Building Design'ın İngiltere En İyi Diploma Projesi ödüllerinin bu yılki teması, enerji üretimiydi. İşte yeni nesil en iyi 6 mimar.
BD’nin en iyilerin en iyisini seçeceği bu yılki ödüllere ülkenin her yanındaki okullardan birçok farklı proje gönderildi.
Zor geçen ön elemelerin ardından geriye kalan 24 proje, jurinin ateşli tartışmaların ardından 6 ya indirebildi.
Gündemdeki en güncel konu olan “enerji kıtlığı” göz gönüne alınarak, soruna yönelen, geri dönüşüm merkezleri, enerji santralleri, biolojik yakıt tesisleri gibi projeler, spa vb daha rahat bir yaşamın mekansal yansımalarını sunan (ki ikisini beraber kurgulamaya cesaret eden çok iyi projler de geldi) çalışmaların önüne geçti.
Joe Haire
Manchester School Of Architecture
“Bu tesis yıllardır süre gelmiş ulaşım ve sosyal ayrışma problemlerine çözüm arıyor.” diyor Joe Haire, Huddersfield’de 22.000 emekli için tasarlanan, kümelere bölünmüş hücreli devasa bir yapı olan projesi için.
“İleriki zamanlar için ütopik bir çözüm” olan proje Richard Brook tarafından, kentsel sosyo-politik gelişmelere ve sayısal analizlere dayandırılarak geliştirilen “Yeniden haritalama” yönteminden doğmuş.
Yeni Babylon formunu andıran projeyi geliştirirken Haire öncelikle, nüfus ve sosyal yapı özelliklerini göz önüne almış.
Modelin her aşamasında Excel kullanılarak Maya’dakilere benzer hücresel bir otomasyon yaratılmış. “Her 6.000 insan için hesaplayıp bir birim tasarlamak 10 saniye sürüyor” diyor Haire.
Juri korkmuştu ama bir şeyler için zorunlu hissediyordu.
“Bu projede tüm bir mimarlık kariyerinin üzerine kurulabileceği bir megalomani vardı” diye dikkat çekiyordu, Charlotte Skene Catling ve Catherine Ince bunu önemli bir uyarı olarak görüyordu.
“Onun, bu kadar önemli bir konu olan, büyüyen ve yaşlanan nüfuslar üzerindeki karanlık, provakatif duruşu bize, birşeyler yapmazssak neler olabileceğini işaret ediyordu.” diye devam etti.
“Bu proje hiç çekinmeden günümüz sağlıksız kuzey kentlerinin en büyük sorunu olan nüfus artışına ve çarpık kentleşmesine çözüm arıyordu.” diyerek Dominic Cullinan’da diğerlerine katıldığını belirtti.
Christopher Christophi
Leicester School of Architecture
Venedik Lagünü’nün yüzyüze olduğu sorunları araştırarak başlayan süreç, yayılan su yosunlarının yarattığı risklerinin nasıl önüne geçileceği ve nasıl potansiyele çevrilebileceğine odaklanarak geliştirilmiş.
Proje Arsenall’de bulunan terk edilmiş antrepoların birinde, alglerin yayılmasını araştıracak laboratuvarların ve kente geri dönüşümü ile enerji sağlamak üzere tesislerin kurulmasını öneriyor.
Laboratuvarlar depoların içinde çözülmesine karşın, diğer 3 yapının lagünün dışına yapılması ile lagunun korunması ve yeni çevreci tarzın simgelenmesi hedeflenmiş.
“Chris’in çalışması tutkulu ve istekli araştırma ruhu ile doğdu” diye tanımlıyor danışmanları Sara Shafiei ve Ben Cowd. “Çizimleri romantik ve güzel bir içerik sunarken, yasal çerçevelere uygun binaları sürdürülebilir yüksek teknolojik çözümler sunuyor.” diyerek ekliyorlar.
Juri Christophi’nin çizimlerine ve renderlarına tav oluyor. “Bu harika melankolik renderlardan botların sesini duyabiliyor, kendinizi lagünde hissedebiliyordunuz,” diyor Charlotte Skene Catling.
“Diğer bio-yakıt projelerine karşılaştırıldığında bu en iyisiydi,” devam ediyor Catherine Ince.
“Peter Salter’ın etkisinin hala devam ettiğini görmek enteresan” diye ekliyor Dominic Cullinan.
Kim Bjarke
Architectural Association
Kim Bjarke’ın projesi orijinal ve kopyası olan mimari yapılar arasındaki küçük ilişkiyi Mies van der Rohe’ın Chicagodaki IIT kampüsü üzerinden kurgulayarak inceliyor.
1969’dan sonra Mies’ın eserleri orjinalleri çürümeye bırakılmışken kopyalanmaya başlanmıştı.
Büyümeyi durdurmak adına yeniden üretilen her binalar bir tür reçine ile kaplanarak oturulabilir konutlar haline getirilmişti.
