Bu yazı insanların hala yaşamayı sürdürdüğü garip yerlerin bir koleksiyonu. Bu koleksiyon milyonlarca garip evden daha fazlasını içeriyor.
Aslında insanların çevrelerini ve bunları kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirip kullanma yolu ile sahip olduğu ilişkinin bir göstergesi. Bu bölümü okuduktan sonra, siz de insanların muhtemelen her yerde yaşamak yeteneğine sahip olduğuna inanacaksınız.
1. Al Harajarah, Yemen
Al Hajarah’ın çok katlı evleri zaman içinde evrimleşti ve yüzyıllar içinde yavaşça yeniden inşa edilerek kaya çıkıntısının üst bölümünü tamamen örttü. Bu sokakların zorunluluktan dar olduğu anlamına geliyor ve bazı binaların sarp kayalıklarının kenarına yapılmış olması denge açısından tehlikeli gibi görünüyor.
Bu muhteşem duvarlı şehir, San’a’ Valiliği olarak bilinen bir bölgede, orta batı Yemen’deki Haraz Dağları içine, büyük bir kayalık üzerinde inşa edilmiş. Tarihi o kadar eskilere dayanıyor ki bölge sakinleri bile ilk yerleşimcilerin ne zaman geldiği konusunda emin değil, ama bu tarihin en azından 12. yüzyıla kadar uzandığı tahmin ediliyor. Evler güçlendirilmiş durumda ve tahıl ambarları ile sarnıçlar gibi önemli depolama tesisleri tarafından sanki kuşatılmış gibi. Tenha ve uzak oluşu nedeniyle 21. yüzyılda hala kendi kültür ve geleneklerini koruyabilmiş durumda. Al Hajarah, tam kelime anlamıyla “kayadan” manasına geliyor. Kenti çevreleyen topraklar nispeten verimli ve keçi, deve, at gibi tipik Arap hayvancılığına destek veren bölge buğday, arpa ve ot büyümek için yeterince yağmur alıyor. Bölge sakinleri için dans ve geleneksel müzik bir tutku ve oldukça dostça davrandıkları söyleniyor.
2. Xuankong Si, Çin
Xuankong Si’nin yerden bu kadar yüksek inşa edilmesinin sebebi yağmacılara karşı bir tür savunma ya da sellerden korunmak olabilir. Bu durum için daha romantik bir versiyon ise, keşişlerin ideallerine ulaşmak için belki de yerden yüksek ve sessizliğe adanmış bir yere ihtiyaç duymalarıydı. Söylentilere göre bir köpeğin havlamasını, bir çocuğun feryadını, hatta şafak vakti öten bir horozun sesini duymak bile yasakmış. Ama artık burası bir turistik alan. Hala bakıcıların mağara ve salonlarda yaşadığı biliniyor.
Çin’de beş tane kutsal dağ var. Shanxi eyaletinde bulunan Heng shan ise bunlardan biri. Tabanına yakın ormanlık Altın Ejderha Çayı olarak da bilinen Jinlong he’ye bakan (Xuan Kong Si) Xuankong Si havadaki manastır anlamına geliyor, ancak daha sık olarak “Asılı Manastırı” olarak adlandırılıyor. 491 yılında yapılmış yapı modern mimarlar için hala önem içeren mühendislik teknikleri kullanılarak uçurumun kenarına tutturulmuş. Yatay şaftlar ilk olarak dağın yamaçlarına oyularak elde edildi ve bunlar ankraj noktaları olarak hizmet etti. Daha sonra ağaçlardan kesilmiş sert ahşap parçalar güçlü uzantılar halinde deliklere sürüldü. Deliklerin derinliği ve kayaların sertliği güçlü bir temel sağladı. Enine kirişlerin değiştirilmeleri gerekirse yeterli desteği sağlamak için manastırın yapısal bütünlüğünü hiç etkilemeden tek bir seferde kaldırılabilir. Bu mühendislik üzerine kasıtlı ilk kayıt örneği olabilir.
3. Kapadokya, Türkiye
Kapadokya ve Göreme bölgesinin binlerce yıldır insanların yaşadığı bir yer olduğuna inanılırken Roma döneminde yeni yerleşimciler tarafından bölge genişletildi ve ilerleyen birkaç yüz yıl boyunca Hıristiyanlık bölgenin hakim dini haline geldi. İlginç bir dip not olarak Almanca’da bu bölge Tal der Liebe, yani Aşk Vadisi olarak adlandırılmış. Romalılar ise burası için Ager (Ağrı) Phallus derlermiş .Wiki Media Commons’da Göreme’nin diğer görsellerine bakacak olursanız, siz de doğanın iyi bir mizah anlatışına sahip olduğunu anlayacaksınız.
