Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi 11 Temmuz'da bir basın açıklaması yaptı.
“İstanbul Suriçi’nin son bostanları “Yedikule Kapı ile Belgrad Kapı Arasında Kara Surları İç Koruma Rekreasyon Projesi” inşaatı ve dolgu toprağı altında kalmak üzere; oysa yüzlerce yıllık geçmişi olan bu tarihi bostanlar parkla birlikte iç içe yaşatılabilir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, “Yedikule Kapı ile Belgrad Kapı Arasında Kara Surları İç Koruma Rekreasyon Projesi” adıyla uygulamaya başladığı park projesini sadece tadil ederek, İstanbul’un Osmanlı mirasının önemli ve neredeyse tümüyle yok olmuş bir boyutunu koruyabilir.
Surdibinin rekreasyonunu hedefleyen proje, Yedikule ve Belgrad Kapı bölgesinin yeşil alan ihtiyaçları gözetilerek tasarlanmıştır. Tarihi Yedikule bostanları ise şehir ile tabiatın iç içe yaşayabildiği çok nadide ve başarılı modellerden biridir. Malesef bu modelin İstanbul’da son örneklerindendir. Fatih Belediyesi’nin rekreasyon projesini tadil ederek bu değerli kültürel mirasa sahip çıkabileceğini düşünüyor ve park tasarımının surdibinde varolan tarihi dokuyu da koruyacak şekilde yeniden ele alınmasını öneriyoruz.
Yedikule bostanları olarak anılan kent içi tarım alanının tarihi, surdibindeki diğer bostanlar gibi Bizans dönemine uzanır. İstanbul yüzlerce sene şehircilikle tarımı birleştirmiş ve hala, gerçi çoğu efsane haline gelmiş olsa da isimleriyle yaşayan bir çok ürünle kendine has bir biyoçeşitlilik barındıran bir şehirdir. Sur etrafındaki bostanlar İstanbul’un organik bütünlüğünün önemli bir parçasıdır. Şu günlerde moloz dökülerek niteliksizleştirilen, Yedikule’nin hemen kuzeyindeki bostanın tarihi ise zirai faaliyetler açısından özellikle önemli bir dönem olan 18. yüzyıla uzanmaktadır. Ahşap bostan evi, ahırı, kuyusu, su havuzu ve buradan bostana uzanan su kanalları ile burası, Osmanlı İstanbul’unun kentsel tarihinin, özellikle de kent içi tarım alanı mirasının günümüze ulaşabilmiş tek örneğidir. Dünya şehircilik tarihinde de kent içi tarım alanlarının örnekleri yok denebilecek kadar azdır. Bu bahçeyi İsmail Paşa ismi ve sınırları ile gösteren en eski harita 1786 tarihlidir. Bütünlüğü ile korunmuş, surla ve suriçi ile bağlantısı açısından tekil bir kent mirası olan bu tarihi alanı muhafaza etmek muazzam bir fırsattır.
Bu mirası hatırlamak, korumak, bostanı tarihi ve bugünkü kullanımı ile mahallenin ve şehrin gündelik hayatı içerisinde yaşatmak istiyoruz. İsmail Paşa Bostanı’nın ve yakınında, tasarlanan park alanı içinde kalan diğer küçük bostanların, işlevlerini sürdürerek benzersiz bir eğitim alanı ve kültürel değer olabileceğine inanıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlatmayı planladığı çevre derslerinin öğretilebileceği ve uygulanabileceği en güzel laboratuvarlar bu tür yerlerdir; çünkü çevre dediğimiz şey her zaman kültürel mirasla iç içedir. Yedikule’de o birlikteliğin, hem şehir ile tabiatın hem de çevre ile kültürel mirasın iç içeliğinin en güzel örneklerinden biriyle karşı karşıyayız. Ecdad yadigarından konuşacaksak, Yedikule’de çok kıymetli bir ecdad yadigarının, birikiminin bakiyesinin hemen yanıbaşındayız.
Park projesi planlandığı şekliyle uygulanırsa İstanbul’un tarihsel mirasının önemli bir unsurunun son izi de bizzat şehrin yönetimi tarafından yok edilmiş olacaktır. Bunun sorumluluğu da tarihsel olarak şimdiki yöneticilerin üzerinde kalacaktır.
10 Temmuz itibariyle bahsi geçen bostan alanının iş makineleri tarafından kalın bir moloz tabakasıyla tamamen kaplanmış olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen önümüzdeki günlerde projede tadilata gidilip bostan alanının temizlenmesi, münbit zeminin yeniden kazanılarak parka dahil edilmesi, ve bu benzersiz kentsel değerin tarihi dokusunu koruyarak yeniden değerlendirilmesi mümkündür. Elimizde gerçekten büyük bir fırsat var, bu fırsatı kaçırmayalım.
Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi
yedikulebostanlari@gmail.com“