Diğer taraftan yeni yapılanlar orjinallerinden daha değerli olmaya başlamıştır.” diyor Bjarke. Ama diğer taraftan “Statik mimari gelişim bozuluyordu.” diye ekliyor.
Çalışma Diploma Unit 9 da geliştirildi, fikir ise Natasha Sandmeier ‘a ait. “Orjinaline nasıl davranmalıyız? Kopyasına illa 2. diye aşağalamalı mıyız?” sorularına cevap arıyor diyor Sandmeier.
Juri Bjarke’ın bu sorular karşısındaki güçlü duruşu ve sunduğu kuvvetli ekonomik vizyondan etkilendiğini belirtiyor.
“Her nokta düşünülmüştü. Kontrol Bjarke’deydi” diyor Andy Groarke.
Marianne Keating ve Cara Shields
University of Strathclyde
Yerinde yapılan araştırmaların ardından, ikilinin projesi, Bangladeş’de döngüsel olarak toplumsal hayata zarar veren taşkınların önüne geçebilecek sosyal ve fiziksel altyapı oluşturmak. Bangledeş’de katıldıkları atölyede, Sundarban kırsalına ait dönemsel bir faz oluşturarak çalışmalarına başlamışlar.
Proje öncellikle taşkın mevsimlerinde, acil durumlar için sığınak tasarımı ile başlamış ki bir süre sonra sığınakların embriyonik biçimde geliştirilmesine yönelmiş. Final projesi ek olarak; salgın dönemlerinde yardım birimi, araştırma merkezi ve kamusal alanları bütünleştirerek sunuyor. Çalışma ayrıca yerel kaynakların kullanımını, buraya özel olan çamurun, ilaç yapımında kullanılmasının önerilmesiyle de destekliyor.
Jurinin takdir ettiği nokta projenin gerçek hayat ile olan bağı ki bunun en büyük göstergesi projede önerilen birimlerden önümüzdeki Mart ayında 10 konut ve toplum merkezi yapılacak olması. “İnsanların iyi bir tasarım ve çözüm gördüğünde, onu kabullenmesi, iletmesi ve onunla işbirliği yapması çok güzel,” diyor Catherine Ince. “Bu insanı gerçekten önemseyen sayılı projedendi. Ve bunu öğrencilerin yapması inanılmaz mutluluk verici,” diyor Dominic Cullinan.
Edward Swift
London Metropolitan University
“Bu proje İngiltere’deki büyük ölçekli altyapı projelerinde mimarların rolünü sorguluyor,” diyor Edward Swift. Proje, Orford Ness bölgesinde yer alan ve halihazırda Savunma Bakanlığı mülkiyetinde bulunan arazide, nükleer enerji santrallerine yönelik stratejiler geliştiriyor. Projenin ilk aşaması bataklıkla mücadele için çözüm arıyor. Bu da ikinci aşamaya, birbirine bağlantılı olan adaların şeklini alacak istasyonlara zemin hazırlıyor.
“Geliştirilen masterplanın, fonksiyonel anlamda akla yatkınlığı Atom Enerjisi Kurulu Başkanı tarafından tasdik edilmişti.” diyor danışman hocaları David Grandorge ve Colin Wharry. Jüri Swift’in araştırmasının sağlamlığı kadar, çizimlerinin inceliğinden de etkilendiklerini söylüyorlar. “Bu sancılı bir güzellik. Bir mimarın farklı ölçeklerde nasıl hem stratejik, hem mekansal çalışabileceğini gösteriyor,” diye tabir ediyor projeyi Andy Groarke. “Bu nükleer enerjiyi, renderları ile sevimli kılabilecek yegane proje,”diyor Charlotte Skene Catling.
Robert Ware
Royal College of Art
Tanrı ile para Robert Ware’ın bir çok spekülasyona sebep olabilecek St Paul Katedrali’nde klise ile Londra Menkul Kıymetler Borsası’nda birleştirmesiyle buluşuyor.
Proje, borsanın büyüyen datasının cyber ataklara karşı nasıl koruyabileceğine dair çözümler arıyor ve bunu sanal server’a değil, mermere, prototip makineler ile 3D basılı olarak yapmayı öneriyor. Katedralin doğu cephesindeki yeni “Gaudiesque” kuleler sektörlerin başarılarına göre büyüyor.
“Tüm bunlar dine ve ekonomiye yönelik modern teröre karşı alınan uzun soluklu önlemler olacak,” diye belirtiyor Ware.
“Proje çatışma barındırsa da farklı bir şekilde ahlak ve ekonomi birbirinin değerlerini gözetecekti,” diyor danışmanları Roberto Bottazzi ve Tobias Klein.
Projenin sunduğu iç mekan detayları ve farklı ölçekleri bir araya getirme gücü bir yana Ware’in projesini test etmek adına kendi 3D yazıcısını yapmış olması jüriyi çok etkilemişti.
“Tam puanlar el yapımı 3D prototipbasım makinesine,” diye bitiriyorlar.