Taksim Meydanı'nın durumu bizim klasik "Ne olacak bu memleketin hali" meselesine döndü. Tartışmalar daha çok ideolojik eksende sürüyor.
AK Parti’ye muhalefet eden sol- Kemalist çevreler için, AK Parti ağzıyla kuş tutsa bile fark etmiyor, her yapılana ve yapılacağa karşı çıkıyor.
AK Parti çevresinde de benzer bir reflekse sahip olanlar var. Onlar da o çevreleri hop oturup hop kaldıracak projelerden hoşlanıyor.
Bir okuyucu tam da bu yaklaşımı sergileyen bir tepki veriyor:
“Herkes safını belirlemeli. Topçu Kışlası’nı Milli Şef İsmet İnönü yıktırdı. Heykelini yaptıracaktı. O kışlayı yeniden yapmak gerekiyor.”
Acaba İstanbul Büyükşehir Belediyesi de böyle mi düşünüyor?
Sanmıyorum ama yıkılan Topçu Kışlası’nı yeniden yapmanın mantığını anlamış değilim.
Eğer eski Taksim isteniyorsa o zaman Mimar Hakan Kıran’ın dediği gibi bütün o yeni ve yüksek yapıları yıkmanız gerekiyor.
Oysa yapılması gereken belli; Bir süredir çürümeye terk edilen, hantal içyapısıyla işlevsiz hale gelen AKM’nin yıkılıp, meydanla bütünleşen bir komplekse dönüştürülmesi. Dünyada onlarca örneği var.
Alın İspanya’nın Valenica kentindeki Kraliçe Sophia Kültür Merkezi’ni… Kanada’da yaşayan yıllardır bu konuda yazan mimar Prof. Aygen Toruner Hoca, şöyle diyor:
“Taksim Gezi Parkı’na yeşilin, suyun ve inanılmaz kalitedeki modern mimari örneklerinin kaynaştığı bir sanat ve kültür külliyesi yapılabilir.
Filarmoni salonu, İstanbul ve Bizans müzesi, Büyük İstanbul kitaplığı, opera ve bale binası, dijital sanat merkezi, biri büyük biri küçük iki tiyatro binası… Neden olmasın?”
Türkiyeli veya İstanbullu olarak siz hangisini tercih edersiniz? Ne olduğu tarif edilemeyen Topçu Kışlası’nı mı yoksa Valencia’daki kültür merkezi benzeri bir kompleksi mi?