye Başkanı’nın değişmesiyle birlikte, kendilerinden tasarımı yeni bir programla yeniden yapmalarının istendiğinden bahsetti. Ancak yedi senelik kopuk süreci içerisinde yarışma arsasını Büyükşehir Belediyesi’nin bir kültür merkezi yapmak için aldığını belirten Uygur, yeni bir arsa bulmak için de epey süre geçirdiklerini, projeyi yeni alana uyarladıklarını, sonuç olarak ilk hazırladıkları projeden sonra tasarımın tamamen değiştiğini anlattı.

Antalya Kent Merkezi Doğu Garajı ve Halk Pazarı

Emre Erkal, Belediye’nin “halk pazarına çözüm getiren, sosyal yaşamı destekleyen ve kentteki kültürel beklentilerin karşılandığı” bir programa sahip bir tesis istediğinden bahsetti.

Projenin inşaatının başlamasıyla birlikte proje alanının yarısına yakın bir bölümünde Roma dönemi Nekropolü’ne ait yüzlerce mezarın bulunduğunu ve bununla birlikte Nekropol ve Doğu Garajı bölümleri için ayrı ayrı öneriler geldiğini, birçok kurumun bir araya gelerek olası çözümleri tartıştığını anlattı.

Yarışma projesi teslim edildikten, inşaat ihalesi yapıldıktan sonra 15 proje değiştirdiklerini belirten Erkal, “Pazar yeri nekropolün üzerinde tutulabilir mi?” sorusu üzerinden çözümler önerdiklerini söyledi.

Antalya Tarihsel Karaalioğlu Parkı

Hüseyin Kahvecioğlu konuşmasına 1940’larda yapılan Karaalioğlu Parkı’nın kent hafızasında yer etmiş çok önemli bir mekan olduğunu söyleyerek başladı. Bu kamusal mekanı tamamen korumaya ve arındırmaya yönelik bir proje yaptıklarından bahsetti.

Yarışma sürecinde değiştirdikleri ve korudukları unsurlardan bahseden Kahvecioğlu, alandaki kapalı spor salonu ve açık tribünün, sadece sporcuların değil, tüm kentlilerin kullandığı son derece kıymetli yapılar olduğunu, bu sebeple onları koruduklarını söyledi.

“Yaşayan bir park ve çok güzel kullanılıyor.”

Süreç içerisinde projede nelerin değiştiğine kısaca değinen Kahvecioğlu, ilk tasarım belediye hizmet binasını da içerirken, yönetim değiştiğinde belediye hizmet binasının parkta olmayacağına karar verildiğinden bahsetti.

Kahvecioğlu, 2010 yerel seçimlerinde rafa kaldırılan projenin 2014 yerel seçimlerinden sonra tekrar gündeme geldiğini, 2016’da uygulama projelerinin %90 oranında uyumla tamamlandığını söyledi.

Seyirciler arasından projeye gelen bir yorum da şöyleydi: “Yaşayan bir park ve çok güzel kullanılıyor.”

“Yarışmaları ‘Mecburen’ Başarmak”

2016’da birden fazla yarışmadan ödül alan Sıddık Güvendi, esprili bir üslupla hazırlanan “Yarışmaları ‘Mecburen’ Kazanmak” başlığında, yarışmalarla ilgili deneyimlerini aktardı. Yarışma kazanmak için belli bir “formül”, uyulması gereken “şema” olduğu fikrinin yanlış olduğu düşüncesini aktaran Güvendi, başarının esas olarak demokratik, paylaşımcı bir çalışma ortamı oluşturmaktan geçtiğini düşündüğünü şu sözlerle aktardı:

“Ofiste demokrasiyle yönetiliyoruz. İçimizde bir ekip başı yok. Bürodan içeri girerken egoları kapıda bırakmayı ve ofisteki mimardan stajyere herkesin ikna edilmesi gerektiğini öğrendik. Önemli olan şey katılım… Bir formülden bahsedeceksek eğer, formül şu: ‘Çok seslilik, birlikte hareket etmek, o an orada bulunan herkesin sevdiği, kabul ettiği, kendini ait hissettiği projeler ortaya çıkarmak.”

Yarışmayla Yapanlar Buluşuyor 2017 – 1. Oturum

Etiketler

Bir yanıt yazın