Anadolu’nun antik bölgesinde yer alan bu garip, ama güzel yerin dünyanın en eski insan yerleşim örneklerinden biri olduğu düşünülüyor. İnsanların kayalık kuleleri ve göz kamaştıran manzarasıyla doğal gizemini koruyan bu alışılmadık jeolojiye nasıl şekil verdikleri ve değiştirdikleri hakkında inanılmaz bir örnek. Burası UNESCO Dünya Miras Alanı olarak belirlendi ve milattan önce 6. yüzyılda İran İmparatorluğu’nun en eski bölgelerinden biri olduğuna dair kayıtlar mevcut. Kumtaşı depoların aşınarak yüzlerce zehirli mantara benzeyen muhteşem şekle dönüştüğü insan yerleşimlerinin bu biçiminin en güzel örnekleri Göreme kasabasında bulunuyor. Buna karşılık, bunlar bölge sakinleri tarafından oyularak evlere, manastırlara, kiliselere ve hatta bir polis karakoluna dönüştü. Şu anda yaklaşık 2.500 kişilik bir nüfusa sahip ve Türkiye’nin en ünlü tarihi turistik yerlerinden biri.
4. Roussanou Manastırı, Yunanistan
1988’den bu yana Roussanou Manastorı az sayıda rahibe için bir yuva. 1800’lerde ahşap bir köprünün inşaatı nispeten bu bölgeyi ve sıcak karşılamalarıyla tanınan rahibeleri ziyaret etmeyi kolaylaştırdı. İskoçya’daki Rosslyn Şapeli gibi orada da binanın altında taştan oyulmuş mağaraların mühürlü olduğu yönünde söylentiler var, ama henüz hiçbir kazıya izin verilmedi.
Yunanistan’ın tam kalbinde ve Teselya Ovası kenarında (ismi havada asılı kaya anlamına gelen) Metéora yer alıyor. Modern bir kelime olarak kullandığımız meteor, buradan geliyor. Gerçekte ise bunlar, erozyona rağmen ayakta kalabilen bir zamanlar onları çevreleyen yumuşak malzeme olan ortalama kumtaşından yapılma daha sert kolonlardan oluşuyor. Bu kolonların üzerine altı tane dini inziva mekanı inşa edilmiş ve Roussanou Manastırı en çok bilinen yapılar arasına girmiş. 1545 yılında iki kardeş olan Maximos ve Ioasaph (Joseph) tarafından yeniden inşa edildi ve kutsal günü 4 Aralık olan Azize Barbara’ya adandı. Yüzyıllar boyunca talihi büyüdü ve kayboldu. Kalıntıları daha çok surların içinde kalmasına karşın 1730-1937 yılları arasında ıssızlaştı. 1941 yılında Yunanistan’ın Nazi işgalinden kısa bir süre sonra işgal askerleri tarafından hazinelerini alındı. Bunların çoğu yerine gelmedi. Manastır kilise, üniteler, konuk odaları, resepsiyon salonları ve sergi salonundan oluşan üç seviyeden oluşuyor. Gerçekten takdir edilesi, dikkate değer bir yer. Ne yazık ki, alt tarafında bulunan yeni bir yol bu gizemi kaybettiriyor.
5. Setenil de Las Bodegas, İspanya
Setenil De Las Bodegas’ta (yeterince derin kazıldığından) bir kişinin bodrumu bir diğernin çatısı halinde. Trejo Nehri güzergahı boyunca köy yavaş yavaş genişlemiş ve hala yeni şehirlerin küstah ışıklarnın ve insan kibirinin yok olduğu yaşayan bir yerleşim yeri olma özelliğini koruyor.
İnsanların en sıradışı ortamlarda bile evlerini inşa etmek için bir yol bulma yeteneği inanılmaz. Setenil De Las Bodegas işte böyle bir yer. İspanya’nın Endülüs eyaletinde bulunan yapı binlerce yıl geriye giden bir geçmişe sahip. Burayı özel yapan şey ise sakinlerinin geçit duvarlarını oyduktan sonra bu girintilerin içine evlerini inşa etmesi. Bunlar Mesoamerikan Yerlileri ya da kayıp İncil medeniyetlerinin terk ettiği kalıntılar değil. Yüzyıllar boyunca ve hala bugün kullanılan, tekrar tekrar inşa edilmiş evler bunlar. Antik kaya çıkıntılarının altında yer alan ana cadde üzerinde belli belirsiz beliriyor. Hele bir yerde, evlerin üstlerinde bir milyon ton kaya var ve o kayaların üzerinde de daha çok ev bulunuyor.
6. Casa Do Penedo, Portekiz
Bu mekanın, photoshop kullanılarak yaratıldığı üzerine çeşitli iddialar var, fakat tamamen gerçek. Portekiz televizyonlarında ve sayısız mimari sitede yayınlanan bu mekan Pereira’nın en küçük evi olarak kabul ediliyor.
