Toplumcu Mühendis ve Mimarlar Meclisi geçtiğimiz günlerde İstiklal Caddesi'nde yaşanan su baskını ile ilgili bir basın açıklaması yayınladı.
Yapılan açıklamanın tam metni şu şekilde;
“Betonlaştırdığınız şehirlerimizdeki sel ve su baskınları;
doğal afet değil, kent politikalarınızın sonucudur!”
“Aniden bastıran yağış sebebiyle” başta İstanbul’un kalbi İstiklal Caddesi olmak üzere Taksim’deki bat-çık tüneli ve Merter Metrosu gibi kamusal alanlar ile birlikte bazı evlerin de sular altında kalması olarak yansıyan bir tablo ile karşı karşıyayız… Bugün yaşadığımız ilk değil ve AKP “icraat”ları devam ettikçe son da olmayacak!
“Bastrıran yağışlar sebebiyle..” “mazgallar açık tutulmadığı için..” diye başlayarak ifade edilen felaketlerin sebebi özellikle son on yıldır izlenen yağmacı kent politakalarının sonucudur! Sorun “doğal afet” söyleminin altına saklanamayacak kadar büyümüştür, bilim ve meslek insanları açısından endişe vericidir. 2009 yılında 31 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Ayamama Deresi Taşkınını, 2012 yılında yaşanan ve 11 yurttaşımızın ölümüne sebep olan Samsun’daki sel felaketini, Ankara’da Gökçek icadı tünellerde daha geçen yıl hayatı felç eden tabloyu, bu yıl haziran ayında Kurbağalı Derenin taşarak Yoğurtçu Parkını göle çevirmesini “doğal afet kestirmeciliğiyle” açıklamanın kent ve doğa bilimleriyle ilgisi yoktur.
Bugün İstiklal Caddesi’nin göle dönmüş halinin sebebi özellikle Taksim bölgesinde bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen gerçekleştirilen talan projeleridir. Uzun yıllardır “icraatlarını” sürdüren AKP belediyeciliğinin betonlaştırma takıntısı kentin tamamını “geçirimsiz yüzey” e çevirmiştir. Yağan yağmurlar toprakla neredeyse hiç buluşamamakta ya direkt akmakta ya da asfalt yüzey üzerinde gölet oluşturmaktadır. Su toplama havzalarının imara açılması ve betonlaşması yine bu anlayışın “icraat”ıdır. Bu anlayış halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Kentin gerçek altyapı ve kentleşme sorunlarını; günü kurtarma telaşıyla, rant odaklı, toplum yararından, bütünlükten uzak müdahalelerle geçiştirmeye çalışan, yol yapıyorum diyerek ormanları traşlayan anlayış bugün halkımızın canını tehlikeye atmaktadır. Artık kaçacak yer kalmamıştır! Sorumlular dün olduğu gibi bugün de kente dair politikaları üreten ve uygulayanlardır.
Halkımızın en başta can güvenliğini düşünen mühendisler, mimarlar, plancılar olarak hükümeti uyarıyoruz: artık kaçacak yeriniz kalmadı, yalanlara karnımız tok!
İzlenmekte olan kent politikaları son bulmadığı takdirde bugün yaşadığımız, AKP’nin elleriyle yarattığı felaketler daha ağır sonuçlarla devam edecek. Bu felaketler artık bir son bulmalı ve sorumluları halka hesap vermelidir.
Kamuoyunun dikkatine sunarız.”