Kuzey Portekiz’de Fafe Dağı’nda bulunan yerin tam anlamıyla tercüme edilmiş adı Taş Ev. Dört büyük taşın oluşturduğu bu doğal mekandan esinlenen bir mühendis 1974 yılında buraya bir bina inşa etti. Yapı, ıssız konumu itibariyle hırsızların hedefi oluyor. Alışılmadık tasarımı ile turistlerden de yoğun ilgi görüyor. Bu makalenin yazıldığı sırada bu ev Vitor Rodrigues tarafından satın alındı ve yoğun güvenlik önlemleri ile donatıldı. Beklenenden daha geniş iç mekanı, ahşap masaları ve balkonları ile güzel bir mekan.
7. Ponte Vecchio, İtalya
Hala Ponte Vecchio dükkanlarının üst katlarında küçük dairelerin bulunduğu söylentileri var olsa da, buna yasal olarak son verildi. Sular şu anda dingin, fakat öyle olmasaydı kim burada rahatça yaşayabilirdi ki?
Ponte Vecchio adı ile tanınan ve tercümesi “eski köprü” olan bu eşsiz köprü İtalya’nın Floransa kentinde bulunuyor. Arno Nehri üzerindeki bu köprü, iki sel felaketinden sonra 1345’de inşa edildi. Burayı özel kılan içinde bulunan konutlar ve dükkanlar. Yüzyıllardır köprünün yakınında dükkanlar ve konutlar gelişiyor, böylece bu alanın prestiji de artıyor. Köprü üzerindeki dükkanlar ilk yılllarda kasap dükkanlarıydı. 1593’de kasapların köprüde satış yapması yasaklanınca bu dükkanlar kuyumculara dönüştürüldü.
8. Matmata, Tunus
Bu mekan ilk insanların yer altındaki yaşam alanlarına benziyor. Bu mekanlardan en tanınanı yukarıdaki resimde görülen Sidi Driss Oteli. Burada hala 20 Dolar’a bir gece geçirmek mümkün.
Tunus’un başkentine 355 km uzaklıkta bulunan bu yerleşimin adı Matmata. Yer altındaki bu yerleşimde tüneller açılarak birçok konut yaratılmış. Bu alanın, Romanlar’a ve Kartaca Savaşları’na dayanan tarihi 1960’ların ortalarına kadar bilinmiyordu. 1977 yılında, Star Wars filminde Luke Sky Walker’ın evi olarak tüm dünyanın dikkatini çekti. Ortada, bu bölgedeki Berberilerin evlerini niçin bu biçimde inşa ettiklerini açıklayan çeşitli teoriler var. Bunlardan biri, Mısırlıların istilasından korunmak için olduğu, diğeri ise bu mağaraların zaten çöl hayvanlarının yaşam alanları olarak var olduğu üzerine.
9. Sealand, Prenslik
Sealand Prensliği hala birçok bekçinin evi sayılır. Sealand, geçmişte kendi pasaportunu çıkarttı ve geçerliliği hala baki. Hatta çeşitli uluslararası spor etkinliklerinin de temsilciliğini yapıyor.
Bu ilginç mekan, herhangi bir ülkenin kara suları dışında olsa da “mikro-ulus” olarak tanımlanıyor. Bazı eleştirmenler burayı, dünyanın en küçük devleti olarak adlandırıyor. Aslında, bu mekan, 2. Dünya Savaşı’nın Mounsell Deniz Kalesi ve Büyük Britanya’dan yalnızca 13 km. uzaklıkta bulunuyor. Suffolk’da yer alan Harwich en yakın kıyı yerleşimi özelliğini taşıyor. İngiliz korsan radyosunun hala en ünlü yüzü olan Belediye Başkanı Paddy Roy Bates, Eylül 1967 süresince bu platformdan Radyo Essex yayınını gerçekleştirdi. Bu tarihten itibaren Sealand mikro ulusunın, işgalleri, rehin almaları, esrar bağımlılarını, çeşitli muharebeleri, Gianni Versace suikastini anlatan ilginç bir hikayesi oldu.
10. John O Groats
Kasabanın ilginç adı John O Groats, 1486 yılında, Orkney Adaları’na gerçekleştirilen feribotların yönetim hakkını alan Jan De Groot’dan (John the Big) geliyor.
Duncansby Head feneri Büyük Britanya’nın en kuzey noktası ve John O Groats kasabasından 2,5 km uzaklıkta bulunuyor. Kasaba, Cornwall’da Land’s End’in en uzak noktası olarak dikkat çekiyor. Bu iki yerleşim, Britanya Adaları’ndaki en uzak iki nokta olarak tanıtılıyor ve insanlar için bir bölgeden diğerine ulaşmak için 1.350 km’lik yolu nasıl alacakları ise tam bir muamma. Yaz ayları boyunca John O Groats ve göz alıcı kayalıkları mükemmel bir manzara oluşturuyor. Kış ayları boyunca ise bu mekanda bulunmak bile fazlasıyla acı verici bir deneyim oluyor ve yaşayan 300 sakini dışında kasaba ıssız kalıyor.